AYŞENUR ÖNAL

CHP Mersin Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Alpay Antmen, Tarsus Kent Konseyi’nin Facebook üzerinden gerçekleştirdiği programa konuk olarak, geçtiğimiz hafta TBMM’de kabul edilen “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Yasa Tasarısı” hakkında açıklama yaptı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bağlı olan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu’nun (FATF) 2019 yılında Türkiye’de yaptığı araştırma sonucunda, Türkiye’ye 40 maddelik bir tavsiye verildi. Özellikle 7’nci maddede yer alan kitle imha silahları ile ilgili madde ve 12’nci maddede bulunan politikacıların parasal güçleri ve rüşvet çarkları konusunda düzenleme istemişti. Araştırmanın ardından apar topar bütçenin görüşüldüğü süreçte torba yasayı meclise getiren iktidar, dernekler üzerinden yapılacak yeni kanunlar için büyük tepkiler topladı. Tepkilerin acilen daha da artması çağrısı yapan Antmen, kanunun Genel Kurulda görüşüleceğini ve kabul görmeden iptal edilmesi için baskı yapılması gerekildiğini söyledi.

“ÇORBA GİBİ KANUN TEKLİFİ”

En iyi yasaların bile kötü uygulayıcıların elinde dehşete döndüğünü belirten Antmen, esas endişelerinin kanunun kötü uygulayıcıların eline geçmesi olduğunu söyledi. Kanun teklifinin amacını madde madde anlatan Antmen, şu ifadelere yer verdi;

“Kanun teklifinin başlığı ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Yasa Tasarısı.’ Güzel, biz de ‘Tamam, bakalım’ dedik. Buradaki amaç uluslararası 7 no’lu tavsiye kararında belirttiği kitli imha silahları ile mücadele. Ama elimize geçen kanun teklifine baktık, biri geçici olmak üzere 44 maddeden oluşuyor. 6-7 tane madde kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesi ile ilgili. Fakat daha sonra maddelere baktığımız zaman dernekler kanunu, para toplama kanunu, terörün finansmanı ile ilgili, avukatlık kanunu ile ilgili maddeler var. Yani çorba gibi her şeye değinmişler.

KANUNDA DERNEKLER İLE İLGİLİ NELER VAR?

12’nci maddeden 17’nci maddeye kadar 5 ayrı kanun değiştiriliyor. Peki, terörün finansmanı olsun, kitle imha silahlarının finansmanı olsun tabi ki bu konularda kanunlarımızda değişiklik yapılması izlenmesi gerekiyor. Fakat bu kanunun en önemli eksiği FATF’in 7 numaralı kanununun yerine getirirken, aslında 12 numaralı politikacıların mal varlığındaki artış, yani kara para hiç gündeme getirilmiyor. Bu kanun getirilirken amaç Türkiye’nin Birleşmiş Milletler gri listesine yani kara para aklayanlar listesine girmemesi, dış yatırımcının Türkiye’ye çekilmesi iken 12’nci maddenin uygulanmaması Türkiye’yi beklide bu gri listeden kurtaramayacak. Elbette kitle imha silahlarının finansmanı önlenmeli, buna hiçbir şey demiyoruz ama derkenler kanunundaki değişikliklere bakıyoruz:

12’nci madde, belirli suçlardan ceza alanlar affa uğramış olsa dahi dernek yöneticisi olamaz. 13’ncü madde, derneklerin denetlenmesi için denetleyecekler arasına kamu görevlileri kavramı konmuş. Yani öğretmen veya diğer memurlara belli bir kurs verecekler ve alın dernekleri denetleyin diyecekler. İşin uzmanı olmayan kişilere dernekleri denetlettirecekler. Aynı zamanda denetimleri çok fazla sıklaştıracaklar. 14’üncü madde, yurt dışı yardımlarından bahsediyor. Ben komisyonda defalarca söz alıp bu kanunla ilgili eleştirileri yaptım. En büyük eleştirilerimden biri Türkiye’den para toplanıp yurtdışına yardım yapılmasın. Bizim zaten Kızılay’ımız var. Kızılay gerekli gördüğünde dünyanın her yerine yardım ulaştırır dedik ama dinletemedik.

DERNEK YÖNETİCİLERİ İFTİRA İLE GÖREVDEN ALINABİLECEK!

15’inci madde; bu maddeye göre, Maliye Bakanlığını teklifine göre İçişleri Bakanlığı yargı kararı olmadan hakkında terörün finansmanı, terör veya uyuşturucu suçları ile ilgili soruşturma başlatılan bir dernek yöneticisini görevden hemen alabilecek. Eğer içişleri bakanı dernek yetkilisinin tek başına görevden alınmasının yeterli olmayacağına karar verirse derneğe kayyum atanmasını isteyebilir. Örnek verecek olursam Tarsus’ta bir dernek var ve konserler düzenliyor, yardımlar topluyor ama AKP’li bir ilçe başkanı bunları beğenmedi ve uyuşturucu satıyorlar diye şikayet etti. Bu noktada bu dernek kapatılabilir, kayyum atanabilir.

CEZALAR DA ARTTIRILMIŞ

16’ncı madde; dernek yöneticileri ile ilgili cezalar var bu maddede. Örneğin dernek de bir yangın çıktı veya su bastı ve bütün belgeler kayboldu. Bu kaybolursa 3 ay içinde belge almanız lazım. İşiniz yok veya unuttunuz diyelim 3 aya kadar hapis cezası vardı. Şimdi bu ceza 1 yıldan 3 yıla kadar verilebilir oldu. Artık dernek ve vakıfların 7 bin TL üzeri yapacakları işlemlerin banka veya PTT’den geçirilmesi şartı konuldu, buna da eyvallah ama cezalar neden bu kadar arttırıldı? İktidar diyor ki benim dışımda olan dernekler kapanabilir, vatandaş sen derneklere merneklere üye olma. Böyle bir anlam çıkıyor siyaseten.”

“STK’LAR SİYASET ÜSTÜDÜR”

Getirilen yasa ile vatandaşların derneklere üye olmaktan çekineceğini söyleyen Antmen, “Düşünün muhalif bir dernek üye alıyor büyüyor, sonra oraya kayyum atanıyor. Kayyumların da kim olduğunu biliyoruz. Devlet tarafından el konulan bütün şirketlere yandaşlar kayyum olarak atandı, derneklerde mutlaka yandaşların eline verilir endişesi taşınıyor. Sivil toplum örgütlerinin hemen hemen tamamı siyaset üstü yardım dernekleridir. Toplum için, eğitim için, sanat içi çok büyük işler yapan derneklerimiz vardır. Halka hizmet ederken siyaset üstü çabaladığımız zaman bütün sorunlarımız hallolacaktır. O yüzden özellikle STK’lar üzerinde bir korku yaratıldı” sözlerine yer verdi.