AYŞENUR ÖNAL
Tüm Emekli -Sen Mersin Şube Başkanı Adil Alaybeyoğlu, katıldığı bir TV programında açıklamalarda bulundu. Korona virüsü sürecini 65 yaş üstü ve emekliler bazında değerlendiren Alaybeyoğlu, “Öncelikle Türkiye’de toplumun bütün kesiminde olduğu gibi emeklilerde zor bir süreçten geçiyor. Özellikle söylenenlerle gerçeklerin uyuşmaması gibi temel ciddi problemler var. Bir taraftan herkes evlere hapsolmuşken; ne yazık ki en çok etkilenen kesim emekliler. Özellikle 65 yaşın üstündeki yol arkadaşlarımız yaklaşık 1 aydır ev hapsindeler” dedi.
“ÖNERİLERİMİZ HAVADA KALIYOR”
Yaşanan durumun öncelikle psikolojik boyutunu anlatan Alaybeyoğlu, “Sanki herkes 65 yaşın üzerindekiler vebalıymış gibi davranıyor. Evine hapsettiğimiz ve ne yazık ki çoğunu tek başına bıraktığımız toplumsal insanlara travma yaşatıyoruz. Böylesi bir süreçte bu insanların psikolojik olarak neler yaşadığını hiç kimsenin umursadığını görmedik. Veya bu ülkeyi yönetenlerin bu konuyla ilgili en küçük bir çabasını, bir adımını ne yazık ki göremiyoruz ve toplum her gün biraz daha bunalıma giriyor. Belki önümüzdeki süreçte virüsten daha acı olan olaylarla intiharlarla veya yalnızlık hissinin verdiği psikolojik bunalımla bir toplumsal travma yaşayacağımızı da görmek gerekiyor bugünden. İşin çok ciddi travmatik boyutlarına kimse dikkat etmedi veya elle almadı. Bu konuya yönelik olarak çözüm üretenle de karşılaşmadık. Önerilerimiz havada kalıyor ‘Doğru söylüyorsunuz’ lafından ileri gitmiyor. Gerçekten toplumsal bir bunalımı, toplumsal bir travmayı ortadan kaldıra bilmek için ister emekli olsun ister olmasın tek balına yaşamak zorunda kalan insanlara bir an önce desteğe ihtiyaç var. Çünkü toplumsal bir varlığız biz. Bir arada olduğumuz sürece yaşayabiliyoruz. Bu anlamda bu sorunun bir an önce çözülmesinde yarar var” diye konuştu.
"GERÇEKTEN BUNUNLA NEREYE GİDİLMEYE ÇALIŞILIYOR BİLMİYORUM”
Diğer önemli nokta olan ekonomik konuyu değerlendiren Alaybeyoğlu; “Bir kısmı çalışmak zorunda olanlar vardı, şu anda bunların çalışma şanssı yok. Ekonomik olarak herkes rezalet bir durumda. Ülkede açlık, yoksulluk sınırının olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir de emeklilerin hala bin TL’nin altında veya çok az üzerinde maaş alan milyonlarca insanımızdan bahsediyoruz. Bir başka boyutu bugüne kadar birçok emeklimiz ailelerine yardım etmeye çalışıyor, o küçücük bütçeleriyle. Şimdi binlerce insanın işsiz kaldığı günler yaşıyoruz. Açıklanan programlara baktığında güler misin, ağlar mısın? İnsanlara İBAN gönderiyorlar ki destek olun diye. Benim telefonuma her gün 10 TL için mesaj geliyor. Böylesi bir ciddiyetsizlik, böylesi bir devlet yapısına yakışmayan durumlarla karşı karşıyayız. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan belediyelerin yardımları engellenmeye çalışılıyor. Evinde ekmeğe ihtiyacı olan insana yerel yönetim götürmeyecekse, kolluk kuvvetleri götürmeyecekse kim götürecek? Açlıktan ölmesi mi lazım? Siz gönderdiğiniz de kendi logonuzla koli gönderiyorsunuz, canınızın istediğine ama toplumun diğer kesimine bir şeyler gittiğinde suçlamalar hazır. Gerçekten bununla nereye gidilmeye çalışılıyor bilmiyorum” diye isyan etti.
“HER GÜN YENİ BİR TRAVMAYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Emekli olacak yaşa gelen insanların artık şaşırmaktan bıktığını söyleyen Alybeyoğlu, “Her gün yeni bir travmayla karşı karşıyayız. Bakıyorsunuz rakamlara, Dünya Sağlık Örgütünün rakamlarını izlemeye çalışıyorsunuz. Türkiye’de açıklanan rakamlar gülünç. Biz iki gün dışarı çıkmazsak bu virüs herhalde bizden korkup kaçıyor. En basitinden maske dağıtımını bile organize edemeyen bir ülkeden bahsediyoruz. Diğer taraftan başka ülkelere sağlık malzemesi gönderiyoruz. Öbür taraftan kendi sağlık personelimiz koruyucu ekipmanını bulamadığı için binlerce insan virüsle mücadele ederken kendileri hasta oluyor. Böylesi bir kaosla yaşıyoruz, ama her halde birileri olduğu yerde çok rahat olmalı ki toplumun ölmesi çok önemli değil. Biz başta emekliler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin sorunu kendi sorunumuz. Bizim hayalimiz çalışırken ki yaşamımız bu toplumda gelecekte torunlarımızın, çocuklarımız daha güzel bir dünyada yaşasın diye emek verdik. Baktığımız da içler acısı bir durumdayız. Bu konuda suç bizim galiba ki hayal ettiğimizi gerçekleştiremedik ve her gün daha da kötüye giden bir süreç yaşıyoruz. Bu anlamda bizim de sorumluluğumuz olduğunu düşünmememiz gerekiyor. Zira bugün eğer bu toplum bu şekilde yaşıyorsa bunda bizim ciddi bir şekilde sorumluluğumuz var” dedi.
Yeterince örgütlü olmamanın topluma bu şekilde zarar vermiş olduğunu belirten Alaybeyoğlu, “Ben sadece emekliler açısından söyleyemiyorum bunu. Bizim toplumumuzda örgütlü olmak suçla eşit halde bakıldı. Darbe sürecinde ülkeyi yönetenlerin açıklamalarına bakınca örgütlü demek sanki silahlı mücadeleye giriyormuşsunuz gibi bakıldı. Sendikaya üye olduğunuzda işten atılıyorsunuz. Çevreniz bile sizi enayi gibi görüyor. Hala annelerimiz babalarımız ‘Aman kimseye karışma’ derler. Ben uzun yıllar sendikalı oldum. Sevmediklerinden değil ama olayın yaklaşım tarzından kaynaklı örgütlü olmaktan hep korktu bu toplum. Bunun sonucunda da ancak bu kadar oldu” diye açıkladı.
“NEREDEN BAKSAK ELİMİZDE KALAN VE NEREDEN BAKSAK DÖKÜLEN BİR YAPIYLA KARŞI KARŞIYA KALDIK”
Sendikasızlığın, örgütsüzlüğün sonucu insanların tarikatlara,, dinci vakıflara yöneldiğini belirten Alaybeyoğlu, “Ne oldu tarikatların, dinci vakıfların eline düşen her gün tecavüze uğrayan, intihar eden, işsiz kalan, faili meçhul cinayetlerin olduğu, katillerin ortalıkta dolaştığı, siyasal düşünce iktidara karşı olduğu için cezaevlerine hala doldurulduğu bir ülkeyiz. Gazeteciler içerde, bilim insanları içerde, düşünürler içerde, akademisyenler içerde ne olacak böyle? Nereden baksak elimizde kalan ve nereden baksak dökülen bir yapıyla karşı karşıya kaldık. Bizim yaşadığımız toplumda eğer yeterince örgütlü olabilseydik, örgütlülüğün bilincinde olabilseydik, örgütlerimizi buna göre yönlendirseydik bugün bu durumda olmazdık. Önümüzdeki süreçte örgütlenme temel felsefemiz olmalı, özgürlük demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz şiarı ile yola çıktık. Bu alan hayatımız boyunca mücadelesini vermemiz gereken bir süreçten geçiyoruz. Böyle bir sorumluluğumuz var bizim. Hem topluma, hem çocuklarımıza karşı ve bu ülkenin yönetimine karşı da sorumluluğumuz var. 12 milyon emekliyiz örgütlü olabilsek birilerinin bizi görmezden gelme şansı kalmaz. Bunu yapamadığımız sürece başımızı her gün yeni bir felaket, sıkıntı, problem veya kaosla karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz” dedi.
“ÜLKENİN TÜM EMEKLİLERİ BİRLEŞİN”
Öncelikle emeklileri ve toplumun her kesimini örgütlenmeye davet eden Alaybeyoğlu, “Örgütlenemezsek, yüreklerimizi yan yana koymayı beceremezsek, omuz omuza veremezsek kimse kimseyi dinlemiyor. Bir avuç ne olduğu belirsiz veya bir avuç gücü eline geçirenler bizi yönetmeye çalışıyor. Böyle olunca ekonomik, psikolojik, sosyolojik bedeli ağır oluyor. Kısaca toplum olarak yeni travmalar yaşamaktansa, örgütlenmeliyiz. Dünya tarihine bakılınca daha farklı bir alternatif görülemiyor. Bugün yine baktığımızda örgütlenmekten başka şansımız olduğunu görmüyoruz. Yaşanan sıkıntıların büyük bir oranda örgütlülükle aşılacağına inanıyorum. Ülkenin tüm emeklileri birleşin diyorum. Dünyanın tüm sermayesi birleşti biz birleşemedik” dedi.