“Geçinemiyoruz” diyen emek mücadelesinin önde gelen isimlerinden Kemal Göksoy, yandaş sendikalar ile hareket edip işçiyi ezecek, yok edecek, hatta mezara gömecek derecede bir asgari ücret belirlenmemesi için işçileri örgütlü mücadeleye çağırdı!
HEDİYE EROĞLU
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, Mercan TV’de yayınlanan Arka Plan Programı’na konuk olarak önemli açıklamalarda bulundu. Asgari ücret görüşmelerinin devam ettiği şu günlerde, zam oranının talepleri doğrultusunda belirlenmesi için çağrı yapan Göksoy, işçileri de bu taleplerinin güçlenmesi için DİSK çatısı altında örgütlenmeye çağırdı.
“KRİZİ YARTANLAR BEDELİNİ ÖDESİN”
SORU: Türkiye genelinde ve Mersin özelinde DİSK’e ligi artıyor. Bunda biraz da yaşanan ekonomik darboğaz, kazanılan hakların kaybedilmesi mi etkili?
K. GÖKSOY: İşçilerin yıllardan beridir kazanılmış haklarına bir saldırı var, Türkiye genelinde. Ülkede yaşanan krizleri işçilere ödetmek isteyen bir anlayış var ki bunu da sahiplenen, alanlarda mücadelesini veren DİSK’tir. İşçilerin buraya eğilimli olması, burada örgütlenmek istemesi bir tesadüf değil. Haklarını arayan, haklarını aramak için sokaklarda mücadele eden bir kurumla bütünleşmek istiyorlar.
Bilindiği gibi emeğe dönük saldırılar son süreçlerde ciddi anlama katmerleşti. ‘Krizi yaratanlar bedelini ödesin’ diyoruz. Krizi yaratanlar Türkiye nüfusunun yüzde 1’ini oluşturmakta olup, yüzde 99 kısmı işçilerden, emekçilerden, çiftçilerden, çalışanlardan, esnaftan, kadından oluşmaktadır. Ama sorumlu biz değiliz.
“VERGİNİN 4’DE 3’ÜNÜ EMEKÇİLER ÖDÜYOR”
SORU: İşçi, emekçi öncelikle ne istiyor?
K. GÖKSOY: Halkın ciddi bir öncülüğe ihtiyacı var. Dağıtımız; ‘Geçinemiyoruz’, ‘Uyarıyoruz’, ‘Vergide Adalet İstiyoruz’ bildirilerine sadece Mersin’de değil Türkiye genelinde ilgi var. Aslında siyasetçilerin yapacağı işi, biz yapıyoruz ve biz siyasete de yön vermek durumunda kalıyoruz. Emekçiler bu ülkenin çoğunluğunu oluşturan ve ayakta tutan kesimdir. Hatta vergi yükü olarak da verginin 4’te 3’ünü bizler ödüyoruz. Geri kalan 4’te 1’ini ödeyenler hem krizi yaratıp, hem de bedelini tekrar bize ödetmeye çalışıyorlar. Bu yanlış bir politika ve vazgeçilmesini, çözümün olduğunu söylüyoruz. Çözümün üretimden geçtiğini vurguluyoruz.
Ülkemizde hayvancılık, tarım yok edildi. Bunları bilerek yok ettiler. Uluslar arası anlaşmalarda ürünlere kota koydular. Bu kotayla beraber dış ülkelere rest çektiler. Burada bir çelişkinin yaşandığını anlatmaya çalıştık. Biz rest çektiğimiz gibi değiliz. Hala samanı bile dışarıdan getiriyorsak bunun sorumlusu Mehmet ağa değil. Çiftçiyi ürettiği ürünün karşılığını alamayacak hale getirirseniz, üretmekten vazgeçer. Bu politikalar bizi geriye götürdü. Üretimden düşürdü. Üretimden düşen bir toplum kalkınamaz. Kalkınacağım diye de övünemez. Bir kere Türkiye’de üretime dayalı politika geliştirilmesi gerek. Betonlaşmayla, dışarıdan alınan kredilerle, dışarıdan yapılan yatırımlarla kalkınma olmaz.
“EKMEK BULMAK, SİYANÜR BULMAKTAN ZOR HALE GELDİ”
SORU: İnsanların geçim sıkıntısı nedeniyle intiharları gündemde Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
K. GÖKSOY: İnsanın durumu iyi olursa niye psikolojik sıkıntısı olsun? Artık ekmek bulmak, siyanür bulmaktan zor hale geldi. Bu tür intiharları kabul etmiyoruz, benimsemiyoruz, doğruda bulmuyoruz. Ülkenin yöneticileri ve yönetici adayları bu ülkeyi yönetmeye geldiklerinde çözüm makamı haline gelirler. İktidar hepsini çözmekle yükümlü. Eğer bugün bizim ülkemizde insanlar işsizlikten, geçinememekten kaynaklı kendi yaşamlarına son verecek duruma gelmişlerse, bu durum, bu ülkeyi yönetenlerin ayıbıdır. Yöneticilerin tekrardan kendilerini gözden geçirmeleri, düşünmeleri gerek.
“KHK’LILAR AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİ”
SORU: Güvencesiz çalıştırma, çalışma barışı, işsizlik, KHK’lar ile işten atmalar emekçi üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?
K. GÖKSOY: Şimdi tabi yaramıza parmak basıyorsunuz. Bu ülkede bunlara çözüm getirilmesi gerekirken 15 Temmuz bahanesiyle yüz binlerce insan işinden edildi. Niye işten çıkarıldığını bilmeyen insan var. Açlığa mahkum edildi bu insanlar, işten çıkarıldı, başka bir yerde iş bulamıyor. İşlerine geri dönenler oldu, çünkü işin içinde hukuksuzluk vardı. Peki, bu hukuki gerekçesi açıklanmayanlar ne yapacaklar? Bu insanların bir suçu varsa yargılansınlar ve cezalarını çeksinler. Ama mesnetsiz, asılsız suçlarla insanları aşından ekmeğinden edip ‘ya bendensin, ya git ne olursan ol’ denmez. Bu durum insanları ayrıştırır. Artık bu ülkede demokrasi var diyemezsiniz. Türkiye’nin her şeyden önce bir demokrasi, laiklik sorunu var. Türkiye öncelikle bu sorunları çözmek zorunda, bu sorunları çözmeden işsizliği, eğitimi, kültür sorununu çözemez.
“İŞÇİ YİNE ALTERNATİF ÜRETİR”
SORU: Şu anki enflasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz?
K. GÖKSOY: Kesinlikle yüzde 8 değil. Geçen yıl da yüzde 8-9 civarında konuştular, yüzde 25,4 ile kapandı. Bu yıl nasıl bir oranla kapanacağını bilmiyoruz. Geçen yıldan ama daha kötü bir durum var. Piyasaya çıkan, alışveriş yapan, fatura ödeyen herkes ekonominin kötüye gittiğini bilir. Her şeye yüzde 30-40 zam yapılırken maaşlara yüzde 5 zamla bunu kapatamazsınız. Gerçekçi olmak gerekir. Açlık sınırına bakmanız gerekir. Bugün yoksulluk sınırı 7 bin liraya dayanmış. 4 nüfuslu bir eve 7 bin lira giriyorsa bu aile yoksuldur. Bu paranın içerisinde tiyatro, sinema, piknik yok. Fakat bizde 7 bin lira alan işçi var mı? Asgari ücreti 2020 lira olarak belirlediler ve övünerek anlattılar. Ancak açlık sınırı bu paranın üzerinde. Asgari ücret alan kişi en azından temel ihtiyaçlarını karşılayabilmeli. Bu da 4 nüfuslu aile için belirlenmiş ve 7 bin lira civarında ki ücrettir. Ama bunu bu şekilde ayarlamayıp yandaş sendikalar ile hareket edip işçiyi ezecek, işçiyi yok edecek, hatta mezara gömecek derecede ücret belirlersen bu işçi tabi ki DİSK’i tercih eder. DİSK bunu yapmazsa işçi yine alternatif üretir. Ama DİSK bu konuda yılardır işçinin sesi olmuştur, asıl görevi budur. Çünkü DİSK kamu kurumlarından beslenen bir sendika değil, devlet tarafından beslenen bir sendika değil, sırtını emekçiye dayayan bir sendikadır. Bunun için destek gören, örgütlenmek için eğilimi olan işçilerin cevabıdır. İşçi sınıfının gideceği yer Devrimci İşçi Sendikalarıdır. Umut buradadır.
“HAKKINI ARADIĞIN ZAMAN CEZA VAR”
SORU: DİSK hak arama mücadelesinde kararlı. İşçi ne yapmalı?
K. GÖKSOY: Ülkemizde kanunlar; işçinin, emekçinin değil; para babalarının lehine çıkarılan yasalardır. Çünkü sistemi ve iktidarı yönetenler oradan besleniyorlar. Bizler sokaklarda, alanlarda olmamız için izin almak zorundayız. 15 Temmuz’dan sonra nefes almak için bile izin almak zorundasın. Şimdi istedikleri zaman izin verme, istedikleri zaman izin vermeme durumları var. Demokrasi burada hiçe sayılıyor. Demokrasinin hiçe sayıldığı bir yerde insan haklarından kaynaklı işçi haklarına göstereceğin tepkiler baskı altına alınabiliyor. Burada iktidarın korkusu var. İktidar saltanata dokunmayın, kötü yönetiliyoruz, açız, işsiziz, geçinemiyoruz demeyin. Kendinizi öldürün, fuhuş yapın, kaçakçılık yapın bunlara ceza yok diyor. Çıkıp demokratik yollarla hakkınızı aradığınız zaman ceza var. İnsanlar kendini öldürecek duruma gelmiş.
“TALEPLERİMİZİ YÜKSEK SESLE HAYKIRACAĞIZ”
Ülke artık farklı bir raya girdi. Bunu aşmak lazım. Bu ülkenin yüzde 65 vergisini biz veriyorsak tabi ki söyleyecek sözümüz olacak ve söyleyeceğiz. Bunun bedeli varsa öderiz. Ama sesimizi çıkarmamız lazım, herkes suspus otururken biz Türkiye genelinde bildiri dağıtıyoruz. Adaletsizlik var. tüm yükü bizim omuzlarımıza yüklüyorlar. Bunu söyleyeceğiz, çekinmeyeceğiz. Bu gerçek, padişahlık dönemi bile olsa söylenir. Biz taleplerimizi yüksek sesle haykıracağız. Kamuoyundan da destek istiyoruz. Bu sadece sendikaların sorunu değil, herkesin sorunu.
“TOPLUM SİNDİRİLDİ, KORKUTULDU”
SORU: Dünyada çok büyük ülkelerde de ‘Geçinemiyoruz’ eylemleri yapılıyor. Türkiye‘de bu durum biraz daha sessiz, neden?
K. GÖKSOY: Gelişmiş ülkelerde insanlar haklarını biliyor. Bizde haklarımızı biliyoruz, fakat orada her ne kadar baskı da olsa insanlar sokaklara çıkma cesaretini gösteriyorlar. Biz öyle bir duruma geldik ki, özellikle 10 Ekim Ankara patlamasından sonra toplum sindirildi, korkutuldu. Acımasız bir zihniyet var. Öldürmekten, tutuklamaktan, aç bırakmaktan, işsiz bırakmaktan geri durmuyor. Ama bu bastırılma kalıcı bir şey değil. Zamanla törpüleniyor, törpülendikçe korkuyu yeneceğiz. Açlık hiçbir şeye benzemiyor.
Bu ülke herkese yeter. Yine bakan olun ama işçileri, emekçileri, bu halkın değerlerini koruyun. Bizden çok size lazım olacak bu ülkenin emekçileri. Düşünceni söyleyebilmelisin, söylerken suç da işleyebilirsin, ama yasan belli. Bizim tek silahımız grevdir ve yasaldır. Grev hakkımı bile engellersen, bu ülkede demokrasiden bahsedilir mi? Tek tip bir rejime mi gidiyoruz? Böyle bir durum varsa bunun anlatılması ve insanlar kabul ediyor mu buna bakılması lazım. Alttan alta bu tarz düşüncelerle toplumu kontrol altına alamazsın. Biz ülkemizi, doğamızı, kendimizi seviyoruz. Bizim iyi koşullarda yaşama şansımız varken neden cehenneme çeviriyorsunuz?
“GEÇİNEMEDİĞİMİZİ HAYKIRIYORUZ”
SORU: Yeni yıl yaklaşıyor. Bu süreçte yeni zamlar gelecek ve asgari ücret belirlenecek. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
K. GÖKSOY: Asgari ücret belirlenmeden zamlar belirlenecek. İşçi zammı almadan 3-5 katı zamlarla verilen ücreti geri ödüyor. Yıllardır böyle işliyor bu. Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Bu koşullarda bu ücretlerle geçinemiyoruz. İşçinin aldığı ücret bir bakanın çocuğunun servis ücreti bile değildir. Bu durum psikolojimizi bozdu. İnsanların psikolojisini bozan bu ülkenin yanlış politikalarıdır. Bu ülkeyi yanlış politikalarla yönetenlerdir.
Biz ülkemize sahip çıkacağız, her anlamda sahip çıkacağız. Onun için uyarılarımızı dikkate alırlarsa kendilerinin de faydasına olacaktır. Biz uyarıyı ülkemizi sevdiğimiz, çocuklarımızın geleceğini düşündüğümüz için yapıyoruz. Bu sorun DİSK’in sorunu değil, herkese görev düşüyor. Biz geleceğimize her şeye rağmen sahip çıkacağız. İnsanca yaşanır bir ücretin ve insanca yaşanır iş koşullarının sağlanmasını istiyoruz. Geçinemediğimizi haykırıyoruz. Bu en insani taleptir.