Yaşamı tehlikeye atacak Polipropilen Tesisi’ne karşı gelen Mersinliler, 3 neden ve sonuç ile şu tespitleri yaptı; 1- Kurumuş olan Deliçay’dan saatte 500 ton su çekilecek! 2- Çok küçük miktarda bile öldürücü olan dioksin gazı salınacak! 3- Tesis Organize Sanayi Bölgesi’nin gelişim alanlarında yapılabilir.
AYŞENUR ÖNAL
Yaşamı ve doğayı tehlikeye atacak olan 500 bin ton kapasiteli Polipropilen Tesisinin, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporuna karşı açılan davalar kapsamında bölgede keşif yapıldı. Keşfin olumlu sonuçlanmasının önüne geçmek için toplanan Mersinliler, Toros Tarım’ın önünde eylem yaptı.
Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yasalar delinerek bir gecede izni verilen tesisin durdurulması için; Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED), TMMOB, Mersin Barosu, CHP, HDP, İYİ Parti, EMEP ve Karaduvar’dan birçok vatandaş harekete geçti.
Polipropilenin ne olduğu hakkında açıklama yapan çevre mühendisi Cihan Ersoy, “Bizim tesisat malzemesi olarak da kullandığımız birçok malzemenin hammaddesi. Propandan üretilir, propan buraya sıvı şekilde gelir fabrikanın içinde prosesden geçtikten sonra polipropilen haline gelir. Buradan da depolanarak gönderilir” dedi.
“SOĞUTMA SUYU DELİÇAY’DAN ALINACAK!”
Karşı çıkmalarının sebebini belirten Ersoy, “Özellikle petrol ürünlerinin depolandığı, yan tarafında Beyrut’ta patlayan amonyum nitrat gübresinin benzerinin üretildiği Toros Gübre’nin yan tarafında böylesine tehlike içeren bir tesisin kurulması. Bu tesisin tabi üretmiş olduğu hammadde endüstride çok kullanılacak, bizim açımızdan stratejik bir ürün, fakat yeri ile ilgili bizim ciddi endişelerimiz var. Şöyle söyleyeyim patlamasıyla 26 ton TNT’nin patlamasına eş değer bir enerji açığa çıkıyor. Üstelik kullanacakları su ile ilgili bizim itirazlarımız var. Saatte 500 ton civarında bir su kullanılacak, bu suyu Deliçay’dan almayı planlıyorlar. Deliçay’ın bütün var olan ekosistemi ortadan kalkmış olacak. İtirazlarımız bunlar. Burada yapılmasını istemiyoruz, halk da istemiyor. Çok ciddi bir risk söz konusu, bu riski üstümüze almak istemiyoruz, yeni Beyrut istemiyoruz” sözlerine yer verdi.
“ÖLDÜRÜCÜ DİOKSİN GAZI SALINACAK!”
Sadece Deliçay’ın ekosisteminin zarar görmeyeceğine dikkat çeken Ersoy, “Bacalardan zararlı gazlar ister istemez salınacak. Tesisten çıkan atık suyun içerisinde çözünen gazlarda atmosfere açık hale gelecek. ÇED raporunun tamamını inceledim, küresel iklim değişikliğine çok ciddi katkıları olacak olan çözeltiler bunlar. Metil, etil, propil gibi maddeler. Bu proses yüzde 100 verim ile yürümüyor, yüzde 76’lık bir verim söz konusu. Geri kalanlarda organik gaz olarak açığa çıkacak. Ayrıca temizleme sırasında karbonlaşan kısımda yakılacak, yakıldı zamanda dioksin gazı ortaya çıkacak. Dioksin gazı son derece zehirli bir gaz. Çok küçük miktarlarda bile öldürücü etkisi olan bir gaz. Bunu da kontrol edebileceklerini düşünmüyoruz ki raporda da bununla ilgili bir atıf yok. Bu tesisin burada yapılmasını istemiyoruz. Önlem alınsa dahi burada yapılması çok büyük bir risk” sözlerine yer verdi.
“ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’NİN GELİŞİM ALANLARINDA BU TESİS YAPILABİLİR”
Tesisin daha güvenli bir yerde yapılması için adres veren Ersoy, “Organize Sanayi Bölgesi’nin gelişim alanlarında bu tesis yapılabilir. Oraya da propanı taşımak için nakliyeden imtina ettikleri için böyle bir şey yapmak istemiyorlar. Biz burada yapılmasını istemiyoruz. Bu tür bir tesis için riskli bir alan. Ayrıca bir gecede ÇED yönetmeliği baypas edilerek, arazinin vasfı da değiştirildi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile. Bu kararnamenin yönetmeliklere aykırı olduğunu düşünüyoruz. Bunun içinde ayrıca dava açıldı, bu davanın da takipçisi olacağız” dedi.
SADECE DELİÇAY DEĞİL, YER ALTI SULARI DA KULLANILACAK!
Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Sinan Can ise, 2018 yılından beri meslek odalarının bu konu hakkında çalışma yaptıklarını belirtti. Can, “Tesisin yapılması ile belirli bir baca gazı, katı atık oluşacak. Tesisin büyüme endeksine göre soğutma suyu olarak yılda 4 milyon 800 bin metreküp su kullanılacağı söyleniyor. Bu su Deliçay ve yer altı sularından elde edilecek. Biz biliyoruz ki Deliçay yılın 12 ayı akmıyor, çok kısıtlı akan hatta kurumuş olan bir dere. Bunun tamamının yer altı suyundan elde edileceğini ve bunun toprağın çoraklaşmasına ve toprağın tuzluluk oranının artmasına ve tarımsal verimlilik ile gıda güvenliğinin sıkıntıya girmesine neden olacaktır. En önemli nokta 9 milyon metreküp bölü yıl su kullanımı ciddi anlamda sıkıntılar doğuracaktır” sözlerine yer verdi. Ayrıca trafik sorununun da baş göstereceğine dikkat çeken Can, “Serbest bölge gelişim alanı, ana konteynır limanının depolama alanı gibi alanlara yatırımın yapılması son derece sıkıntılı bir durumdur. İstihdam konusunda sosyoekonomik anlamda da Mersin’in önünü kapayabilecek bir proje. Ayrıca trafik yoğunluğunun da daha fazla arttıracaktır, daha önceden trafik çözümleme projesini ortadan kaldıracak bir projedir” dedi.
Nükleer Karşıtı Platform Dönem Sözcüsü Aycan Özcan, yatırıma karşı olmadıklarını fakat tesisin doğru şartlar altında yapılması gerektiğini söyledi. Özcan, “Ayrıca böyle bir tesisin ülkemiz için gerekli olduğunu biliyoruz. Ancak ne yazık ki, birçok tesis gibi özellikle son dönemlerdeki yatırımlar yaşamı, insanı, doğayı hiçe sayan bir ziynet içerisindeler. Hiçbir yatırım halkın, yaşamın yararına yapılmıyor. Yaşam hakkı yok sayılıyor. Yatırımınızı yapın ancak yaşam hakkını, ekolojik dengeyi göz ardı ettiğiniz andan itibaren biz buna karşı çıkarız. Çünkü bu sadece burada yaşamayan bir avuç sermayedarın rantı için, karı için kurulmaktadır. Yerleşim yerine 100 metre bile mesafe yok, en az 3 kilometre olması gerekir. Onun dışında halkın rızasının alınması gerekir. Bütün bunların hiçbiri yok ve bir gecede kendi koydukları yasaları da çiğneyerek çalışma yapmak istiyorlar. Böylesi bir yatırım Mersin’e ve bölgeye ihanettir. Hiçbir gerçekçiliği yoktur. Yaşamı, doğayı, ekolojiyi yok saymadır. Yaptırmayacağız!” diye tepki gösterdi.
“PARA HER ŞEY DEĞİLDİR, YAŞAM HER ŞEYDİR”
Tesisin yapımının önüne geçmek için her türlü hukuksal yolu deneyen Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz da, “Mersin Barosu olarak her zaman mücadele ettik. Keşfe başlayacağız, insanca bir yaşam diyoruz, yaşam hakkını önceliyoruz, yaşamı kutsuyoruz. Para her şey değildir, yaşam her şeydir. Karaduvar’a ve kente gerçekten yazık edecek bir tesis bu, umarım bundan vazgeçerler, hukuk umarım yanımızda durur, insan yaşamını kutsar” sözlerine yer verdi.
Eylem; 2. İdare Mahkemesi’ne dava açan Çevre Mühendisleri Odası, Mersin Barosu, Büyükşehir Belediyesi ve MERÇED’den temsilcilerin keşif gezisine katılması ile sona erdi.