MERSİN’DE DURUM VAHİM!


 

Mersin’de durumun vahametini, “Kuraklık Eylem Planı Devreye alınmalı” diyerek tanımlayan ZMO Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, “Narenciyede sorun yaşayabiliriz, 25 metre civarı kuyularda su yok” uyarısı yaptı.

HEDİYE EROĞLU

NASA ve Meteoroloji verilerine göre Türkiye’nin üçte ikisinin şiddetli kuraklık-acil durum düzeyinde olduğunu açıklanırken, uzmanlar yetkilileri harekete geçmeye çağırıyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünün, 2020 yılına ait 12 aylık (Ocak-Aralık 2020) SPI kuraklık haritasına göre; orta derece kuraklık bölgesi olan Mersin’de de etkiler giderek daha çok hissediliyor.

Şu anda Berdan Barajının yüzde 50 doluluk oranına yakın bir seviyede olduğunu önceki yıllarda bu seviyeye ancak Ağustos ayında gelindiğin açıklayan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, tarımda gerekli tedbirlerin kamucu ve bütüncül disiplin kapsamında ele alınmaz ise önümüzdeki yıllarda çok büyük sıkıntılar ile karşı karşıya kalınacağına dikkat çekti.

 

“KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SEBEP DEĞİL SONUÇTUR”!

Küresel iklim değişikliğinin somut bir gerçeklik ancak sebep değil sonuç olduğunu dile getiren Başkan Birim, “Ancak ranta dayalı ve sermayenin çıkar öncelikli uygulamaları yüzünden yaşanan iklime dayalı doğal afet ve felaketlerin sorumluluğunu ‘iklim değişikliği’ kavramına yüklemek haksızlıktır. Yapılması gereken doğal dengemizi bozan, başta su ve toprak olmak üzere doğal kaynaklarımızı yok eden ve kirletenlere karşı somut yaptırımların ayrımsız derhal uygulanmasıdır.

 

“TÜRKİYE; ÇÖLLEŞEN ÜLKELERDEN”

Günümüzde ve gelecekte dünyada en stratejik iki ürün su ve gıdadır. Küresel ısınmanın temel nedeni, ekonomik faaliyetler sonucu atmosferdeki sera gazı yoğunlaşmasının, olması gereken düzeyin üzerine çıkması olarak görülmektedir. İklim değişikliklerine bağlı olarak atmosferin giderek ısınması sonucunda; buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi, bölgesel ve yerel yağış yapılarının değişmesi, ekstrem hava olaylarının sayı ve sıklığının artması, ekosistemlerin değişmesi nedeniyle bazı hayvan ve bitki türlerinin yok olmasına, sel, fırtına, kasırga ve kuraklık gibi iklimle ilgili doğal felaketlerin artmasına neden olacağı bilinmektedir.  Türkiye coğrafi konumu nedeniyle kurak bir bölgede yer almaktadır. Bu nedenle ülkemiz doğal olarak çölleşme/arazi tahribatına hassas bir ülkedir” dedi.

 

TARIMI KORUMA POLİTİKALARI YETERSİZ

İklim değişikliğinin tarım sektörüne yansımasının etkilerini; verim azalışı dolayısıyla gıda sıkıntısı, sulama suyu talep ve maliyetinin artışı, dikim ve hasat zamanında kaymalar veya değişiklikler, ürün yetiştirme elverişliliğinde azalma, daha fazla hastalık ve zararlı olara sıralayan ZMO Mersin Şube Başkanı Necmi Birim, bugün ülkemizde maalesef su ve toprak kaynaklarının korunarak geliştirildiği politikaların olumlu anlamda yeterince uygulanamadığını söyledi.

“Mevcut yasal düzenlemelere sürekli istisnalar getirilerek doğal kaynaklarımızın acımasızca talanı devam etmektedir” diyen Birim, koşulsuz korunması ve ekosistem bütününde varlığının artırılması gereken ormanların, su havzalarını besleyen doğal ve en temiz ortamlar olduğunu kaydetti.

 

NE YAPMALIYIZ?

Başkan Necmi Birim, yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı; “Yapmamız gereken; çevremizi, su ve toprak kaynaklarımızı, Anayasanın ilgili madde hükümleri doğrultusunda korumak ve geliştirmek olmalıdır

Peki ne yapmalıyız? Öncelikle, ‘su fakiri’ olduğumuzu kavramalı, ülkemizin su ve toprak kaynakları başta olmak üzere zengin doğal kaynaklarını ülke, kamu ve toplum yararına değerlendirecek orta ve uzun vadeli uygulanabilir ulusal stratejiler benimsenmeli ve somut adımlarla hedefleri hep birlikte gerçekleştirmeliyiz.

Şu an acilen su yönetiminde etkin bir kamu yönetimi kurulmalı, merkezi yönetim görev ve yetkilerine sahip çıkmalı, uzman kurumlar kapatılmamalı veya işlevsizleştirilmemelidir.

 

“SU TİCARİLEŞTİRİLEREK BİR RANT ARACI HALİNE GETİRİLMEMELİ”

Büyükşehir ve diğer yerel yönetimlerin altyapı eksikleri tamamlanmalı, görev yetki ve sorumluluklar yeniden tanımlanmalıdır. DSİ Genel Müdürlüğü güçlendirilmeli, en ücra noktalara hizmet verecek şekilde Toprak Su Genel Müdürlüğü yeniden kurulmalıdır. Ülkemiz su ve toprak kaynakları bütüncül değerlendirilmeli, su kaynakları korunmalı, bilinçsiz su tüketiminin önüne geçilmeli, atık sular arıtılarak yeniden kullanılabilir hale getirilmeli, doğal yaşamı tehdit eden HES’ler durdurulmalıdır. En önemlisi de, su ticarileştirilerek bir rant aracı haline getirilmemelidir. Su tahsisinde en fazla payı olan tarım sektöründe, su tasarrufu sağlayan basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, suyun kıtlığında kısıtlı sulama yapılmalı ve su ölçülü olarak üreticilere verilmeli, su iletim ve dağıtım sistemlerinde su kayıplarını en aza indiren önlemler ivedilikle uygulanmalıdır.

 

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DİKKATE ALINMALI”

Sınırlı olan tarım alanlarında üretim planı yapılarak üretim deseni su varlığı da dikkate alınarak belirlenmeli, meteorolojik öngörüler dikkate alınarak yapılan uyarılara göre önlemler alınarak üretici korunmalı ve her türlü meteorolojik afetlerde yalnız bırakılmamalıdır.

İklim değişikliğinin kısa ve uzun vadeli senaryoları dikkate alınarak mevcut tarım alanlarında kuraklığa dayanıklı bitki tür ve çeşitlerinin geliştirilmesi, ekim teknikleri ve toprak kullanım yönetimine yönelik araştırma çalışmalarına daha fazla kaynak ayırarak devam edilmelidir”.

 

MERSİN’DE DURUM NE?

Kuraklığın Mersin özelinde ki etkilerini de değerlendiren ZMO Başkanı Birim, şu anda Berdan Barajının yüzde 50 doluluk oranına yakın bir seviyede olduğunu vurguladı. “Önceki yıllarda bu seviyeye ancak Ağustos ayında gelinirdi” diyen Necmi Birim, daha önceleri 50 metreküp akış debisine hakim iken şu an bu oranın 27 metreküpün altında olduğunu işaret etti.

Birim, “Birde depolaması olmayan derelerimiz var; Girindires deresinde önceki yıla nazaran yüzde 30 azalma var, Alata deresinde ve Lamas Çayında yüzde 50 azalma var. Bu yıl Mersin’de yıllık yağış miktarı yüzde 50 oranında azalmıştır.

 

“KURAKLIK EYLEM PLANI DEVREYE ALINMALI”

Acilen kuraklık eylem planının hazırlanıp vatandaşa duyurulup uygulamaya sokulması lazımdır. İkinci ürün ekimlerin bu yıl askıya alınması gerektiğini üreticilere duyurulup önümüzdeki yıl tedbirler alınarak bu soruna bir çözüm getirilmesi gerekmektedir. Sert çekirdekli  meyvelerde sona gelindiği için şimdilik bir sıkıntı gözükmemektedir. Fakat hasat sonrası 2 sulama daha yapılmaz ise bir sonraki yılın göz oluşumu sekteye uğrayabilir. Yamaçlarda dikilen narenciye çeşitlerinde sorun büyük gözüküyor, zira sezonun tam ortasında yer altı sularımızın yağışların az olmasından kaynaklı seviye düşüklüğü oralarda fazla olduğundan su sıkıntısı yaşayabiliriz.

Bugün Tarsus’a bağlı Atalar, Yeşiltepe, merkezde Kazanlı gibi sebze üretim merkezlerinde kuyu sularında çekilme var. 25 metre civarı kuyularda su yok. Ancak 70-80 m civarı seviyede olanlar faydalanabiliyorlar.

Yani kısacası dünyada ve bizde toplam su rezervlerinin %70-80’i tarımsal sulamalarda kullanılmaktadır. Eğer biz bu bilgiler ışığında tarımda gerekli tedbirleri kamucu ve bütüncül disiplin kapsamında ele alamaz isek önümüzdeki yıllarda çok büyük sıkıntılar ile karşı karşıya kalacağımız aşikardır” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA