GİZEM EKİCİ
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alan iktidara karşı tepkiler sürürken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın, TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumda; salgın döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın 'tolere edilebilir' düzeyde olduğunu söylemesine ilişkin açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.
Mersin Kadın Platformu üyelerinden, İstanbulSÖzleşmesi’nden çekilme kararına karşı başlattığı Nöbet Eylemi’nin 7’inci haftasında, kadına şiddeti ‘tolere etme’ tepkisi geldi.
“İKİ AYDIR NÖBETTEYİZ”
Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda buluşan kadınlar, “Kadınların ve LGBTİ+ların yaşam hakkına saldırıları, şiddeti, tacizi, homofobiyi, itaat naralarını tolere etmiyoruz! Tehditlerinizin ve haklarımızı gasp etmenizin karşısında kadın mücadelesiyle duruyoruz. Vazgeçmiyoruz! ‘İstanbul Sözleşmesi Bizimdir” sloganıyla iktidara seslendi.
Platform üyelerinden Ceren İnan’ın okuduğu basın açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi nöbetlerini iki ayı aşkın süredir devam ettirdiklerini anımsattı.
“SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLME İPTAL EDİLMEYE MAHKUMDUR”
“Bütün irademizle yılmadan, usanmadan: sözleşmeden çekilme kararını iptal edin, yasaları derhal uygulayın diye haykırıyoruz” diyen İnan, “Tıpkı İstanbul Sözleşmesi 10 sene önce kadınların yıllarca süren sokak mücadelesi sonucunda imzalandığı gibi, sözleşmeden çekilme kararı da biz kadınların kararlı mücadelesi sonucunda iptal edilmeye mahkûmdur.
Toplumun yarısından fazlasını oluşturan ve sözleşmenin öznesi olan biz kadınlar ve LGBTİ+ların bu konudaki kararı kesin: İstanbul Sözleşmesi bizim, aklınızdan bile geçirmeyin!
“İKİ AYDA 22 KADIN KATLEDİLDİ”
En temel yurttaşlık hakkımız olan yaşam hakkımızın teminatıdır İstanbul sözleşmesi. Sözleşmeden çekilme kararının duyurulmasının ikinci ayında 22 kadın katledildi. 22 fail de daha niceleri gibi sizin bu yanlış politikalarınızdan güç aldılar.
Çünkü siz erkeklik sorununa çözüm üretemiyorsunuz!
Hayatlarımızı ve haklarımızı savunduğumuz barışçıl eylemlerimizde bile her birimiz için 3er polis dikebilen güvenlik birimleri, gözü dönmüş failleri durdurabilme becerisinden yoksun. Kendilerine her fırsatta asli görevlerini hatırlattığımız için olsa gerek Mersin Emniyeti Mersin Kadın Platformuna sistematik para cezaları kesmeye devam ediyor. Çeşitli suçlamalar üreterek cezalar uyduruyor.
“BİZLERE YAŞAM VE GÜVENLİK BORCUNUZ VAR!”
Bizim size karşı suçumuz da, ceza borcumuz da yok, sizin bizlere yaşam ve güvenlik borcunuz var!
İktidarın ve güvenlik güçlerinin tek derdi haklarını ve hayatlarını savunan kadınlar ve LGBTİ+ları cezalandırmak olmasaydı failleri durdurabilecek önlemler alabilir, gereken koruyucu ve iyileştirici mekanizmaları geliştirebilirdiniz.
Çete liderleri, uyuşturucu baronları, kadın katilleri elleri kolları serbest bir şekilde sokakta dolaşırken güvenlik güçleri bizleri hedef alıyor!
Sahi bütün bu kirli ve kokuşmuş ilişkilenmeler hukuku tarumar edip, toplumu çürütürken güvenlik güçleri tam olarak ne yapıyordu?
Kadınlara ceza kesiyor, sendika üyelerine gözaltı operasyonları düzenliyordu muhtemelen.
Bir suç örgütü lideri Sedat Peker'in yayınladığı videolarla iktidarın kirli mafya ilişkileri yeniden ortalığa saçılıyor. Oysa biz iktidarın bir suç örgütü gibi davrandığını defalarca sokaklarda işaret etmiştik. Bu suç ittifakının sürdürdüğü kavganın merkezinde ise yine kadın düşmanlığı yer alıyor. Kadınların bedenleri üzerinden cinsiyetçi bir dille kavga sürerken tekrar tekrar suç işleniyor. Çekin kirli ellerinizi bedenlerimizden, yaşamlarımızdan. Hayatlarımızı kirli pazarlıklarınızın konusu yapmanıza izin vermeyeceğiz
Pandemi, gelir adaletsizliği, ekonomik krizin yanı sıra yönetemediğiniz bir de erkeklik sorunu var.
Yeldana Kahraman’a, Gülistan Doku’ya, Nadira Kadirova’ya, Rabia Naz’a ne olduğunu açıklayamayan İçişleri bakanı ‘benim içişleri bakanlığım sürecinde faili meçhul cinayetler olmamıştır’ diyebiliyor.
“DERYA YANIK İKTİDARIN AKTARICISI”
Caydırıcı yasal düzenlemeler üretmek yerine kadınların yaşamlarını hiçe sayan, değersizleştiren, görmezden gelen, kadınları hedef haline getiren, güvencesizliğe mahkûm eden politikalar üretiyorsunuz. İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı kadar karanlık, cinsiyetçi açıklamalar yapmaya devam ediyorsunuz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, hem de TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumda; salgın döneminde kadına şiddet olaylarındaki artışın 'tolere edilebilir' düzeyde olduğunu söylüyor.
Kadın düşmanı politikalarınızın yansımasıdır Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanının açıklaması. Tıpkı sözleşmeden çıkma kararının açıklanması gibi.
Derya Yanık bu açıklamayı pek tabii ki bir hukukçu ve bir kadın olarak yapmıyor. İktidarın cinsiyetçi, homofobik ve kadın düşmanı zihniyetinin aktarıcısı olarak yapıyor. Biz kadınların bu zihniyetle mücadelesi büyüyerek devam edecek. Eşit yurttaşlık hakkımıza ve yaşamlarımıza kast eden bu zihniyeti tabii ki tolere etmeyeceğiz ve sizin tolere etmenize de izin vermeyeceğiz.
Hakkımızı helal etmediğimiz gibi, cinsiyetçi politikalarınızı da tolere etmiyoruz! Çünkü sorun bizde değil, sizde. Çünkü sorun çağ dışı zihniyetinizde. Çünkü sorun kokuşmuş düzeninizde. Çünkü Kadın cinayetleri politiktir ve siz de artık doğru politikaları oluşturup uygulayana kadar biz kadınlar! Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz. Yaşasın kadın dayanışması” diye konuştu.