AYŞENUR ÖNAL
Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni Cumhuriyet Halk Partili (CHP) bir adayın Milliyetçi Hareket Partili (MHP) bir adaydan almasının ardından işçiler mağdur oldu. 31 Mart seçimlerinde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçilen Vahap Seçer, MHP’li işçileri çalışmıyor oldukları gerekçesi ile işten çıkarmıştı.
Seçim döneminde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Vahap Seçer işten çıkartmalar olmayacağı noktasında işçilere namus sözü vermişti. Gelinen noktada Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden ve Mersin Su ve Kanalizasyonlar İdaresi Genel Müdürlüğü’nden (MESKİ) 2 binden fazla işçi performans gerekçesi ile işten çıkarıldı. İşten çıkarılma sebeplerinin performans olmadığını sadece bir partiyi destekleme olduğunu söyleyen işçiler, Saat Kulesi’nde eylem yaptılar. “Nerede namus sözü?” yazılı tişörtler ile basın açıklaması yaptılar.
Basına açıklama yapan eski Hal Müdürlüğünde çalışan Tugay Salgın, “Bizler, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve MESKİ bünyesinde çalışırken emeği ve hayalleri hiçe sayılarak, matbu tebligatlarla aşağılanırcasına işinden edilen binlerce Mersinlinin bir kısmıyız. Buraya toplanmamızın nedeni; 31 Mart 2019 tarihinde yapılan yerel seçimler sonucunda Mersin Büyükşehir Belediye başkanı olan Sayın Vahap Seçer’in göreve geldiği günden bu yana söylemleri ile icraatları arasında oluşan uçurumu hatırlatmaktır.
“EKMEĞİMİZDEN EDİLDİK”
Seçim çalışmaları boyunca gerek CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ‘Namus ve Şeref’ vurgusu yaparak, gerek Sayın Seçer’in çeşitli mecralarda dile getirdiği ‘emekçinin, çalışanın yanındayız, kimse işinden olmayacak’ sözlerinin birer umut tüccarlığı olduğunu acı bir şekilde tecrübe ettik. Bizler sofrasındaki bir bölük ekmeğine göz dikilen, umutları çalınan, yarınları karartılan Mersinin alnı ak fakat açlığa mahkum edilmiş mağdur evlatlarıyız. Kimimiz Temmuz sıcağında sokak süpürürken, kimimiz sel baskınlarında kanalizasyon temizlerken gözümüzün yaşına dahi bakılmadan ekmeğimizden edildik.
Performans Düşüklüğü yalanı ile Mersinli hemşerilerimizi aldatmaya çalışmaları bir yana, ellerine mikrofon verildiği her an belgesiz ve bilgisiz bir şekilde ‘işe gelmeden maaş alıyorlar, işlerini yapmıyorlar vb.’ hakaret ve iftirayı ardı ardına sıraladılar. Gözü görmeyen, bacağı aksayan, kulağı duymayan, kolu tutmayan yüzlerce engelli çalışana arsızca ve vicdansızca ‘yetersiz’ damgası vurdular.
“KANUNSUZLUKLARINA KILIF HAZIRLADILAR”
İşsizlik maaşı, tazminat gibi yasal haklarımızdan mahrum kalmamız için iş kanununu eğip büktüler ve kanunsuzluklarına kılıf hazırladılar. Performans düşüklüğü gerekçesi ile işinden atılan arkadaşlarımız tazminatlarını alamadıkları gibi işsizlik maaşı dahi alamayacak şekilde açlığa ve ölüme mahkum edildiler. Her mecliste, her toplantıda hukukun üstünlüğünden bahsedip, Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri nezdinde üzerine atılı her suçlamadan aklanıp işe dönüş hakkı kazanmasına rağmen yüzlerce işçi ve emekçinin yüzüne dahi bakmadılar” diye konuştu.
Salgın konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Şimdi soruyoruz, Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Seçer;
Biz size ne yaptık ki namus ve şeref sözünüzü dahi unutacak kadar düşmanlık ve kinle bize yaklaştınız? Bizlere karşı başlattığınız bu iftira ve hakaret dolu hukuksuzluk sürecine karşı mücadelemiz pandemi koşullarına rağmen artık sahadadır ve yanlış adımlar atmaktan vazgeçmediğiniz, hakkımızı bize geri vermediğiniz sürece bu kutlu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”
SENDİKA DA İŞÇİLERİN YANINDA DEĞİL!
Ayrıca DİSK belediyede olmasın diye Belediye-İş Sendikası ile çalıştıklarını ve sendika tarafından yalnız bırakıldıklarını söyleyen Cumali Kılıç, “Sendikanın temsilcisiyim buna rağmen beni işten kovdular ve sendika hiçbir zaman arkamda durmadı. Sendika hala saçma sapan mesajlar atıyor. Yanımızda dur!” dedi.