HEDİYE EROĞLU
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını başta sağlık emekçilerini hedef almaya devam ediyor. Tüm dünyada olduğu gibi Mersin’de sağlık emekçileri covid 19 nedeniyle yaşamını yitiriyor.
Son olarak geçen hafta Turgut Türkalp Aile Sağlığı Merkezi’nde (ASM) aile hekimi olarak görev yapan Dr. Nezih Aydoğan’ın, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmesi ile Mersin’de virüsten ölen sağlık emekçilerinin sayısı 5’e yükseldi.
“EMEKLİ OLMAK İSTİYORDU”
Mersin’de covid 19 nedeniyle dolup taşan hastanelere itmek istemeyen vatandaşlar Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) yığılmalara neden oldu! Ancak bir tür özelleştirme sistemi ile işletilen ASM’lerdeki korkutucu duruma karşı kamulaştırma çağrısı geldi!
Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, gazetemize yaptığı açıklamada, yaşanan ölümlerin sağlık çalışanlarının yaşadığı tehlikeyi bir kez daha göz önüne getirdiğini söyledi. Doktor Nezih Aydoğan’ın iki ay önce emekli olmak istediğin ancak kendisinden önce iki doktorun emekli olması nedeniyle bu talebinin ertelenmesinin istendiğini belirten Antmen, “Bu durum ASM’lerdeki durumu gözler önüne seriyor. Yoğunluktan doktorlar emekli olmak istiyor ki bu yaşananlar ile ne kadar haklı oldukları artık daha iyi anlaşılıyor” dedi.
“ASM’LER İLE BU İŞ GİTMEZ”
Yıllarca birinci basamak sağlık hizmetinin öncelikli olarak tercih edilmesi için çabaladıklarını bugün ise birinci basamak sağlık hizmeti olan ASM’lerin adeta çökme durumuna geldiğini belirten Antmen, “Hastaneler dolu olduğu için ASM’lerde yığılma var. ASM’ler kullanılmalı ve güçlendirilmiş ASM’ler kullanılmalı. Daracık salonlarda apartman altı ASM’ler ile bu iş gitmez.
“BU VERİLEN HİZMET BİR KAMU HİZMETİDİR”
Bu merkezlerde verilen kamusal hizmettir. Kamu binaları yapılmalı ve daha insani şartlara uygun şekilde hizmet verilmesi sağlanmalıdır. Böylelikle hem hastalara yardımcı olabilmeliler hem kendilerini de koruyabilmeliler. Bugün Mersin’de yaklaşık 600 aile hekimi ve bunların çalıştığı en az 300 ASM var.
“MASRAF YÜKÜ HEKİMLERİN OMUZLARINDA”
2002’de ilan edilen Sağlıkta Dönüşüm adı altında ASM’ler 2004’ten itibaren özeleştirilerken, Mersin’de bu süreç 2010’dan itibaren vücut buldu. Sistem kapsamında puanınız yeter ise bir bölgeye atanıyor ve kendinize bir aile sağlığı merkezi buluyor, yapıyor veya kiralıyorsunuz. ‘Bina ASM olmaya elverişlidir’ raporu alınır ise orayı dizayn ediyorsunuz. Hekim olarak her şeyi siz yapıyorsunuz. Devlet sizin yanınıza sadece bir tane sağlık çalışanı veriyor, maaşını ödemek suretiyle. Onun dışındaki tüm masraflar elektrik, su gibi giderleri doktorlar ödüyor.
Doktor olarak merkeze kaydettiğiniz kişi sayısına göre devletten maaş alıyorsunuz. Örneğin 3 bin hastanız var ise siz günde 10 hastaya da baksanız aynı, 300 kişiye de baksanız aynı parayı alıyorsunuz.
Bu durum bu doktorlar arasında hastaların geçişi ile ilgili sıkıntıyı doğuruyor. Doktorlar masraftan kaçmak için yani maaşın kendilerine yeteri kadar kalması için doğal olarak daha az masraf yapma yönünde eğilim gösteriyorlar. Bir de ne kadar çok hasta kayıt yaparsanız o kadar çok para aldığın için hizmet kalitesi düşüyor.
“SİSTEM BAŞTAN AŞŞAĞIYA DEĞİŞMELİ”
Bu sistem baştan aşağı değişmeli. Bu hizmet geçmişte Sağlık Ocakları Sistemi’nde olduğu gibi kamulaştırılmalı, kişilerin doktor seçimi bölge yani mahalle tabanlı olmalı.
Bir doktora bir hemşire verilmesi arttırılmalı 2 hatta 3 sağlık çalışanı verilmeli ki, koruyucu sağlık hizmetlerine zaman, enerji ayrılabilsin. Şuanda bir sağlık çalışanı veriyorlar ama sonra doktorlar aralarında birleşip, bir de kendi maaşlarından bütçe ayırarak yardımcı sağlık personeli alıyorlar. Böylelikle doktorun aldığı maaş yine azalıyor. Ama oradaki sağlık hizmetleri biraz daha kaliteli hale geliyor. Bunu direk bakanlık yapmalı” diye konuştu.