Haber Merkezi
BES Mersin Şube Başkanı Murat Doğan’ın yaptığı açıklama şu şekilde;
“Sendikamız Genel Merkezin tespitlerine göre; İstanbul Çağlayan Adliyesinde, İstanbul Anadolu Adliyesinde, Bakırköy Adliyesinde, Ankara Sosyal Güvenlik Kurumu Kayıtdışı İstihdam Daire Başkanlığında, İstanbul Vergi Dairesi Bşk. Mecidiyeköy Uygulama Grup Müdürlüğünde, İstanbul Vergi Denetim Kurulu Levent Hizmet Biriminde, İstanbul Vergi Dairesi Bşk. Bostancı Uygulama Grup Müdürlüğü Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğünde, İstanbul Gaziosmanpaşa Vergi Dairesinde, İstanbul Şişli İŞKUR Hizmet Merkezinde, Kocaeli- Derince Vergi Dairesinde, İzmir-Yamanlar Vergi Dairesinde ve İstanbul –Topkapı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinde olmak üzere birçok arkadaşımızda Covid 19 virüsü tespit edilmiştir.
Dünyanın tamamına yakınını etkisi altına alan koronavirüs salgını hızla yayılmaya devam ediyor ve hayatını kaybedenlerin sayısı her geçen gün hızla artıyor. Salgını önlemek için halk sağlığına değil, ekonominin ayakta tutulmasına öncelik verilerek tedbirler geciktirilmektedir. Bütün kapitalist ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de şirketlerin zararlarını en aza indirmeyi esas alan planlar ilan edilmiş ve açıklanan “önlem!” paketlerinde emekçilerin payına ise sabır ve dua düşmüştür.
Ülkemizde ilk korona vakasının açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden bugüne kadar salgınla mücadele ve alınacak önlemler konusunda, hükümet halk sağlığını koruyacak geniş tedbirler almak yerine anlık gelişmelere, artan vaka sayısına göre parça parça günübirlik çoğu göstermelik kararlarla durumu idare etmektedir. Hükümet açıkladığı ekonomik programla da salgın karşısında emekçileri değil sermayenin korunmasını esas almıştır.
“VİRÜS KARŞISINDA HİÇBİR KORUMA OLMAKSIZIN ÇALIŞMAYA ZORLANIYOR”
Bilim insanları ve sağlık örgütleri bu salgınla başa çıkmanın başta gelen unsurunun ‘İzolasyon ve fiziki mesafenin korunması’ olduğunu her gün açıklıyor. Bizler, salgınla etkin mücadele yöntemlerinin kullanılmasını, zorunlu hizmetler dışında üretimin ve kamu hizmetlerinin durdurulmasını, işten atmaların yasaklanmasını, ücretli izin uygulanmasını, evde kalabilmek için temel ihtiyaçların karşılanmasını talep ederken, sermaye ise kârlarının aksamaması için üretimin ve hizmetlerin devam etmesini istiyor. İşçiler, emekçiler, kamu emekçileri işe gidiş gelişlerde, iş yerlerinde, yemekhanelerde virüs karşısında hiçbir koruma olmaksızın çalışmaya zorlanıyor büyük risk altında bırakılıyor. Diğer taraftan en yetkili ağızlardan, magazin dünyasından, evde kaldığında işsiz ve aç kalacak milyonlarca emekçiye “evde kal” çağrısı yapılıyor.
Büro emekçileri olarak biz de bu yaklaşımın sonuçlarını işyerlerimizde yakıcı olarak yaşıyoruz. Hükümetin kamu kurumlarına yönelik açıkladığı tedbirler söylemde çok parlak görünse de uygulamada sorunlar yaşanmaya devam ediyor. İlk günden beri gerek kurum yetkilileri ile görüşerek gerekse yazışmalarla ısrarla uyarmamıza rağmen, salgının yayılma hızı karşısında işyerlerinde alınan tedbirler hem yetersiz olmuştur hem de çoğu önlem için çok geç kalınmıştır
Bugün itibarıyla salgının geldiği boyut nedeniyle dönüşümlü çalışma tedbiri artık geçerliliğini kaybetmiştir.
İşkolumuzda bulunan kurumlarda yurttaşların geliş- gidişleri azalmışsa da başta SGK, nüfus müdürlükleri, İŞKUR olmak üzere birçok kurumda müracaatlar ve veznelerde para tahsilatı devam etmektedir. Hizmet binalarının büyüklüğü, vergi dairelerinin kompleks biçiminde bir arada bulunması gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, hizmet üretimi durmadığı sürece alınan kısmi tedbirlerle virüsün yayılmasının durdurulması artık mümkün değildir.
Salgın başladığından bugüne kadar yaşadıklarımız göstermektedir ki; alınmayan ve geciktirilen tedbir kararlarıyla salgından en çok emekçiler etkilenmektedir. Zira bir tarafta korunaklı mekanlarda, geçim derdi olmadan kendini korumaya alabilenler, diğer tarafta her gün dışarıya çıkan, toplu taşıma araçları kullanan, sağlık hakkından mahrum, kalabalık işyerlerinde yaşamını kaybetme riskine rağmen çalışmak zorunda olan milyonlarca emekçi var.
“DAHA FAZLA CAN’LAR YİTİP GİTMEDEN”
Bu nedenle; daha fazla can’lar yitip gitmeden;
Başta sağlık hizmetleri olmak üzere, tüm zorunlu işlerde; öncelikli koruyucu ekipman olmak üzere bütün eksiklikler giderilmeli, çalışma saatleri kısaltılmalı ve sağlık emekçileri düzenli olarak testten geçirilmelidir. Yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi bütünüyle parasız olmalıdır. Salgın süresince işten çıkarmalar yasaklanmalı, küçük esnaf desteklenmeli, çalışanlara ücretli izin verilmeli ve işsizler için de koşulsuz işsizlik maaşı ödenmelidir. İşyerlerindeki koruyucu sağlık önlemleri arttırılmalıdır. Zorunlu olmayan hizmetlerin durdurulmasını istiyoruz! Halkımıza da güzel yarınlara olan inancımızla evde kal- sağlıkla kal diyoruz…”