Küçük, konuyla ilgili Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği şikayet dilekçesinde, “Korona virüs (Covid-19) ve sars virüsünün laboratuvar ortamından sızdırılarak tüm dünyada ve Türkiye’de korku, panik ve hastalıkla ölümlere sebep olmak” suçundan işlem yapılmasını istedi.
Küçük, 27 Nisan tarihinde verdiği ve Cumhuriyet Savcılığında işleme konulan 4 sayfalık dilekçesinde, önemli iddialarda bulundu.
2002-2003 yılında (Sars-Cov) virüsünün Çin’de başladığını, buradan da Tayvan, Singapur, Amerika ile Kanada’ya yayıldığını hatırlatan Küçük, bunun üzerine Çin Halk Cumhuriyeti’nin, yeni hastalıklarla mücadele ve önlemede Wuhan Viroloji Enstitüsü laboratuvarlarında 2005’te tam faaliyete başladığına vurgu yaptı. Bu laboratuvarlarda özellikle virüs tohumu depolama alanları ile biyolojik nano cihazlarının mevcut olduğunu anlatan Küçük, “Wuhan viroloji ve immünoloji alanında birinci sınıf araştırma yapan dünyaca ünlü bir enstitüdür. Bu enstitü yarasa korona virüsleri çalışmasında tüm dünyada öncüdür. Bu enstitü dünyanın ve Çin’in en tehlikeli dört biyo güvenlikli laboratuvarlarına sahiptir. Sars-Covid atnalı yarasalarından izole edilen korona virüsler ile ilgili tüm hassas bilgiler bu enstitüde bulunmaktadır” dedi.
Dilekçesinde, 2005-2015 yılları arasında Wuhan Viroloji Enstitüsü ekibinin, bir yarasa korona virüsünü farelerde büyüterek insan hastalıklarını taklit etmek için uyarlayıp sars virüsü ile birleştirerek melez hibrit bir virüs elde ettiğini ileri süren Küçük, yeni tip Covid-19 virüsünün bu çalışmada elde edilen virüs olup olmadığının araştırılmasını istedi.
Amansız virüsün yayılmasından sonra yoğun bir araştırma yaptığını dile getiren Ali Küçük, Wuhan Viroloji Enstitüsü’nün dünyada 4’üncü derece güvenlikli bir enstitü olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: “Korona virüs üzerinde en önemli ve en öncü laboratuvarlara sahiptir. 2005’ten 2020’ye kadar korona ve sars virüsleri üzerinde çalışılarak depolanmıştır. Daha önce bu enstitüde iki kez sars virüsü üzerinde çalışılırken bir sızıntı olmuştu. Bu sızıntı kısa sürede kontrol altına alınmıştı. Ancak bilimsel çalışmalar yapılırken korona virüsünün de bir sızıntı sonucu yayıldığını düşünüyorum. Bunun kasten yapılmış olmasını düşünmüyorum. Çin bu çalışmalarıyla dünyada ilaç ve aşı sektöründe öncü olmaktı ancak bütün bu güzel ve insanlık için önemli çalışmaları küçük bir sızıntı ile yok ettiler. Eğer sızıntıyı açıklamış olsaydılar, çok kısa sürede kontrol altına alınabilirdi. Bana göre bu sızıntının aralık ayında değil, ekim ayı sonunda yayıldığını düşünüyorum." (İha)