HEDİYE EROĞLU
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Akkuyu Nükleer Santrali A.Ş. işbirliğinde, ana yüklenici IC İÇTAŞ – TİTAN 2 firmalarının katılımıyla; “Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nde İhalelerin Takibi ve Tedarikçi Olmak İçin Yapılması Gerekenler” konulu seminer düzenlendi.
Zoom uygulaması üzerinden yapılan seminerde yerli katkının artırılması açısından potansiyel Türk tedarikçilerin Akkuyu NGS Projesi ve ihale kurallarıyla ilgili bilgilendirme yapıldı.
TÜRKİYE’NİN ENERJİ İHTİYACI 20 YILDA İKİ KATI ARTACAK
Seminerde ilk olarak söz alan TOBB Reel Sektör Ar-Ge ve Uygulama Dairesi Başkanı Hasan Çağlayan Dündar, TOBB olarak üyelerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurum ve kuruluşlarla etkinlikler düzenlemeye devam ettiklerini söyledi.
Türkiye’de elektrik enerjisi talebinin hızla arttığını, enerji tüketimi, genç nüfus ve gelişen sanayi, altyapının yaygınlaşması ile önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edeceğini aktaran Dündar, bu kapsamda Türkiye’nin en hızlı büyüyen enerji piyasalarından biri olacağını kaydetti.
Yapılan çalışmaların önümüzdeki 20 yılda elektrik talebinin iki katı büyüyeceğini gösterdiğini belirten Dündar, “Bu talep beraberinde elektrik enerjisi sektörüne tedarikçi ihtiyacını da ortaya çıkartacak. Bu tedarik ihtiyacının yerli imkanlarla karşılanması ile fiyatlar ve sürdürülebilirlik açısından daha da öngörülebilir bir süreç oluşturacak” dedi.
KOBİ’LERE AKKUYU İLE İŞBİRLİĞİ ÇAĞRISI
Tam da bu vizyonla Enerji Bakanlığı ve Akkuyu NGS ile birlikte tedarikçi geliştirme çalışmalarını gerçekleştirdiklerini söyleyen Hasan Çağlayan Dündar, “Bugün gerçekleştirdiğimiz işbirliği ile nükleer enerji ekosisteminin oluşmasına katkı sağlamak ve bu teknolojilerin yerleşmesine dikkat çekmek istiyoruz.
Ülkemiz dışında da pek çok ülkede nükleer santral var. Biz sadece ülkemizde ki nükleer santralleri değil, tüm dünyadaki nükleer santraller için tedarikçi KOBİ’ler oluşturmak istiyoruz. Bu çalışmanın ilk adımı olarak da Akkuyu ile KOBİ’lerimizin somut işbirlikleri yapmasını hedefliyoruz.
Bu seminer ile Akkuyu NGS’ye nasıl tedarikçi olunacağını öğreneceğiz. Böylece KOBİ’lerimizin Akkuyu NGS tedarikçisi olmalarının ilk adımını atacağız. Olamıyorlar ise onların tedarikçi olmaları için hazırlık yapmalarını sağlayacağız. Bu aşamada da Bakanlığımız öncülüğünde KOSGEB ve TÜBİTAK desteklerinden faydalanmaları için çalışacağız. Özet olarak KOBİ’lerimizin yeni teknolojileri üretme sırasında yalnız bırakmayacağız. Onları yönlendireceğiz.
AKKUYU İÇİN 5 İHALE AÇIK
Akkuyu NGS’ye ilişkin şuan elektrik ekipmanından soğutma havuzuna kadar şuanda açılan 5 tane ihale var. Hemen girip siz de bu ihalelere ulaşabilirsiniz. TOBB’den gerekli bilgilere erişebilirsiniz. Buradan tedarikçi olmak isteyen KOBİ’lerimize de bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu seminerden sonra Akkuyu NGS ihalelerine katılmak üzere çalışmalara başlayacaksınız. Bu çalışmalar esnasında elinizde bulunan ürün ve hizmetlerin eksik kaldığı noktalar olabilir. Burada ilgili teknolojiyi Akkuyu NGS’nin talep ettiği standartlara getirmek için devletimizin Ar-Ge desteklerinden yararlanın. Ar-Ge konusunda sadece devlet destekleri değil AB destekleri de mevcut. Ürünlerinizi geliştirirken bu mekanizmaları da göz önünde bulundurun. KOBİ’lerimizin büyük işletmelerin tedarikçisi olması için çalışmalarımıza devam ediyor, bir çok kuruluş ile işbirliğimize bir yenisini daha eklemek istiyoruz. KOBİ’lerimizin bu tür büyük firmaların tedarikçileri olarak önemli bir referans kazanmalarını istiyoruz” diye konuştu.
“NÜKLEERİN SANAYİYE KALDIRAÇAK ETKİSİ VAR”
Enerji Bakanlığı Nükleer Altyapı Geliştirme Dairesi Başkanı Salih Sarı da, nükleer santrallerin nükleer enerjiden elde edilen ısıyı tribün ve jeneratör aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştüren yapılar olduğunu ifade etti.
Nükleer enerji ve nükleer reaksiyonun, reaktör adası olarak adlandırılan yapıda gerçekleştiğini ve bunun da nükleer santrallerden ayıran en temel yapı olduğunu işaret eden Sarı, geriye kalan tribün ve su adası gibi konvansiyonel yapıların ise kömür ve doğalgaz santralleri ile benzerlik taşıdığını aktardı.
Ancak nükleer santrallerin termik santraller gibi işletme esnasında sera gazı salınımı yapmadığını vurgulayan Sarı, “Ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları gibi de meteorolojik koşullara bağlı kalmaksızın yılın 365 günü ve 24 saati durmaksızın elektrik üretirler. Bunların yanı sıra nükleer santraller yüksek teknoloji sayesinde özellikle gelişmekte olan ülkelerin sanayi gelişmesinde de kaldıraç etkisine sahiptir. Bu avantajları ile nükleer santraller dünyada halen en tercih edilen enerji üretim seçimi olarak karşımızda durmaktadır.
20 ÜLKEDE 53 REAKTÖR İNŞA AŞAMASINDA
Şuanda dünyada 33 ülkede 443 reaktör işletme halinde olup, 20 ülkede de 52 reaktör inşa aşamasındadır. En fazla reaktöre sahip ülkeler 94 reaktör ile ABD, nükleerden en fazla üreten ülke ise yüzde oranı ile Fransa’dır. Ayrıca 27 Avrupa Birliği ülkesinin 15’inde toplam 109 nükleer reaktör bulunmakta olup, elektriğin yüzde 26’sı da nükleer enerjiden karşılanmaktadır.
Ülkemize bakacak olursak nükleer santrallere yönelik ilk çalışmalar 1960’lı yıllara kadar dayanmaktadır. 1974’te ilk nükleer santralimizin Mersin ili Akkuyu sahasında kurulmasına karar veriliyor. 1976’da ise yer lisansı alınıyor fakat aradan geçen yaklaşık 40 yıllık süreç içerisinde 4 ihale açılıyor ancak hepsi ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı sonuçsuz kalıyor. Bunu üzerine ilk santralimizin kurulmasına yönelik 2010 yılında Rusya Federasyonu ile bir milletlerarası anlaşma imzalıyoruz. Bu anlaşmaya göre; Akkuyu sahasında Rus tasarımı 4 reaktör ünitesi kurulacak ve bu ünitelerin toplam kapasitesi 4800 megavat olacak. Ve bu reaktörlerin her birinin işletme süresi 60 yıl olarak öngörülmektedir.
Bu santralde üretilecek olan elektrik İstanbul’un elektrik ihtiyacının tek başına yüzde 90’ını karşılayabilecektir. Diğer taraftan bu santral sayesinde yılda 20 milyon ton karbondioksit salınımı da azaltılmış olacaktır. Santralin ilk ünitesinin ise cumhuriyetimizin 100 yılına denk gelen 29 Ekim 2023 tarihinde elektrik üretmeye başlamasını hedefliyoruz.
AKKUYU İNŞAATINDA SEVİYE YÜZDE 18
Projedeki mevcut gelişmelere bakacak olursak 3 Nisan 2018 tarihinde birinci ünitenin ve 29 Haziran 2020’de ise ikinci ünitenin temeli atıldı. Diğer ünitelerin inşaat lisansı alma süreci ise devam etmekte.
Akkuyu Santrali’ne ek olarak biri Sinop ilinde olmak üzere iki nükleer santralin daha kurulmasına yönelik çalışmalar da bakanlığımız tarafından devam etmektedir. Ve böylelikle 3 nükleer santralin devreye girmesi ile de yılda yaklaşık 3 milyar dolar doğalgaz ithalatından da kurtulmuş olacağız.
Ülkemizde kurulacak olan nükleer santrallerin enerji arz güvenliği sağlanması ve sera gazı salınımının azaltılmasını yanı sıra ülkemizde inşaattan makineye bir çok sanayi sektöründe önemli iş imkanları oluşturacağını düşünüyoruz. Ayrıca yeni istihdam alanları yaratarak nitelikli iş gücü sayımızın arttırılmasına da önemli katkılar sunacaktır.
Bugün itibariyle Akkuyu sahasında yüzde 90’ı Türk olmak üzere 10 bine yakın işçi çalışmaktadır. Bu sayının en yoğun zamanda 2022, 2023 yıllarında 15 bine çıkacağını öngörmekteyiz. Ayrıca santralin işletiminde de her yıl 4 bine yakın mühendis, operatör ve teknisyen çalışacak.
“AKKUYU’DA ÖNÜMÜZDEKİ 2 YILDA ÖNEMLİ ALIMLAR OLACAK”
20 milyar dolar ile ülkemizin tek kalemde en büyük yatırımı olan Akkuyu NGS’nin inşasının yüzde 18’i bugün itibariyle tamamlanmış durumdadır ve projede şuan itibariyle 700 milyon dolarlık bir iş yerli kaynaklardan karşılanmıştır.
Bu miktarın arttırılmasına yönelik de bir yerleştirme planı oluşturulmuş olup, bu plana göre; önümüzde halen 5.9 milyar dolarlık bir yerli katkı imkanı bulunmaktadır. Özellikle önümüzdeki 2 yıl boyunca önemli alımlar söz konusudur. Bunların yanı sıra Akkuyu projesinde deneyim ve kabiliyet kazanan firmalarımızın diğer nükleer projelerimizde ve diğer ülkelerdeki nükleer projelerinde de önemli başarılara imza atacağını da düşünüyoruz.
Bakanlığımız öncülüğünde yerli katkının arttırılmasına yönelik bir çok proje hayata geçirdi. Bu bağlamda Akkuyu Nükleer AŞ, ana yüklenici İçtaş ile bir çalışma grubu kurduk. Bu grupta firmalarımızın ihale sürecinde karşılaştığı sorunların çözümüne yönelik gerekli toplantıları yaptık. Ayrıca firmalarımızın yüklenicilere tanıtımında kullanılmak üzere bir tedarikçi bilgi sistemi oluşturduk. Bine yakın firmamız bu sisteme kayıt oldu. Benzer şekilde şuan tedarikçi tanıtım katalogu çalışmalarımızda devam ediyor.
Ayrıca projeye yönelik firmalarımızı bilgilendirmeye yönelik 5 etkinlikte yer aldık. Son 4 ayda 4 seminer düzenledik ve bunlarda Kalkınma Ajansları ve sanayi odaları aracılığıyla aralarında Mersin’in de olduğu çeşitli illerde 200’ye yakın firmamız ile bir araya geldik” şeklinde konuştu.
“RUS TARAFININ HİSSE ORANI HİÇBİR ZAMAN YÜZDE 51’DEN AZ OLAMAYACAK”
Akuyu AŞ Kamu Kurumları ile İlişkiler Direktörü Köksal Onur İnci de, Akkuyu NGS inşaat projesinin son durumu ve yerelleştirme hakkında bir sunum yaptı.
Akkuyu Projesi’nin 12 Mayıs 2010 yılında Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan hükümetlerarası anlaşma ile başladığını aktaran İnci, projenin dünyada yap-sahip ol-işlet modeliyle yapılan ilk nükleer güç santrali projesi olduğunu ifade etti. Anlaşma uyarınca Rus, Rosatom Devlet Kuruyuşu’nun nükleer santralin kurulumu, işletmesi ve proje ömrü tamamlandığında tesisin devreden çıkarılması aşamalarını kapsayan tüm süreçlerden sorumlu olduğunu bildiren İnci, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Satın alma anlaşması ile üretilecek elektrik için belirli bir fiyattan alım garantisi verilmiştir. Projenin hayata geçirilmesinde Türk şirketlerinin büyük ölçüde istihdam edilmesi hususunda mutabakata varılmıştır.
Anlaşmaya göre Rus tarafının hisse oranı hiçbir zaman yüzde 51’den az olamayacaktır. Diğer taraftan her bir güç ünitesinin ticari işletmeye girmesinden sonra 15 yıldan daha erken olmamak kaydıyla net karın yüzde 20’si Türk tarafına verilecektir. Proje şirketinin bir diğer yükümlülüğü ise ilk ünitenin inşaatına başlanması için gerekli tüm izin, onay ve lisansların alınmasından sonra en geç 7 yıl içinde işletmeye alınmasıdır. İlaveten ilk ünitenin işletmeye alınmasından sonra birere yıl arayla 2,3 ve 4’üncü ünitelerin işletmeye alınması yükümlülüğü mevcuttur. Bu yükümlülüğün yanı sıra proje şirketine önemli haklarda verilmiştir. Proje sahasının bedelsiz olarak proje şirketine tahsis edilmesi ve proje şirketinin ürettiği elektriğin birinci ikinci ünite için yüzde 70, 3ve 4’üncü üniteler için yüzde 30’nun kilowatt saatinin KDV hariç 12 dolar 35 sent fiyatından alınmasının garantisinin verilmesi bu haklar arasındadır” .