GİZEM EKİCİ

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Covid-19 pandemisinin Mersin ekonomisine yansımaları ve bu konuda alınan ekonomik tedbirlere yönelik basın toplantısı düzenledi. 

Çin’de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi karşısında bütün ülkelerin çaresiz kaldığını söyleyen Kızıltan, “Bu bir savaşsa ki; ben de öyle düşünüyorum. En önemli mücadele sağlık ordusunun sağlık cephesinde verdiği mücadeledir. Sağlık mücadelesinde halk olarak bize düşen sağlıktaki otoritenin açıkladığı, önerdiği ve zorunlu kıldığı kurallara uymaktır. Bana bir şey olmaz saplantısından vazgeçilmeliyiz” dedi.

Yaşanılan savaşın ikinci cephesinin de ekonomi cephesi olduğunu söyleyen Kızıltan, “Sağlık mücadelesi yapılırken bir yandan da ülke ekonomisini ayakta tutmak için ekonomik aktörler, iş dünyası, işçi dünyası, basın dünyası ve devlet olarak ayrı bir mücadele yapılmaktadır. Bu sürecin başlangıcında biz MTSO olarak hemen kolları sıvadık. İş dünyası nasıl bir durumla karşı karşıya kalabilir, ayakta kalıp Türkiye’yi ayakta tutmak için ne gibi gereksinimleri olabilir, ne gibi önlemler alınabilir, ne gibi destekler sağlanabilir, ülkeyi yönetenlere ne gibi önerilerimiz olabilir diye sorguladık. Türkiye olarak çok zorlu bir ekonomik krizden yeni çıkmıştık, deneyimlerimiz olmuştu ve şimdi daha da zorlu bir sürece girdik” diye konuştu.

“ASIL EKONOMİK MÜCADELE VİRÜSTEN SONRA BAŞLAYACAK”

MTSO olarak komitelerden aldıkları bilgiler doğrultusunda bir rapor hazırlayıp Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine (TOBB) sunduklarını söyleyen Kızıltan, “Bu savaşın ikinci aşaması da yaraların sarılması, sarsılan ekonominin ayaklandırılması ve bir daha kolay kolay sarsılamayacak güçlü bir ekonominin yaratılmasıdır. Virüsle mücadele bittikten sonra ertelenen, ötelenen vergiler, borçlar, ödemeler, çekler üst üste birikecek ve asıl ekonomik mücadele o zaman başlayacaktır. Bu süreçte çalışamayan işletmelerin, küçük esnafların, üretimini durduran sanayi kuruluşlarının, ihracat bağlantıları kesilen ihracatçıların, işsiz kalanların, canlandırılması için gerekli olacak finansman ve düzenlemeler. İçinde bulunduğumuz virüsle mücadele sürecinde bunların da göz önüne alınarak planlanması ve hazırlıklı olunması gerekiyor” dedi.

“HER ŞEY DEĞİŞECEK, HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ KALMAYACAK”

Acil ve zorunlu olmayan kamu ve yerel yatırımların askıya alınması gerektiğini belirten Kızıltan, “Kaynakların bu sorunun en büyük yanı olan ekonomiye kaydırılmasının da yerinde olacağını düşünüyorum. Çünkü ancak üreten ve üretme yeteneği korunan ve sürdürülen bir Türkiye bu krizden çıkıp ekonomik istikrarını sağlayabilecektir. Şu anda bütün Dünya bundan sonra her şey değişecek, hiçbir şey eskisi gibi kalmayacak diyor. Çok doğru, Türkiye olarak artık düşünce yapımızı değiştirmeliyiz; eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, yatırımdan ticarete, finansmandan bankacılığa, toplumsal yaşamdan politikaya kadar birçok konuda kendimizi gözden geçirmeliyiz ve yeni planlar yapmalıyız” diye açıkladı.

“GÜÇLÜ TÜRKİYE ANCAK GÜÇLÜ KOBİ’LERLE KALKINABİLİR”

KOBİ’ler hakkında da açıklama yapan Kızıltan, “KOBİ’lerimizin kredi bağımlılığından kurtarılması gerekiyor; normal dönemlerde çarklarını kredilerle döndüren KOBİ’lerimiz her kriz döneminde yeniden kredilere yönlendiriliyor. KOBİ’leri güçlendirmek ve finansman gereksinimlerini kredilere bağımlılıktan kurtarmak için ortaklık yapıları oluşturulmalıdır. Yeni bir sanayi stratejisi ve ortaklık yapısı oluşturulmalıdır. KOBİ’lere yönelik büyüme ve işbirliklerini teşvik edici uygulamaların devreye sokulması önemli olacaktır” dedi.

Yüksek katma değeri olan tüm ürünlerin ARGE’ye yönlendirilmesi gerektiğine inandığını vurgulayan Kızıltan, “KOBİ’lerin Türkiye’nin ekonomik dünyasının neredeyse yüzde 99’unu oluşturuyor buna karşın kredilerden yararlanma oranları çok düşüktür, yüzde 20’ler dolayında. Kredilerin dağıtımının şeffaf, dengeli ve hakça olması gerektiğini, verilen kredilerin veriliş amacı doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığının izlenmesi, kredileri amacı doğrultusunda kullanmayanlara yaptırım uygulanması gerekmelidir. Güçlü Türkiye ancak güçlü KOBİ’lerle kalkınabilir” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ ARTIK PLANLANMALIDIR”

Yatırımların planlanarak yapılması gerektiğini söyleyen Kızıltan, “Üst mercilerle güçlü bağlantıları olanların ısrarları ile istedikleri yatırımı istedikleri yere yapmalarının yolu kapanmalıdır. Türkiye’nin geleceği artık planlanmalıdır. Yerel dinamiklerin düşünceleri, önerileri değerlendirilmeli ve karar süreçlerinin içine alınmaları gerekmektedir. Yeni planlı entegre ekonomik bölgeler oluşturmalıyız, örneğin; MTSO olarak sürekli dile getirdiğimiz Çukurova Bölgesel Yatırım ve Kalkınma Planı yaparak Çukurova’yı uluslararası alanda güçlü bir ekonomik bölge yapmanın peşindeyiz.  Teknolojimizi geliştirmemiz için yabancı sermayeye yerli ortak zorunluluğu getirmeliyiz. Kendi öz kamu kurumlarımızı, stratejik kuruluşlarımızı, özellikle bankalarımızı özelleştirmememiz gerektiğini anladık bu ortamda.

Kamu özelleştirmelerini mutlaka dengeli ve yerinde yapmamızın stratejik açıdan çok önemli olduğunu gördük” dedi. Sorulan sorulardan bir diğerinin de ‘Çarklar be zaman dönmeye başlar?’ olduğunu belirten Kızıltan, “Çarklar yeniden ne zaman döner, bir tarih vermek zor ama Türk Özel Sektörü Dünya’da krizle baş edebilen ender ülkelerden biridir. Çok dinamik bir yapısı var, Türkiye’yi ayakta tutan en önemli unsur Türk Özel Sektörüdür. Yaşadığımız bu zorlu süreçte, konuştuğumuz konuların bir eleştiri olarak değil, bir katkı ve gerçek çözüm önerileri olarak kabul edilmesini diliyoruz” dedi.