AYŞENUR ÖNAL
Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitim-İş) Sendikası Mersin Şube Başkanı Hakan Boyar, Mercan Tv’de yayınlanan Gazeteci Hediye Eroğlu’nun hazırlayıp sunduğu Arka Plan Programına katılarak sorularımızı cevapladı. Pandemi sürecinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) sınıfta kaldığını kaydeden Boyar, fırsat eşitsizliğinin her an yaşandığını ve daha çok ortaya çıktığını belirterek, evinde televizyon bile olmayan insanların eğitime nasıl ulaşacağını sordu.
“FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ ÇOK YAŞANDI”
SORU: Eğitimciler ciddi bir sınav veriyor pandemi döneminde. Eğitim camiası çok hazırlıksız yakalandı, siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
H. BOYAR: Mart ayında ani bir kararla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) okulları tatil etti. Doğru bir karardı ama geç kalınmış bir karardı. Bu virüsün Avrupa’da, Çin’de yayılımı izleniyordu. Tabi biz biraz rahat davrandık ve test yapmadık. Test yapılmadığı için vaka sayısı da yoktu. Test yapılmaya başlayınca vaka sayısının ne kadar ciddi boyutta olduğu ortaya çıktı ve okullar tatil edildi. Çünkü okullarda eğitim gören 18 milyon öğrenci var, 1 milyon da eğitim emekçisi. Baktığınız zaman 19 milyon kişinin hareketliliği var ve aynı ortamda bulunmasından bahsediyoruz. Virüsün daha hızlı yayılmasını sağlayacaktı bu durum ama MEB aldığı kararla okulların tatil edilmesine karar verdi. Doğru bir karardı ama ondan sonra yapılan uzaktan eğitimle telafi edilmek istendi. MEB Bakanı sürekli ‘Hazırlıklıyız’ demesine rağmen bir sürü sıkıntı yaşandı. Fırsat eşitsizliği çok yaşandı.
“TELEVİZYONU BİLE OLMAYAN EVLER VAR”
Size TÜİK’in bir verisini paylaşmak istiyorum. 2019 yılında hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması. Bu araştırmaya göre 15 milyon kişi hayatında hiç internete girmemiş. Türkiye’de 23 milyon 221 bin 218 hane bulunuyor, 2 milyon 716 bin 883 hanede internet erişimi bulunuyor. Böyle bir süreçte bu çocuklar nasıl uzaktan eğitim alacak? Birden 18 milyon öğrenci ve 1 milyon eğitim emekçisi evlere kapandı. Bu ciddi bir erişim sıkıntısı da yaşattı. Akdeniz’de bir okulda görev yapıyorum ve araştırdığımız zaman televizyonu bile olmayan evler var. Bunlara ulaşamadık, bir şekilde ulaşmaya çalıştık ama 3-5 kişiyi geçemedi. Geriye kalan öğrencilerimiz bu eşitsizlikle karşı karşıya kaldı. Uzaktan eğitim için Mersin’de öğretmenlerimiz elinden gelen çabayı göstermeye çalıştı. Ne yapılabilirse en iyisini yapmaya çalıştılar ama bazen sistem izin vermedi, bazen internet yoktu çocuklarda, erişimde sıkıntı yaşandı, çocukların motivasyonlarında sıkıntı oldu. Velilerden bu konuda çok yoğun sitemlerde aldık.
“MEB OLARAK İYİ BİR SINAV VERMEDİK”
Bu eşitsizliğin yanı sıra öğrenciler bir de sınava girdi. Benimde çocuğum sınava girdi ve Mersin’de bu sıcakta klimaların çalışmadığı sınıflarda sınava girdiler. Çocuğum çıktığında sırılsıklamdı. Sınavdan çıkınca ‘Nasıldı, ne yaptın?’ diyemedik. Sınıflarda bir de sosyal mesafe korunmadı. Çocuklar arka arkaya oturdu, bakanlığın dediği gibi bir sosyal mesafeye hiç uyulmadı. Çocuklar sınıfta arka arkaya dizildi ve sınava girdi. Bu durum çocuklarda endişeye yol açtı. Yeni nesil bizim gibi değil, araştırıyor, soruyor ve dikkat ediyor. Çocuklarda psikolojik sıkıntılara da neden oldu ve MEB’in aldığı bir önlem yok. Veliler de sınav çıkışı sosyal mesafeye dikkat etmedi. Tam bir faciaydı! MEB olarak iyi bir sınav vermedik.
“MEB İŞİ ALLAH’A, DUAYA BIRAKTI”
SORU: Pandemi süreci bizlere eğitimin ne kadar önemli ve üstüne düşülmesi gerekilen bir konu olduğunu hatırlattı mı?
H. BOYAR: 4+4+4 sistemi ile ilk darbe atıldı eğitime. Bu sistem başlatılırken bunun yanlış olduğunu söyledik zaten. Öncelikle ülkede bir derslik ihtiyacı var, bu giderilmedi. Sadece orta öğretimde pandemi dışında 6 bin 400 dersliğe ihtiyaç var. Pandemi ile beraber sosyal mesafeyi devreye koyduğumuzda iki katına çıkması gerekiyor. 6 aydır MEB ne yapıyor bu konuda? Mersin’de 400 bin öğrenci, bin 300’e yakın okul, 30 bine yakın öğretmen ve 15 bin 200 civarında derslik var. Bu derslik sayısı sizi yanıltmasın çoğu imam hatip lisesi. Bunlar neredeyse yarı kapasite ile devam ediyor. MEB bu durumu doğru yapılandıramadı. İşi Allah’a, duaya bıraktı.
SUÇ VELİLERİN Mİ OLACAK?
SORU: Dünyada bazı ülkeler eğitime başladı. Sizce Türkiye’de açılmalı mı?
H. BOYAR: Okulların açılmasıyla velilere özel olarak hazırlanmış bir bilgi notu yer alan bilgilendirme notu taahhütnamesi. Burada şu ifadeler var;
“Velisi vasisi olduğum öğrencinin ateşi öksürük, burun akıntısı, solunum sıkıntısı, ishal şikayeti olması durumu ile aile içerisinde solunum şikayetleri gelişen veya solunum yolu enfeksiyonu şikayeti ile hastaneye yatışı yapılan kişiden veya Covid-19 pozitif bulunması durumunda velisi, vasisi olduğum öğrenciyi kuruma getirmemem, göndermemem gerektiği konusunda bilgilendirildim ve taahhüt ediyorum.”
“MEB BU KAĞIT İLE ÜSTÜNDEKİ SORUMLULUĞU ATMAYA ÇALIŞIYOR”
Ne olacak şimdi? Çocuk hasta çıkarsa veliye dava mı açacağız? Veli doktor mu, sağlıkçı mı? Her şey kağıt üstünde yapılmaya çalışılıyor. MEB bu kağıt ile üstündeki sorumluluğu atmaya çalışıyor. Ben seni bilgilendirdim, sen de bütün haklarından feragat ediyorsun, bunu imzalayarak çocuğun hastalık kapsa dahi ben sorumlu değilim. Bazı durumlarda virüs belirti göstermeye biliyor ve çocuğun taşıyıcılığı devam ediyor. 18 milyon öğrenci, 18 milyon haneye bu virüsü taşıyacak. Bu sosyal mesafeyi, tedbiri alabilecek sistem kurulursa açılır ama bizde öğretmen açığı var, derslik açığı var, bilinç açığı var. Yani bunlarla biz açarsak tam bir facianın ortasına düşmüş olacağız. Açmazsak da çocukların çok büyük eğitim açığı olacak. Bilimsel verilerde yüz yüze eğitimin özellikle ilkokul çağlarında ki çocuklarda çok büyük yeri olduğu açıklandı. Ki zaten eğitim konusunda geri kalmış bir ülkeyiz. Bu yıl yapılan sınavlarda da bunu gördük. Matematikte, Türkçede çocuklar döküldü. Bu yıl matematik kolay olunca puanlar yüksek, başarı sıralaması çok düşük oldu. Sağlıklı giden bir şey yok. Hadi biz yapamadık, dünyada bunun örnekleri var onlardan örnek alabiliriz. Birkaç kişinin karar verdiği bir ülkede yaşıyoruz. Bilim kurulu var ama dinleyen yok.
“ÖĞRETMEN YOK, SAĞLIKÇI NASIL OLSUN?”
Bayramda Mersin sahilleri kalabalıktı. Kimlerde vaka çıktı, kimler taşıyıcı 2 hafta içinde ortaya çıkıyor. 31 Ağustos’ta da okulları açınca sonuçlarını ortalama 1 ay sonra göreceğiz. Okulların açılması ile ilgili diğer sıkıntı ise okulların hiç birinde hizmetli yok. MEB bunu İŞKUR üzerinden alıyor. 2002’den beri kadrolu hizmet alımı yapılmıyor. İŞKUR üzerinden alınanlarda Ekim’de başlayacak. Ağustos’ta açılacak olan okulların temizliğini kim yapacak? Yine Sağlık Bakanlığının tedbirleri içerisinde her ders arasında kapı kollarının dezenfekte edilmesi yazıyor. Kim dezenfekte edecek, çalışan yok. Temizliği hallettik diyelim, öğretmenler sağlık çalışanı gibi öğrencilerin ateşini ölçüp, teşhisi koyacak durumda değil. Okullara sağlık çalışanı verilmesi gerekir ve riskli gördükleri öğrencileri hastaneler yönlendirmeli. Öğretmen yok, sağlıkçı nasıl olsun?
MEB’İN 4 SENARYOSU
MEB 4 tane senaryo üzerinde çalışıyor. Birincisi; okulların belirtilen tarihte açılması. İkincisi; hibrit eğitim, yani yarı uzaktan, yarı okuldan eğitim. Üçüncüsü; şehirlere göre açılması düşünüyor. Mersin’de vaka az görünüyor ama bilmiyoruz kimde vaka var. Toplum bilinçli değil bu konuda özellikle. Dördüncü ise; vakalarda artış olursa tamamen uzaktan eğitim uygulamayı planlıyor. Bunun yanı sıra ikili eğitim diyoruz ama öğretmen ve derslik açığımız var. alması gerekenden daha az öğretmen aldı.
“BU HEPİMİZİN SORUNU”
SORU: Okullar açıldıktan 2 hafta sonra vaka sayılarında nasıl bir artış olduğunu göreceğiz. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
H. BOYAR: 1 hafta içinde belirtiler görülmeye başlanacak, 2 hafta sonra tamamen nerelere bulaştığını gösterecek. Virüs insan olarak herkese bulaşıyor ama fırsat ayrımını da her an gördük. Tehlikenin boyutunu değiştirmiyor bu tabi. MEB’in; Sağlık Bakanlığı ile, sağlık çalışanları ile, yerel dinamiklerle bir arya gelmesi gerekirdi. Bu hepimizin sorunu. Biz devletsek kurumlar birbirleri ile yardımlaşarak altından kalkmalı. Türkiye’de toplanan yardım paralarında bile ‘Sen paralel devlet mi kuruyorsun? Toplattırmam’ denildi. Normalde bu yardımlaşma toplantılarının yapılıp, bitirilmiş olması gerekirdi. Bunlar bizim çocuklarımız, bu toplumda hepimiz yaşıyoruz. Bir şekilde hepimize bulaşacak. 1 aydan az kaldı okulların açılmasına.
“TEMEL EĞİTİM HAKTIR, HERKESE ÜCRETSİZ SAĞLANIR DİYE ANAYASA’DA YAZIYOR”
SORU: Öğretmenlerde tehdit altında. Öğretmenlere yönelik bir tedbir alındığı açıklanmadı, öğretmen nasıl korunacak?
H. BOYAR: 15 milyon öğrenci var ve bunlara her gün maske dağıtacağız. Sağlık Bakanlığı ‘nemlendikçe değişecek’ diyor. Günde en az 3-5 maske değişmesi gerekiyor. Yani günde en az 60 milyon maskeye ihtiyacımız var. Nasıl alacak? Pandemi başında gördük PTT’den, şuradan, buradan alacaksınız dendi ama sonra parayla alın denildi. Bir de bunun temizliği var, okulların bütçesi yok. Yerel yöneticiler hemen ibadet hanelere gitti ve temizlik yaptı. Çünkü oradan bir siyasi dönüş alıyor ama okullarda küçücük öğrenciler var ve bunlar oy kullanmıyor. Bu şekilde bakıyorlar olaya. Sosyal devlet dediğinde fırsat eşitliğini bütün çocuklara sağlaması gerekir. Bunu devletin sağlaması gerekiyor. Temel eğitim haktır, herkese ücretsiz sağlanır diye Anayasa’da yazıyor. Ben niye para ödüyorum? Kalem kalem aldığımız her şeyde vergi ödüyoruz. Ne oldu bu vergiler, niye ödüyoruz? O zaman vergi vermeyeyim, kendi masraflarımı kendim karşılayayım.
“NİTELİK DEDİKLERİ AİLELERİN EKONOMİK DURUMU”
Fırsat eşitliği bu ülkede yok. Parası olan hayata 1-0 önde başlıyor. Eskiden her ilin bir fen lisesi vardı. Öğretmenleri ve öğrencileri sınav ile alınıyordu. Müfredatı biraz farklıydı. Şimdi ise bazı Anadolu liselerine fakir aile çocukları gidiyor, bazılarına ise işte dershanede özel derslerle yetişmiş çocuklar gidiyor, bu doğru değil. Okulları öne çıkarak bir şey yaparsın ve buraya sınavla alıyorum dersin ama böyle bir durum yok, okullar niteliksiz. Nitelik dedikleri ailelerin ekonomik durumu. Devlet dediğiniz kurum sizleri korumalı. Özel okullarda çalışan gencecik öğretmenler var ve bunların hiçbirinin maaşları yatmıyor. Devletin bunları koruması gerekiyor. Bunun yanı sıra özel okullar parayı peşin aldı ve uzaktan eğitimde bu parayı ödeyen veliler mağdur oldu.
“BİZDE TOP HALKA ATILDI”
Almanya’da bir bakan ‘Siz sağlığınıza bakın, biz gerisini hallederiz’ dedi, bizim de beklediğimiz aslında buydu. Ama bizde top halka atıldı. Yeni dönemde de devlet okulları maske alacağız, çalışanımız yok, dezenfektan alacağız diyerek velilerden para isteyecekler. Ülkemizde valilerin sosyo-ekonomik durumu buna pek müsait değil, ayrıca bu insan haklarına da aykırı. Enflasyon yüzde 11,70’i geçti. Bu enflasyon oranı temel gıdada bu şekilde değil. Enflasyon hesaplanırken kimsenin erişemeyeceği şeyler hesap ediliyor. Çocukların okul masrafları ya da temel gıda maddeleri sayılmıyor.