HEDİYE EROĞLU
Nüfus bakımından Türkiye’deki 54 ilden daha büyük olan ancak ilçe statüsünden bir türlü kurtulamayan 10 bin yıllık kadim medeniyet geçmişine sahip Tarsus’un makus tarihi değişiyor mu?
31 Mart yerel seçimlerinde 25 yıl aradan sonra Tarsus Belediye Başkanlığını kazanan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Tarsus merkezde bulunan 45 mahallenin 35’inin de birinci olurken, Milliyetçi Hareket Partisi ise 10 mahallede ilk sırada yer aldı.
Seçim dönemindeki yoğun çalışmasının karşılığını 31 Mart’ta alan Tarsus Belediyesi’nin CHP’li Başkanı Dr. Haluk Bozdoğan, aradan geçen 1,5 yılda yaptığı çalışmalara dair sorularımızı yanıtladı.
Başkan Bozdoğan gazetemizi ziyaret ederek, Genel Koordinatör Yüksel Ekici ve Haber Müdürü Hediye Eroğlu ile bir araya geldi. Çalışmaları hakkında bilgi veren Başkan Bozdoğan soruları yanıtlayarak, önemli açıklamalar yaptı.
TARSUS KARANLIKTAN AYDINLIĞA SORGULAYAN İNSAN İLE GEÇECEK
SORU: Tarsus’ta CHP’li belediye olmanın farkı ne olacak?
H. BOZDOĞAN: İdealimiz değişim. Bizim en büyük ideallerimizden birisi her mahallede okuma salonları açmaktı. Şimdi her mahallenin bir okuma salonu var ve ayrıca kütüphaneler açtık. İnsanların yargılamayıp mutlaka sorgulamalarını istiyoruz. Sorgulayan insan başarıya da ulaşır, mutluluğa da. Tarsus’un buna çok ihtiyacı var. Karanlıktan aydınlığa geçecek Tarsus. Bu dememin nedeni sosyal, kültürel olarak bir eksikliğin, yoksulluğun olması.
Düşünün ilçemizde bir kültür merkezi var ve 4 yıldır kullanılmıyor. Sağ olsun konuyla ilgili gerek Lütfi Elvan, vali beyin gerekse de İl Kültür Müdürlüğünün çok olumlu yaklaşımları oldu. Oranın hemen tadilatını yapıp bir an önce halkın buna kavuşmasını istiyoruz. Bir kent sosyal, kültürel olarak gelişir ise bu ekonomiden sosyal hayata her alana yansır.
“SİZ YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR İSTİYORSUNUZ... BİZ İSE, ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK...”
SORU: Halkın önceliği ekonomi, sizin bu konudaki yol haritanız, bakış açınız nedir?
H. BOZDOĞAN: Zor bir süreçten geçiyoruz. Bu nedenle hükümetin, belediyelerin halktan vergilerle alınan paraları çok akıllı bir şekilde kullanması, halka yansıtmaları gerekiyor. Tabi bunun dağılımının eşit olması lazım. Victor Hugo’nun çok güzel bir sözü var, ‘Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz... Biz ise, ortadan kaldırılmış yoksulluk... O yüzden anlaşamıyoruz’.
Tarsus’un bütününe o katkıyı sunabilmemiz gerekiyor.
Pandemi sürecinde hiç unutamıyorum küçük süt üreticileri 1 lira 80 kuruştan süt satıyordu. Gittik 2 lira 45 kuruşa almaya başladık. 81 kuruş üzerine fark konuluyor ve kefir, kaşar, peynir yapılıyor. İnsanlara bu şekilde dağıtıyoruz. Önce baktık 12-13 lira olan süzme yoğurt 4,5 liraya mal oluyor. Biz bunu tanzim noktalarına vermeden önce halka dağıtalım, halk görsün istedik. Küçük tarım üreticilerimiz vardı. Domates, patates tarlada kalmış, bu süreçte hepsini aldık bunların.
Tarsus’un tarımdaki yeri yadsınamaz. Burası kadim topraklara sahip 10 bin yıllık kent. Tarihinde 5 defa başkentlik yapan bir yer. Gerçekten turizm ve tarım alanında da gelmesi gereken yerde değil. O kadar tarihi eserler var, yemek kültürü var.
TARIM STRATEJİK ÖNEME SAHİP
Pandemi sürecinden sonra insanlar tarımın ne kadar önemli olduğunu anladı ve organik tarımın ne olduğunu anladılar. Biz organik tarımlarla ilgili ekimler yapıyoruz. Burada tek amacımız var ‘Hormonsuz, zehirsiz bir mutfak oluşması’. Yani bu insanların hem beslenmesi hem de sağlığı açısından önemli. Bazen takılıyorum yani süt içirmektense karnını doyurmak için besleme yapılmalı. Probiyotikli yoğurtlar yedirmelidir. Bu ilkedir aslında.
Sosyal demokrat belediyelerin kentlerde yaptığı en önemli devrimlerden biri bu. Artık yaşam insanları öyle zor duruma sokuyor ki, düşünün bir İstanbul Sözleşmesi’ne sarılmak için kadın olmak gerekmiyor. Ya da siyahların haklarını aramak için siyah olmak gerekmiyor. Beyazların daha çok araması gerekiyor. Başka şekilde olaya bakıyorum. Bir kentin genel görüntüsünden tutunda o kentteki gerek sosyal, gerek kültürel deneyimler ekonomi ile iç içedir. Ve bunu başaran kentlerde öne çıkar. Çok kötü durumda ki kentlere bakın. Yaptığı en ufak şeyle mesela bir cadde, sokak çalışmasıyla bile ortaya çıkabiliyor.
SİMGE YAPILAR ÖN PLANA ÇIKARTILMALI
SORU: Tarsus’un simge yapılarının yaşatılması ve özellikle gastronomi konusunda atılım görüyoruz, son durum ne?
H. BOZDOĞAN: Mersin ve Tarsus bu konuda değerlendirilmeli. Hatta bizim yeni bir otelimiz var 25 Eylül’de açılışını yapacağız. Onun yanında bugün subay evi var, onun yanında tanzim mağazaları ve turizm danışma bürolarını açacağız. Bu kent için simge olmuş yerleri ön plana çıkartmamız gerekiyor. Mesela Aralık ayında Murat Paşa kent müzesi açılacak. Murat Paşa kent için çok önemli bir yer. Şöyle bir genel olarak bakıyorum da 1 yıl içerisin de toplam 22 projeyi faaliyete geçirmiş olacağız. Burada Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde aldığımız 100 dönümlük bir alan var. İyi bir sanayi hamlesiydi, çünkü halkımız için 1-2 dönümlük orta ölçekli sanayi bölgeleri ile çevirmekti amacım ve çok da değer kazandı.
“TARSUS İL OLMAYI FAZLASIYLA HAK EDİYOR”
SORU: Sizden başka dillendiren var mı, Tarsus’un il olma talebini?
H. BOZDOĞAN: Olması gerekiyor çünkü Tarsus bunu fazlasıyla hak ediyor. Nüfus olarak düşünmeyin, 366 bin nüfusu var ama bu kentin tarihi ve tarımı ile daha iyi yerlere gelmesi gerekiyor.
Düşünün Tarsus’a 9 kilometre Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi var, ama Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’na (MTSO) bağlı. Daha bitmemiş oteller var yine MTSO’ya bağlı. Yani Tarsus’un haklarının korunması açısından ben il olmasını istiyorum. Bunlar önemli bir ekonomik girdidir kente. Zamanında 22 tane fabrikamız kapandı. Fabrikalar kapandıktan sonra ekonomik olarak büyük bir darbe yedi. Bir yerden çıkış yaparken de Tarsus’un kente gelirini, vergisini artımla ciddi bir şekilde arttıracak bir kent. Bunu bir de sanayi hamlesi ile birleştirirsek muhteşem olur. Ben lise döneminde Uygarlık Tarihi’ni okumuştum. Kitapta ‘Yarı tarımdan yarı sanayiye geçerken hata yaparsan bir takım şeyleri kaybedersin’ diyordu. Tarsus’ta tam olarak bunu yaşadı. Geçmişin şatafatına bakın; ilk elektriğin geldiği, ilk sanayi kuruluşlarının kurulduğu bir kent. Tam bir tarım olayını başaramadan sanayi hamlesine girdiğimiz için bir anda KDV oranlarından olayından dolayı 22 tane fabrikamız kapandı gitti. Yani yarı tarımın, yarı sanayiye geçişindeki kayıpları yaşadık. Şimdi ayağımızı yere çok sağlam basıyoruz. Türkiye’nin ve Çukurova’nın yıldızı gibidir Tarsus.