Mersin Serbest Bölge’de güvencesiz çalışma koşullarının olağan bir durum haline geldiğini söyleyen Dev Tekstil Çukurova Temsilcisi Ahmet Subaşı, “Normalleşme firma sahiplerine yeni kaynaklar açarken, işçilere güvencesizliği normalleştirdi” dedi.
AYŞENUR ÖNAL
Dev Tekstil Çukurova Temsilcisi Ahmet Subaşı, Covid-19 pandemisi döneminde Mersin Serbest Bölge işçilerinin yaşadıklarını anlattı. Güvencesiz çalışma koşullarının pandemi ile Serbest Bölgede normalleştiğini söyleyen Subaşı, “Güvencesizlik daha da artmış durumda, artık daha olağan bir durum” dedi.
“İŞÇİLER, İŞTEN ATILMAMAK İÇİN MECBUREN KABUL EDİYORLAR”
Firmaların pandemi başında üretimlerini durdurduklarını belirten Subaşı, “Üretimin durdurulmasını işçiler ve kamuoyu ‘önlem’ olarak düşündü. Fakat önlem için değildi. Mersin’e işveren uluslar arası tekstil tekelleri üretimi durdurdu. Yapılan tamamen ekonomik kaygılardan kaynaklıydı. Devamında Türkiye’de maske ve koruyucu tulum üretimine geçiş yapılınca tekstilde hareketlenme oldu” dedi. Maske ve koruyucu tulum üretimi başlayana kadar işçilere zorla ücretsiz izin kullandırıldığını vurgulayan Subaşı, “İşçilerin düzenli sigorta yatışları olmadığı için; hem kısa çalışma ödeneğinden, hem de işsizlik maaşından yararlanamadılar. Özellikle bu dönemde önlemler alınmıyor. Çalışma koşullarının denetimli olması gerekirdi ama eskisi gibi üretim devam ediyor. Haksızlıklar bu dönemde daha fazla yapılıyor. Ücretsiz izne zorla gönderiyor firmalar, hala ücretsiz izinde olanlar var. Firmalara ücretsiz izne gönderme hakkı verildi. İşçilerde işten atılmamak için mecburen kabul ediyorlar. Bu büyük bir mağduriyet. Bu işçilerde bu dönem içinde başka iş bulamayacağı için mecburen ücretsiz izne çıkıyor” diye ifade etti.
“MASKELERİ YIKAYIN YIKAYIN KULLANIN”
Salgının başlamasıyla hiçbir önlem alınmadığını kaydeden Subaşı, “Hala da önlemler yok. Giriş-çıkış yaparken aynı yerlere temas ediyorlar. Göstermelik bazı önlemler alındı ama yetmedi. Sağlıkçılar ellerinizi yıkayın dedi ama Serbest Bölge işçilerinin ellerini yıkayacağı su şebeke suyu değil, tuzlu kuyu suyu. Ne önlem var ne denetim var. Zaten sağlığa aykırıydı tuzlu su, daha çok risk altında kaldılar. Tekstil tozu var çalışma ortamında. Covid-19 havada tutunuyor deniyor, tekstil tozuna tutulsa daha uzun süre kalabilir. Maskeler düzenli verilmiyor, ‘yıkayın yıkayın kullanın’ deniliyor. Servisler bir dönem yüzde 50 ile kısıtlandı ama o zaman yine tıka basa doldurulan işçiler vardı. Trafik ekipleri durdurdu Tarsus’tan hareket eden servisi, normalde bile ceza yazılması gerekirken ceza yazılmıyor. O firma aynı şekilde devam ediyor. Ne sağlık koşulları var, ne tedbir var. Tedbirsiz çalışma koşulları devam ediyor. İnsanlar çalışma yerlerinde önlem göremeyince dışarıda da önlemi almıyor” ifadelerini kullandı.
“İŞÇİLER ÇALIŞMAYA DEVAM ETSİN DİYE VAKALAR GİZLENİYOR!”
İş yerlerinde işverenlerin vakaları gizlediklerini de vurgulayan Subaşı, “Bazı firmalar işçiler vaka olduğunu öğrenirse çalışmaz düşüncesi ile vakaları gizli tutuyor. Bizim sendikamıza kayıtlı bazı arkadaşlarımız bizlere vakaların olduğunu bildiriyor. Onlarda yakın iş arkadaşları işe gelmeyince öğreniyorlar. Yani işçiler yakın arkadaşlarına bile virüsü kaptıklarını belirtemiyor. Biz bu durumun işverenin baskısından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz. Kendi limanı olan bir serbest bölgede çok fazla insan ve malzeme akışı oluyor. Her türlü sirkülasyonun olduğu bir yerde tedbir yok!” dedi. Bu tedbirsizliklerin arasında ‘normalleşme’ süreci ile işçilerin işlerine yavaş yavaş dönmeye başladığını da kaydeden Subaşı, “Firmalar normalleşme sürecinin ardından yeni çalışanlar almaya başladı. Normalleşme firma sahiplerine yeni kaynaklar açarken, işçilere güvencesizliği normalleştirdi. Eski hareketli günler geldi derken bütün işçiler çalışıyor anlamına gelmiyor, ücretsiz izne çıkan kişi sayısı da çok. Firmalar aldıkları işlere göre işçileri çağırıyor. Sipariş artınca gelip çalışıyorlar, azalınca ücretsiz izne gönderiliyor” diye konuştu.