AYŞENUR ÖNAL
Mersinli kadınlar ve LGBTİ+’lar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü’nde bir araya geldi. Şiddetin her türlüsüne karşı olan kadınlar, Türkiye’nin tarafı olduğu ve iktidar tarafından tartışmaya açılan “İstanbul Sözleşmesi’nin uygulatacağız!” dedi.
Basın açıklaması öncesi öldürülen kadınları temsilen yerlere ayakkabılar koyan Kadın Platformu, İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı yaşayacak olan kadınların isimlerini de saydı. “AKP elini bedenimden çek!”, “Her yer katliam, katiller hanemizde!”, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır!”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!” gibi sloganlar atılan açıklamaya, Feray Şahin’in ailesi, Iğdır’da eşi tarafından öldürülen Ebru Aras’ın kız kardeşi de şiddete “Dur!” demek için katıldı.
“KADINLARIN ERKEK DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI VERDİĞİ ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ İLE SÜRÜYOR”
Sokakta yapılan eylemde Kadın Platformu adına Fatoş Sarıkaya ve Nur Aytemir basın açıklaması yaptı. Sarıkaya ve Aytemir’in yaptığı açıklama şu şekilde;
“Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Gününde tüm dünyada sokaklara taşıyoruz. Dominik’te 1960 yılında kod adı Kelebekler olan Mirabel kız kardeşlerin diktatöre karşı mücadele ederken yaktığı ateş, kadınların erkek devlet şiddetine karşı verdiği özgürlük mücadelesi ile sürüyor. Tüm dünyada kadınlar ataerkiye, şiddete, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı isyanı ve dayanışmayı büyütüyor. Kelebeklerin kanat çırpışı sokakları, meydanları dolduran kadınların sesinde yankılanıyor.
Bu yıl 25 Kasım’ı pandemi koşullarında karşıladık. Pandemi tüm dünyayı etkisi altında bırakırken, kadınlar bir yandan da erkek şiddeti ve derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele ediyor. Af yasası ile faillerin kadınların hanelerine gönderilmesi, şiddet önleme mekanizmalarına ulaşmamızdaki güçlükler ve İstanbul Sözleşmesi’ne saldırılarla birlikte kapandığımız evler adeta suç mahalline dönüşüyor. Kendi evimizde en yakınımızdaki erkekler tarafından şiddete uğruyor, öldürülüyoruz. Tüm dünyada bu yıl milyonlarca kadın şiddete maruz kaldı. Covid-19’un en ağır etkilerinden birisi erkek şiddetinin artması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesi oldu. 6284’ün uygulanmaması, kadınların karakollardan geri gönderilmesi ve şiddet failleri erkeklerin cezalandırılmamasının sonucunu en ağır biçimde yaşıyoruz, her güne yeni bir cinayet haberi ile uyanıyoruz. Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz! Yaşamak İstiyoruz!
“BİZLER KADINLARA REVA GÖRDÜKLERİ DÖRT DUVARI KABUL ETMİYORUZ”
Pandemi sürecinin doğru yönetilememesinden kaynaklı devlet tarafından karşılanması gereken pek çok temel hizmet ev içine havale edilmesi ile kadınların bakım emeği yükü fazlasıyla arttı. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği giderek derinleşti. Kadınların ev içi görevlerine kreşlerin, okulların kapanması ile birlikte EBA’ya bağlanma, eğitimin evde tamamlanması, İnternete erişimin düşünülmesi gibi yeni yeni sorumluluklar eklendi. Üniversitelerin kapanması ile genç kadınlar aile evine dönmek zorunda bırakıldı. Güvencesiz çalışanların büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturduğundan işsiz kalanların çoğunluğunu da kadınlar oluşturdu. Kendisine bağımsız yaşam kuran pek çok kadın aile evine dönmek zorunda kaldı. Kadınlar aileye mecbur bırakıldı, bu da kadınlar üzerinde daha fazla denetim, daha fazla baskı ve şiddete neden oldu. Öte yandan farklı farklı hedef göstermeler ve LGBT+ bireylerine yönelik yaygınlaştırılmak istenen şiddetle birlikte ‘kendi gibi olmayan herkes’ açık bir hedef haline getirildi. Kısacası kadınlar, çocuklar ve LGBT+’lar ekonomik şiddete ve her türlü şiddete açık hale getirildi. İktidar kendi sorumluluğundaki eğitim ve bakım işlerini, temel hizmetleri kadınların ücretsiz emeği ile sürdürmek için bizleri evlere kapatmaya çalışıyor. Bizler kadınlara reva gördükleri dört duvarı kabul etmiyoruz, birbirimizden aldığımız güçle ve dayanışmayla dört duvarı aşıp, yaşamımızı ve birbirimizi savunuyoruz.
“AKP ADETA BİR SUÇ ÖRGÜTÜ GİBİ KARŞIMIZDA DURUYOR”
Tüm bunlar yetmezmiş gibi şiddet faili erkeklerin adeta devlet tarafından korunduğuna tanık oluyoruz. 17 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunarak ölümüne neden olan Uzman Çavuş Musa Orhan tüm delillere rağmen tutuklanmıyor. AKP’li milletvekili Şirin Ünal’ın evinde ölü bulunan Nadira Kadirova’ın şüpheli ölümünün üstü cinayet diyerek kapatılıyor. Ümit Can Uygun hala sokakta! Dersimde üniversite öğrencisi olan Gülistan Doku 326 gündür kayıp, tek şüpheli üvey babası polis olan Zeynel Abarakov tutuklanmıyor. Mersin’de üniversite öğrencisi Feray Şahin’i öldüren Burak Aykul sadece 1,5 yıl tutuklu kalıp, şu anda aramızda geziyor. Ve maalesef daha pek çok şüpheli ölüm ve cezasızlık. AKP adeta bir suç örgütü gibi karşımızda duruyor.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ VE 6284’Ü UYGULATACAĞIZ”
Ancak kadın düşmanı iktidar her hamlesinde kadınların kurduğu barikata çarpıyor. Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’ne yapılan saldırılarda olduğu gibi. Bu yaz aylarını herkesin bildiği gibi İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar altında geçirdik. AKP tüm kadınları ilgilendiren uluslararası bir sözleşmeyi parti MYK’sında tartışma haddini kendinde buldu, ancak kadınların direnişine çarptı. Tüm yaz boyunca sokaklardaydık. Hayatlarımızı, birbirimizi ve İstanbul Sözleşmesi’ni savunduk. Kadın düşmanı iktidara geri adım attırdık. Buradan bir kez daha söylüyoruz, saldırıları püskürttük şimdi ise İstanbul Sözleşmesi’ni uygulatacağız. Eşitlik için, özgürlük için, bir kişi daha eksilmemek için İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284’ü uygulatacağız.
“HAYATLARIMIZDAN, BİRBİRİMİZDEN VE SOKAKLARDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Kadınların zaferini hazmedemeyen iktidar kadınları baskılarla, cezalarla yıldıracağını sandı. Mersin’de İstanbul Sözleşmesi ve katledilen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin için yapılan eylemlerde 18 kadına 70 bine yaklaşan miktarda para cezası kesildi. Bu bir ekonomik şiddettir. Bu cezaların, bu yasakların boşuna olduğunu, kadınların sokaklardan vazgeçmeyeceğini o gün söyledik, bugün de buradayız, sokaklardayız. Devletin kasasını kadınların parası ile doldurmalarına da izin vermeyeceğiz. Sonuna kadar yasal sürecin de peşindeyiz. “.
Biz kadınlar tüm bu şiddet, cezasızlık ve devlet politikası haline getirilen kadının emeği, bedeni ve hayatı üzerine kurulan tahakküme karşı olağanüstü koşullar da dahil olmak üzere susmadık, susmayacağız da! Her zaman olduğu gibi yan yana ve birbirimiz için mücadelemize devam edeceğiz. Ne taktığımız maskeler ne de aramıza giren fiziksel mesafeler kız kardeşlik bağlarımızı zayıflatamayacak! Her yıl olduğu gibi bu 25 Kasım’da da el ele olamasak da yan yanayız . Erkek şiddetine ve patriyarkal düzene karşı birbirimizden aldığımız güçle dayanışmayı yükseltecek, eşit ve özgür bir hayatı kuracağız. Yaşasın Kadın Dayanışması!”