GİZEM EKİCİ
Mersin Kadın Platformu, pandemi döneminde artan kadın cinayetlerinin acilen önlenmesi için sokakta eylem yaptı. Yaşamak için mücadele ettiklerini söyleyen kadınlar, bir kez daha ‘Yasta değil, isyandayız’ dedi. Kadın mücadelesinin kazanımları olan 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara karşı durduklarını ifade eden kadınlar, bir kez daha ‘Ölmek değil, yaşamak istiyoruz!’ dedi.
Kadın Platformu adına bir açıklama yapan Nur Aytemur, “Son yıllarda gün geçmiyor ki kadınların kazanımlarına saldırılmasın. Yaşam hakkımıza bir saldırı olmasın. Kadınlar hane içinde her gün en yakınları tarafından şiddete uğruyor, intihara sürükleniyor, katlediliyor. Çocuklar her geçen gün rızası dışında evlenmeye zorlanıyor, istismar ediliyor, taciz ve tecavüze maruz bırakılıyor. Son üç ayda pandemi koşullarında yapılan ‘evde kal’ çağrıları ile kadınlar şiddetle en çok karşı karşıya kaldıkları ev içine, dolayısıyla var olan şiddet sarmalına itilmeye devam ediliyor. Bu 3 ayda hane içi şiddet vakaları yüzde 30’a yakın artış gösterdi. Bu da tam bu şiddet ve cinayetlerin kadınların en yakınlarından geldiğinin bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
Kadınların mevcut yasaların tam uygulanması ve bu şiddetin önlenmesi için mücadele ettiğini söyleyen Aytemur, “Bu haklı taleplerimizi dile getirmek, yaşamak istemek ise yine bu kadın düşmanı politikalar üretenlerce suç olarak görülüyor. Ama buradayız ve binlerce kez haykırdığımız gibi bugünde haykıracağız. Bizler ölmek değil yaşamak istiyoruz. Çıkarılan infaz yasası ile gördük ki kadına yönelik şiddet ve cinsel suç failleri kapsam dışı dense de kadına yönelik birçok şiddet failinin serbest kaldığı ve kadınların yaşamı için tehlike oluşturmaya devam ettiği ortada. Tüm dünyada biliniyor ki karantina sürecinde kadına yönelik şiddet artıyor, yine Türkiye’de pandemi süreci boyunca kadına yönelik şiddetin arttığı gözler önünde. Cezaevinden aldığı izin süresinde eski eşini öldüren erkekleri, yine aynı şekilde katledilen Ceren Özdemir’i hatırlayın. Biz kadınlar virüsten, erkek şiddetinden ve de bu yasanın sonuçlarından ölmek istemiyoruz!” diye haykırdı.
“MAKBUL KADIN DİZAYNINA KARŞI DURUYORUZ!”
Aytemur konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Evlilik adı altında hane içinde ücretsiz köle olarak çalışmaya, cinsel şiddete ve ev içi tecavüze, psikolojik şiddet ve yok sayılmaya, itaat etmeye, diyanetle ya da diğer kurumları aracılığıyla çizdikleri ‘makbul kadın’ dizaynına karşı duruyoruz. Kadınların, çocukların, lgbti+ların hayatlarını dizayn etmeye çalışan, ayrımcılığı, nefreti, homofobiyi besleyen Diyanet’in düşmanca söylemlerine karşı duruyoruz! Hayatları tehlikeye giren, ayrımcılıkla, nefretle karşılaşan her bir lgbti+dan siz sorumlusunuz! Bizler hayatlarımıza sahip çıkıyoruz. Boşanmaya karar veren kadınların hayatlarına sahip çıktıklarını unutmayın! Boşanmayı değil cinayetleri engelleyin! Kadınları şiddet döngüsünün ve cinayetin bir parçası olan şiddet başvurusu aşamasında eve göndermek, ‘aile’yi korumak, bu cinayetlere ortak olmaktır. İyi hal ve tahrik indirimlerle, kadınların yaşamını tekrar tekrar tehdit eden infaz yasalarıyla meşrulaştırmaya çalıştığınız suçun bir parçasısınız! 6284 Şiddet yasasını tam olarak uygulayın ve denetleyin! İstanbul sözleşmesini tartışmaya dahi açmıyoruz! İstanbul sözleşmesi bizim hayat güvencemizdir, derhal uygulamaya konmalıdır!
SON İKİ HAFTADA GELEN ŞİDDET/CİNAYET HABERLERİ!
Son iki haftada Mersin’den ve Türkiye’nin diğer illerinden gelen şiddet/cinayet haberlerinden sadece bizlerin kulağına ulaşabilenlere bir bakalım;
Gülistan Doku, 160 gündür kayıp. Gülistan’ın kaybolmasından erkek arkadaşı olarak anılan, yakınından bir erkek sorumlu tutuluyor. Gülistan’ın kaybolması hala aydınlatılmadı. Soruyoruz; Gülistan nerede?
Nadira Kadirova geçtiğimiz eylül ayında AKP li vekil Şirin Ünal’ın evinde ölü bulundu. Savcılık hızla olayı intihar diyerek kapattı. Konuya dair dosyada yeterli incelemenin yapılmadan olayın üstünün örtüldüğüne dair kamuoyunda ciddi şüpheler var. Soruyoruz; Nadira‘ya ne oldu? Öldürüldü mü? Öldürüldü ise katili neden ve kimler tarafından korunuyor?
Hatice çelik, geçtiğimiz hafta İstanbul’un göbeğinde evli olduğu erkek tarafından pompalı tüfekle yol ortasında öldürüldü. Katil olay yerinden kaçtı ve hala bulunamadı. Soruyoruz; peki Hatice’yi gerçekten kim öldürdü? Kadınları hane/aile içine hapseden politikaları üretenler ve yayanlar bu cinayetin suç ortağı değil mi?
Aleyna Çakır, sistemli bir şekilde birlikte olduğu/olmak zorunda olduğu erkeğin şiddetine maruz kalıyordu. Aleyna öldü ve intihar ettiğini söylediler. Oysa şiddete dair sosyal medya görüntüleri vardı. Aleyna daha önce şiddet başvurusunda bulunmuş ancak baskılar sonucu geri çekmek zorunda bırakılmıştı. Soruyoruz; intihar denilerek kapatılan kaçıncı kadın cinayeti bu? Bu cinayetlerin üstünü kapatanlar, başvuruların geri çekilmesine 6284 sayılı yasada sorumlulukları olduğu halde göz yumanlar, cinayetleri cezalandırmayarak, tahrik indirimi uygulayarak cezaları hafifletenler bu cinayetlerin ortakları değil mi? Soruyoruz; Aleyna’nın ölümünden kimler sorumlu?
Türkan Arat, geçtiğimiz hafta Mersin’de öldü. Türkan, erkek arkadaşı ile gezdiği gerekçesi ile ailesi tarafından evinde, hane içinde saatlerce işkenceye maruz bırakıldı. Bütün mahalle bu işkence seslerine tanık oldu. Sonra “Türkan intihar etti” dediler. Bizler Türkan’ın davasının takipçisi olacağız. Ve buradan soruyoruz; Türkan’a ne oldu?
İrem Bahçe’nin geçen sene intihar ettiğinin söylenmesinin ardından geçtiğimiz hafta aile kararıyla öldürüldüğü ortaya çıktı. Katil suçu itiraf etti. Töre ve namus bahanesi ile çocuk yaşta zorla ailesi tarafından evlendiren ve doğurma hakkı hem seçme şansı tanınmadığı hem de 5 aylık çocuğu sezaryenle alındığı için gasp edilen İrem, bir de bu bahanelerle ailesi tarafından öldürüldü. Soruyoruz; bu cinayetin suç ortakları kim? Bütün bu olaylar olurken sessiz kalıp İrem’i korumayanlar, 6284 ü sorumlu oldukları halde uygulamayanlar, aile ve namusu kutsayan sözleri sürekli üretenler bu cinayetin ortakları değil mi?”
“YAŞAMAK İÇİN BİR KEZ DAHA SOKAKLARDA, BİR KEZ DAHA İSYANDAYIZ”
Yaşamak için mücadele ettiklerini söyleyen Aytemur, “Ve yaşamak için bir kez daha sokaklarda, bir kez daha isyandayız. Her seferinde bu son olsun diyoruz, son olmuyor. Neden? Kadın mücadelesi ile kazanılan 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi var. Toplum bu cinayetlere tepki gösteriyor. Bu cinayetlerin durmasına neden engel olmak ve 6284 sayılı yasa, İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların yaşam güvencelerini uygulamak zorundasınız! Bizler, bu cinayetlerin sonu gelene kadar burada ve bu davaların takipçisi olacağız. Suç ortaklarını teşhir etmeye ve cezalandırılmaları için her gün isyan etmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.