HEDİYE EROĞLU
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi, küresel ısınma ve iklim sorunlarını ele aldığı İklim Sohbetleri ile bu alanda merak edilenlere birlikte yanıt aramaya devam ediyor. İklim Sohbetleri’nde bu hafta Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Ortak Sekreteri Sabahat Aslan konuk oldu.
“İklim ve çevre sorunları nasıl bir boyuta ulaştı, bu sorunların çözümü için neler yapmalıyız?” gibi birçok soruya cevap aranan online sohbette ilgi yoğun oldu.
NÜKLEER 40 YILLIK MACERA
Özellikle Akkuyu Nükleer Santrali’ne dikkat çeken Aslan, yaklaşık 40 yıldır kurulma macerası olan Akkuyu’ya ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
“Bu kent 40 senedir buna karşı mücadele ediyor” diyen Sabahat Aslan, “Çünkü dünya nükleer santralleri kapatıyor. Çünkü Avrupa toplumsal zararlarını yaşayarak gördü. Avrupa Birliği ülkelerinde özellikle Almanya’da 2023’e kadar ülkedeki tüm nükleer santrallerin kapatılmasına ilişkin kararlar alındı. Fransa yine aynı şekilde nükleer santralden enerji üretiminin oranını yüzde 75’ten yüzde 50’ye indirdi. İlerleyen süreçlerde bu oranı daha da düşüreceğini duyurdu. AB’deki süreç böyle iken nükleerin zararlarını yaşayarak görüyorken bizim ülkemizde nükleer santralleri kabul etmemiz mümkün değil” dedi.
“SANTRALİ DAYATMAK SİYASİ BİR KARAR”
Türkiye’nin enerji açığı söylemlerinin de gerçeği yansıtmadığını dile getiren Sabahat Aslan, “Ülkemizin nükleer santrallere ihtiyacı yok. Eneri bir ihtiyaçtır ama onu planlar ve yatırımlar yapabilirsiniz. Ama bizim ülkemizin ihtiyacı yokken bu santrali dayatmak siyasi bir karardır.
Biz neden karşı geliyoruz? Bir kere nükleer santrallerden üretilen enerjinin büyük bir kısmı yine küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olacaktır.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİNİ DAHA DA ARTTIRACAK”
Her şeyden önce küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı çıkarken nükleer santralin kullanımında oluşacak su buharı bölgemizdeki iklim değişikliğini daha da arttıracaktır. Olası kazalardan söz etmiyorum bile. Nükleer santraller çalışırken çok güvenlik isteyen teknolojilerdir. En ufak bir dikkatsizlik geri dönüşü mümkün olmayan ve etkileri yıllarca devam eden tehlikelere neden olur. Bunu Fukuşima’da gördük. Nükleer santrallerde kaza olmasa bile çalıştığı sürece özellikle yakıt değişimi esnasında yayacak radyasyonun bölgemize vereceği zararları bildiğimiz için bölgemizin radyasyonla kirlenmesine izin vermek istemiyoruz.
Akkuyu Nükleer Santrali bölge için çok ciddi bir felakettir. Ekolojik felakettin yanında ekonomik felaketlerdir de yaratacaktır.
Santralde soğutma amaçlı saatte bir milyon litre kullanılacaktır. Bu su tekrar denize deşarj edilecek olup bu suya bir çok kimyasal katılacağı için bölgedeki denizin hem ısısını artıracak hem de kimyasal kirliliğe neden olacaktır.
“TARIM VE TURİZM BİTECEK”
Nükleer santralin etrafında kesinlikle turizm olayları olmayacaktır. Turizme çok ciddi zarar verecektir. Antalya’ya yılda yaklaşık 10 milyona yakın turist gelmek. Antalya bölgemize çok yakın dolayısıyla Akkuyu’da her hangi bir sızıntı olduğun dair haberi bile bölgemizin turizmine çok ciddi arar verecektir. Turizmimizi çok ciddi baltalayacaktır.
Tarıma gelince Türkiye’nin narenciyesinin yüzde 80’ini karşılayan bölgemizde üretilen ürünlerin üzerinde her hangi bir radyasyon kalıntısı olduğu takdirde tarım bitmiş demektir. Bunlar önümüzdeki yıllarda çok yaşanmaya müsait konulardır” diye konuştu.
NÜKLEER FELAKETE ADAY!
Öte yandan nükleer felaket uyarısı da yapan Aslan, Akkuyu’nun, Fukuşima kazasına da aday olduğunu açıkladı.
“Çünkü burada dünyada daha henüz denenmemiş ve teknik olarak rüştü ispat edilmemiş bir teknoloji kuruluyor” diyen Aslan, “Tesisin bir benzeri Rusya’da kurulmuş ama henüz işletmeye alınmamış. Yani ilerde işletme esnasında nelerle karşılaşacağımızı bilemiyoruz.
Rusya’nın, İran’da, Hindistan’da yapmış olduğu santraller ortadadır ki bunlar güvenliksiz santrallerdir. Bölgeyi rahatsız eden sık sık arızalar meydana gelmektedir.
Nükleer santrallerin yatırım, üretim ve söküm maliyetleri de çok yüksektir.
Bugün hükümet şöyle bir görüşle halkı kandırmaya çalışıyor; ‘Bizim enerjimiz dışa bağımlı, nükleer santraller ile bu dışa bağımlılığı azaltacağız’. Akkuyu’da kullanılacak tüm teknoloji, yakıt, burada çalışacak insanların büyük bir kısmı Rusya’dan gelecektir. Dolayısıyla bizim topraklarımızda Rusya’ya ait nükleer santralden çok pahalıya elektrik almak zorunda kalacağız.
“ÜRETİLECEK ELEKTRİĞİ PAHALIYA ALACAĞIZ”
Güneş enerjisin kilovat saati 3-4 cente düşmüşken biz Akkuyu’da üretilecek elektriği 12,35 centten almak zorunda kalacağız. Bunu da 15 yıl alım garantisi ile alacağız. 15 sene içerisinde Rusya’ya hiç ihtiyacımız yokken 75 milyar doları ödemek zorunda kalacağız. 75 milyar dolar az para mı? Bu ekonomik olarak yıkımdır. Akkuyu, kamu kaynaklarını zarar uğrayacak, tarıma darbe vuracak, turizme çok ciddi zarar verecektir. Ülkemiz için çok büyük bir felakettir.
“DEPREM RİSKİ YÜKSEK”
Ayrıca buraya çok yakın deprem fayları da mevcuttur. Bilim insanları hükümeti uyarmışlardır hazırladıkları raporlar ile. Buraya çok yakın Kıbrıs, doğu Anadolu ve Ecemiş Fay Hatları vardır. Biz birinci derecede deprem bölgesindeyiz. Nükleer santralleri ne kadar depreme karşı dayanıklı kursanız bile soğutma suyu zarar görürse çok büyük felaketlere neden olunabilir.
Fukuşima’nın en büyük nedenlerinden biri soğutma suyunun çalışmamasıdır. Yine Çernobil’de de durum ayrıdır. Nükleer çok komplike bir teknoloji. Türkiye’de de kontrol mekanizmaları çok ciddi çalışmamakta ve biz endişeliyiz.
Türkiye beni duysun Akkuyu Nükleer Santrali’nin nükleer santral yapımına uygun olmadığı için çatlaktır ama semin çatlak olmasına rağmen inşaat hala devam etmektedir. Şuanda bile denetimler yetersiz, şuanda bile felaket geliyorum diyor. O nedenle bir an önce hükümetin sesimizi duyup nükleer santral projesine son vermeli.
NÜKLEER ÇÖPLÜK UYARISI
Akkuyu Nükleer Santrali kurulum planının yanında kentimiz nükleer çöplük haline de dönüşecek. Akkuyu Nükleer Santrali’nden çıkacak atıklar hem buraya, bölgeye gömülmenin yanında dışarıdan da nükleer atıkları getirip gömecekler. Buna hiçbir engel yok. Kentimizin nükleer atık havzasına dönüşmesin asla razı olmayacağız.
Bu proje ülkemiz adına sağlıklı bir proje değildir. eko sistemi tamamen bozar, bölgeni tarım ve turizmini zarar uğratacağı gibi toprak. Su, hava kirliliği yaratarak insanların sağlığını bozacak bir projedir.
Hiçbir ülke başka bir ülkenin topraklarında kurma modeli yapmamıştır. Bizim ülkemizde dünyada bir ilki yaşıyoruz. Gidişat çok kötü. Felaketin habercisiyiz. Umarım semizi duyarlar ve bu projeden bir an önce vazgeçerler” diye konuştu.