“İKTİDARI UYARIYORUZ!”


 

Sermayedarların doğa talanını arttıracak olan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi” hakkında açıklama yapan NKP dönem sözcüsü Aycan Özcan, “. İktidarı uyarıyoruz! Bu yasa teklifi ile eko sistemin yıkımı ağırlaşacaktır” diye tepki verdi.

AYŞENUR ÖNAL

TBMM Başkanlığına sunulan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi” ruhsat süreleri biten maden şirketlerine faaliyetine devam olanağı sağlıyor. Çok sayıda AKP milletvekilinin imzaladığı adı “Elektrik Piyasası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” olan teklif 46 maddeden oluşuyor. Teklifin 3. maddesinde önerilen değişiklikle; “Mevcut maden işletmelerine, ruhsat sürelerinin uzatılması için yaptıkları ancak başvurularının değerlendirilmesi sonuçlanmamış olan sahalarda on iki ayı geçmemek üzere çalışma izni verilmesi” öngörülüyor.

Türkiye’nin birçok yerinde ekoloji örgütleri torba yasaya tepki göstermişti. Mersin Nükleer Karşıtı Platform da (NKP), doğayı ve yaşamı geri dönülmez yıkımlara uğratacak olan Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifine karşı çıkıyor.

“BU, KAPİTALİST KAR, RANT VE TALAN TORBA YASASINI KABUL ETMİYORUZ”

Konuya dair basın açıklaması yapan NKP dönem sözcüsü Aycan Özcan, “Mersin Nükleer Karşıtı Platformun nükleer santrale karşı mücadelesi doğayı ve yaşamı savunma mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Doğayı ve yaşamı savunuyoruz. Ekosistemi, doğayı ve yaşamı geri dönüşü olmayan yıkımlara uğratacak Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi adı altında bir torba kanun teklifi TBMM’ye getirilmiştir. Bu, kapitalist kar, rant ve talan torba yasasını kabul etmiyoruz.

Ne yazık ki gerek ülkemizde gerekse dünyada doğa katliamlarının, ekolojik yıkımın ve ulusal-uluslararası şirketlerce gerçekleştirilen talanın giderek arttığı bir dönemdeyiz. İktidar doğanın ranta dönüştürülmesinde pandemiyi adeta fırsata çevirmiş durumda. Doğayı ve yaşamı talan eden pek çok proje pandemi döneminde hız kazandı. Talana ve yağmaya karşı ülkenin dört bir yanında direnişler sürüyor. Geçen yıl Kazdağları’nda Kanadalı bir şirketin altın madeni projesi için gerçekleştirilen ağaç katliamının sebep olduğu toplumsal öfke hala dinmedi. Bu öfkenin toplumun farklı kesimlerini bir araya getirmesi sonucunda Alamos Gold’un ruhsatını yenilemesinin önüne geçildi.  Ancak Alamos’un çekildiği alanın Cengiz İnşaat ve Koza Madencilik’e devredileceğine dair ciddi iddialar var” dedi.

“DOĞA TALANI SON 1 YILDA ARTTI!”

Özellikle son bir yılda, halkın direnişine rağmen maden ve enerji şirketlerinin çıkarları uğruna Türkiye’nin dört bir yanında doğa katliamlarına devam edildiğini gözlemlediklerini vurgulayan Özcan, “Nükleer santral için 650.000 ağacın kesildiği Sinop, yine nükleer santral için eşsiz bir güzelliğe sahipken tamamen tahrip edilen, binlerce ağacın kesildiği Akkuyu, Rus doğalgaz boru hattı ve 3. köprü gibi mega rant projelerinin tahribi altında can çekişen Kuzey Ormanları, 40 yıl ekonomik ömrü olan bir baraj için 10 bin yıllık tarihin yok edildiği Hasankeyf, çevre duyarlılığında simge olan buna rağmen yüzde 80’ine maden ruhsatı verilen Kazdağları, imara açılmaya çalışılan doğal cennetler Salda Gölü, Munzur Gözeler, tüm itirazlara rağmen ısrarla sürdürülen Rant Kanalı Projesi ve daha niceleri.

Akkuyu Nükleer Santrali henüz yapım aşamasındayken, santral inşaatının ve inşaata malzeme tedarik eden çimento fabrikasının çevreye nasıl zarar verdiğine,  Rosatom ve taşeronlarının her gün başka bir hukuksuzluğuna tanık oluyoruz  Geçtiğimiz günlerde henüz ne amaçla yapıldığını öğrenemediğimiz, nükleer santral inşaatı civarında patlatılan dinamitlerin çevredeki araçlara, tarım alanlarına verdiği zararları biliyoruz. Şans eseri yararlananın olmadığı patlamanın halk sağlığına etkisini de maalesef zaman içerisinde göreceğiz, tıpkı inşaatın ve çimento fabrikasının neden olduğu tozların etkisini göreceğimiz gibi” sözlerine yer verdi.

“BİR RANT PROJESİDE POLİPROPİLEN TESİSİ”

Rant projelerinden birinin de Karaduvar’da yapılması planlanan polipropilen tesisi olduğunu belirten Özcan, “Üstüne kurulacak arazinin vasfı yönetmelik hiçe sayılarak Cumhurbaşkanı tarafından 1 gecede değiştirildi. Yerleşim yerine 100 metre yakın bir alanda böyle bir tesisin kurulması bir Beyrut yaratmakla eşdeğerdir. Tesiste yaşanacak olası bir patlama 26 ton TNT’nin patlaması ile aynıdır. Şu an; ÇED raporlarında gerçek dışı ifadelerin havada uçuştuğu, ruhsat alanlarının ve proje kısıtlarının keyfi olarak aşıldığı, canlılara-doğal varlıklara zehir ve ölüm saçtığı herkesçe bilinmesine rağmen ilgili işletmelerin faaliyetlerine izin verildiği, üstelik faaliyetlerini bitirip çekip gittikten sonra ortada enkaz bıraktıkları, ormanların ve diğer ekosistem parçalarının Tarım ve Orman Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğünce adeta babasının oğluna verilircesine tahsis edildiği, ülkenin kolluk kuvvetlerinin özel bir şirketin güvenlik birimiymiş gibi kullanılarak işletmeye kalkan yapıldığı, hatta insanları yerlerde sürüklediği koşulları yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

“DOĞA TALANI DAVETİYESİNİ AKP’LİLER SUNDU”

5 Ekim’de doğa talanının önünü vahşice açacak olan torba yasa teklisini AKP’li milletvekillerinin meclis gündemine getirildiğine değinen Özcan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü;

“TBMM’nin ilgili Komisyonu’nda onaylanan ve önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’nda görüşmeye açılacak, “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi” ile ekonomik büyüme adı altında ekolojik yıkım ve talan dayatılıyor. Birçok kanunda değişiklik öngören bu Torba Kanun Teklifi, havayı, suyu, toprağı, ormanları, gıdayı, yaban hayatını, tarım ve yaşam alanlarını sömürerek yok eden bir avuç maden ve enerji şirketine yeni imtiyazlar ve teşvikler sağlarken, tüm canlıların yaşam hakkına yönelik saldırıları, şu anki yağma düzenini ve denetimsizliği dahi fersah fersah aşacak bir düzeye getirmeyi hedefliyor.

YASA UYGULANIRSA YAŞANILACAK TAHRİBATLAR!

Bu torba yasa onaylandığı takdirde;

- Asgari ücretlilerden zorunlu gelir vergisi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç maden ve enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacak…

- Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verebilecek…

- Köylülerin arazileri yok pahasına şirketlere devredilecek…

- Maden ve enerji şirketlerinin yatırım bölgelerinde yer alan araziler, tarım alanları ‘kamu yararı kararı’ olmaksızın istimlak edilerek bu şirketlere peşkeş çekilecek…

- Gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini düşürmek için, şebeke kurarken alt yapıda yarattıkları tahribatın düzeltilmesi yerel yönetimlere yüklenecek...

- Araba lastiği, orman ürünleri ve çöp yakarak elde edilen enerji ‘yenilenebilir’ sayılacak ve şirketler teşviklerden yararlanacak. Bununla birlikte, halihazırda Avrupa’nın dağ gibi çöp yığınlarıyla boğuşan Türkiye, özellikle lastik atıkların boca edildiği dünyanın atık/imha depolarından biri haline gelecek. Havaya salınacak zehirli kimyasal atıklar geri dönülmez şekilde halk sağlığı sorunlarına neden olacak…

- Kanunda tüketicilere düşük maliyetli enerji sağlama sözü verilse de enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamakla birlikte kayıp-kaçak bedellerinin hukuksuz bir şekilde tüketicilere yüklenmesine devam edilecek.

“İKTİDARI UYARIYORUZ!”

Esasen, bu yasa teklifi, teklifi sunan milletvekillerinin de çok rahat ve açık bir şekilde belirttiği gibi, sadece özel sektör kurumlarının faaliyetlerini daha hızlı, kolay ve denetimlere takılmadan yapabilmelerini sağlamak amacını taşımaktadır. Kurulması planlanan Çevre Ajansı Çevre ve Şehircilik Bakanlığını doğrudan muhatap olmaktan çıkararak adeta devlet ile halkın arasına set çekmeyi ve bu yolla ÇED Yönetmeliği kapsamında değerlendirilecek birçok faaliyeti,  yönetmelik etrafından dolaşarak sermayenin işini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. AKP halkın sağlığı ve doğanın yararını değil, her zamanki gibi rantçı şirketlerin çıkarlarını düşünmektedir.  İktidarı uyarıyoruz! Bu yasa teklifi ile eko sistemin yıkımı ağırlaşacaktır. Halkımız çok daha ağır zararlara uğrayacaktır. Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için Torba Yasayı geri çekin!

Anayasanın 56. maddesinde belirtilen 'herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.' ilkesi ve benzer kanun maddelerini etrafından dolanarak aşmaya çalışan bu kanun teklifi açık şekilde anayasayı da çiğnemektedir. Şirketler temelli ele alınmış bu teklif açık şekilde halkı değil şirketleri kollamaktadır.

“SESLERİMİZİ SESLERİMİZE KATALIM!”

Gündelik hayatımızın her anında yüzleşmek zorunda kaldığımız Covid-19 krizinin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Doğayı ve yaşamı savunanlar bugün ülkenin dört bir yanında torba yasaya karşı sesini yükseltiyoruz. Aklınızdan geçirmeyin! Rant ve talan yasa tasarısına izin vermeyeceğiz. Yaşam hakkı torbaya sığmaz! Eko sistemi yıkıma uğratan kapitalist rant, kar ve talan hırsına karşı kırlarda, dağlarda, köylerde, kentlerde; tüm ülkede köylüler, kentliler; erkekler ve kadınlar, gençler ve yaşlılar; tüm halkımız direniyor. Seslerimizi seslerimize katalım! Kapitalist rant, kar ve talan hırsını halkın direnişi durduracaktır!


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA