GİZEM EKİCİ
Mersin Kent Konseyi Kadın ve Siyaset Komisyonu, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine tepki gösterdi.
Konsey binası önünde yapılan basın açıklamasını okuyan Komisyon Başkanı İlksen Sorguç Dinçer, milletin meclisinin oy birliği ile kabul ettiği sözleşmeden bir kişinin iradesi ile çıkılamayacağını söyleyerek, karara tepki gösterdi.
“Meclisin iradesi tek kişiye devredilemez” diyen Dinçer, mecliste yasa ile kabul edilen ve Anayasanın 90. Maddesinden güç alarak bu sözleşmeden bir Cumhurbaşkanı kararıyla çekilmenin Anayasaya açıkça ayrılık oluşturduğunu savundu.
“MECLİSİN VE DEMOKRASİNİN TAMAMEN TAVSİYESİ ANLAMINA GELMEKTE”
“Anayasanın 104. Maddesi gereğince, temel hak ve özgürlük konusunda bir kararname düzenlenemeyeceği için, bu şekilde kararı yok hükmündedir” diyen İlksen Sorguç Dinçer, “Böylece bir girişim, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, işkenceye karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi gibi tüm uluslar arası sözleşmelerin ve bu sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan haklarının tek kişinin keyfine bırakılması anlamına gelmektedir. Daha da vahimi, hukuk devletinin tamamen ortadan kaldırılması, Meclisin ve demokrasinin tamamen tavsiyesi anlamına gelmektedir.
“SÖZLEŞME, SEÇİMLER İÇİN PAZARLIK MALZEMESİ YAPILDI”
On yıl önce İstanbul Sözleşmesini ilk imzalayan ülke olan Türkiye’nin, o gün hükümette olup sözleşmeye imza atmakla övünen iktidar partisi, bugün kadınlara veriş olduğu şiddeti önleme, şiddete maruz kalanları koruma, faillerin gerektiği şekilde cezalandırma sözünü yerine gitmekten vazgeçtiği tüm dünyaya ilan ediyor. Başta eşit yurttaşlık hakkı olmak üzere, kadınların insan haklarını tanım aldığı, kadın karşı şiddetle mücadele etmeyeceğini, kadınların insan onurunu gözetmeyeceğini söylüyor.
Seçimler için pazarlık malzemesi yaptığımız İstanbul Sözleşmesi’nden mücadeleden de vazgeçmiyoruz!” dedi.
İKTİDARIN TOPLUMSAL DESTEĞİ YOK
İlksen Sorguç Dinçer, iktidarın toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve cins kırıma varan kadın cinayetleriyle mücadele de hayati öneme sahip İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yönünden toplumsal desteğe sahip olmadığını da savundu.
Dinçer, “Metropol Stratejik ve Sosyal Araştırma Merkezi tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin nabzı 2020 Temmuz ayı araştırmasına göre İstanbul Sözleşmesinden çekilmesini onaylamayanların oranı yüzde 63,9, fikri olmayanların oranı yüzde 19 Sözleşmeden çıkılmasına açıkça istemeyenlerim oranı ise sadece 17 idi. Kadın hareketlerinin mücadelesi ile bu oran bir ay sonra yüzde 7’ye düştü.
“BİR AVUÇ MARJİNALİN İSTEMİ…”
Küçücük oy oranların muhtaç duruma gelen ve bir avuç marjinalin istemiyle hareket eden iktidar, geçen aylarda Saadet Partisi ile yaptığı görüşmelerde İstanbul Sözleşmesini siyasi pazarlık konusu yaptı. Kadına şiddetle mücadele edeceği beyan ettiği insan hakları eylem planını açıklarken İstanbul Sözleşmesi’nin adını bir kez daha anmadı.
Kadın STK’lar geçen yıllar içinde, iktidara, İstanbul sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kadın cinayetlerinin politik olduğunu İstanbul Sözleşmesini uygula söylemlerini dile getiren durdu. Bugün geldiğimiz noktada, kadına yönelik şiddetin politik olduğu tamamen ortada. İktidar, kadına karşı şiddet ile değil, kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaya yönelik ısrarlı politika izliyor. Kazanılmış haklarımızdan ve mücadelemizden kesinlikle vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.