Haber Merkezi
Eğitim ve İş Görenler Sendikası (Eğitim-İş) Mersin Şubesi, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı kurumlarda Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliği’nde hukuka aykırı yapılan uygulamaları yargıya taşıdı.
Kayırmacı ve adalet duygusunu zedeleyici hükümleri yargıya taşıyacaklarını daha önce de belirten Eğitim-İş Mersin Şube Başkanı Nesime Aslan, danıştay nezdinde ki davada konu edilen başlıkları şu şekilde açıkladı;
“Yönetmelik yönetici görevlendirme yönetmeliği olduğu halde istisnai durumlar için düzenlendiği halde bugün gelinen noktada hiçbir proje uygulamadığı halde sadece sınavla öğrenci aldığı için proje okulu yapılan, sayıları ve keyfi atamaların her geçen gün arttığı proje okullarının yönetmelik kapsamı dışında tutularak keyfiyete devam edilmesi. Keyfi uygulamaların ve yazılı sınavda başarılı olan adayların elenmesi aracı olarak kullanılan sözlü sınav uygulaması. Kaldı ki sözlü sınava alınacak adayların yazılı sınavda başarılı olmuş en az lisans mezunu, pedagojik formasyona sahip ve öğretmenlik mesleğini icra eden bir öğretmenin sözlü sınava ilişkin konulardan sözlü sınava tabi tutulması doğru olmayacağı gibi sınavı kazanmaya yönelik bir puan baremi konulması yani en az 60 puan alanların başarılı sayılmasının doğru olmayacağı. Sözlü sınavda 60 barajı konularak yazılı sınavda başarılı olan adaylara sözlü sınavda 58 gibi puanlar verilerek elenmeye çalışıldığı vurgusuyla düzeltilmesi. 60 puan uygulamasına göre yazılı sınavdan tam puan (100) alan bir adayın 58-59 puan ile elendiği uygulamada görülmüştür. 60 puan kriteri olmaması halinde 58-59 puanlı adayın yazılı sınav puanı ve Ek-1 değerlendirme puanı birlikte değerlendirildiğinde bir çok adayı geride bırakarak yönetici olabileceği açık iken keyfiyete uygun düzenleme yapılması dava konuları arasında.
Eğitim, öğretim ve bilim hizmetleri kolunda faaliyet gösteren bir sendika olarak; yöneticilerin eğitim almalarına karşı olmadığımız hatta liyakatin yok sayıldığı son dönem yönetici görevlendirmelerine yönelik zorunlu bir durum olduğu fakat düzenleme mevcut yöneticilere yönelik hızlı bir sürece hizmet etmeyeceği gibi içerik, program süresi, programda görev alacak, ders verecek kişilerin niteliği gibi durumlar ile kimlerin programa alınacaklarının belirsizliği nedeniyle. Ayrıca sendikamızla da paylaşılan yönetmeliğin taslak halinde yüksek lisans ve doktora eğitimi almış yönetici adayları sertifika muafiyetine tabi iken yayımlanan yönetmelikte bu durumun kaldırılmış olmasının izaha muhtaç olduğu. Daha önce yöneticilik yapıp her hangi bir nedenle görevine son verilen ya da görevden ayrılanların yeniden görevlendirme kapsamına alınmayarak özellikle 2014 yılında idare tarafından keyfi olarak görevden alınan yöneticilerin yeniden yönetici olmalarına engelleyen hükmün iptali. Yazılı sınava göre atanmayan bakanlıkça 2020 yılında yapılan düzenlemeye göre İlçe Milli Eğitim Müdürü olma hakkı dahi olmayan okul müdürlerinin yeniden görevlendirme kapsamında yapılacak görevlendirmelerinde sınava tabi tutulmaları gerektiği. Kurucu müdürlük için duyuru, başvuru ve istekliler arasından puan üstünlüğüne göre görevlendirme yapılması gerekirken hiçbir kıstasın bulunmaması. Müdür yetkili öğretmenlik görevlendirmelerin isteğe bağlı olması, aynı okulda istekli bulunmaması halinde başka kurumdan görevlendirme yapılabilmesi gerektiği,
Yöneticilik görevinden ayrılmak isteyenlerin başvurularının belli bir sürede sonuçlandırılmasına yönelik bir düzenleme bulunmamasından kaynaklı mağduriyetler oluştuğundan eksik düzenlemenin düzeltilmesi.
Yönetmelik ekinde yer alan Ek-1 ve Ek-2 Değerlendirme Formlarındaki özellikle;
D. Akademik ve mesleki deneyim, E. Kurum geliştirme deneyimi, F. Okul geliştirme deneyimi bölümlerinin;
İlke genelinde okulların konum, gelişmişlik, personel sayısı, yerel imkanlar göz önüne alındığında eşit şartların olmadığı açıktır. Bu durumda dezavantajlı bölgelerde görev yapan (büyükşehir/il/ilçe/köy/mezra) öğretmenlerin imkan ve fırsat eşitsizliği nedeniyle gerçekleştirmeleri mümkün olmayan çalışmaların yöneticilikte puan olarak değerlendirilmesi eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil edeceği. G. Ödüller ve diğer kriterlerde son 4 yılın esas alınmasının eşitliğe aykırı olacağı, geçmiş görev ve başarıları göz ardı eder nitelikte olacağı, 2011 yılı öncesi verilen Teşekkür, Takdir ve Aylıkla ödüllerin hiç değerlendirilmemiş olmasının doğru olmayacağı. H. Cezalar Bölümünde bütünüyle idareye verilmiş keyfi bir takdir yetkisi çerçevesinde düzenlenebilecek ödül ve cezaların bu görevlendirmelerde olumsuz puan olarak yansımasının yanlış ve hukuka aykırı olacağı, mağduriyetler yaratacağı, gerekçeleriyle ilgili maddelerin öncelikle yürütmesinin durdurulmasını ardından ise iptalini talep ettik.
Eğitim-İş olarak; haksız, hukuksuz, liyakati değil itaati esas alan düzenlemelerle ilgili mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.”