HEDİYE EROĞLU
Mersin'de, 17 yaşındaki hamile İrem B’nin öldürülmesiyle ilgili 6'sı tutuklu 7 akrabasının yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Mersin 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, 7 Kasım 2019'da 5 aylık hamileyken öldürülen İrem B'nin babası Kasım B. (49), annesi Saadet B. (55), ağabeyleri Mehmet Ali B. (21) ve Vedat B. (23) ile amcaları İbrahim B. (44) ve Mehmet Veyis B. (34) katıldı. Tutuksuz yargılanan diğer amca Mehmet B'nin (54) katılmadığı duruşmada, taraf avukatları ve tanıklar da hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen İrem B'nin eski nişanlısı M.B. “İrem ile ilişkimiz vardı, hamile olduğunu söyleyince de aileler bizi evlendirmeye karar verdi. 2-3 ay evli kaldıktan sonra geçimsizlik nedeniyle ayrıldık. O ailesinin yanına ben de askere gittim. Bebeğin babası benim” dedi.
Mahkeme başkanının, "Bebeğin babası sen değilsin, DNA testi yaptırdık. Madem babası sendin neden sahip çıkmadın? Bebeğin mezarı nerede biliyor musun?" şeklindeki sorusu üzerine tanık, bu konuda bilgi sahibi olmadığını ifade etti.
Söz verilen sanıklar da haklarındaki iddiaları reddederek, tahliye talebinde bulundu. Avukatları da dinleyen mahkeme heyeti, sanıkların mevcut hallerinin devamına karar verip duruşmayı 8 Ekim'e erteledi.
KÖYÜNE GÖMÜLMESİNE İZİN VERİLMEDİ
Dava ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi adına duruşmayı takip eden avukat Sebahat Gençtarih, töre cinayetine kurban giden İrem’in hakkını savunacak tek bir akrabası dahi olmadığına dikkat çekti.
“Bu bir töre cinayeti, ailenin ortak karar alarak uyguladığı bir şey” diyen Gençtarih, köyüne gömülmesine dahi izin verilmeyen İrem’in, yaşadıklarının toplumun genel sorunu olduğuna vurgu yaptı.
AMCALAR DEFALARCA MERSİN’E GELMİŞ
Ailenin erkeklerinin baskısı sonucu annenin dahi hiçbir suçlamayı kabul etmediğini vurgulayan Gençtarih, ancak ilk ifadesinde aile kararı gereği kız kardeşini öldürdüğünü itiraf eden küçük kardeşin ise daha sonra ‘polis baskısı altında bu ifadeleri verdim’ diyerek, suçlamaları reddettiğini söyledi.
Amcaların defalarca Şanlıurfa’dan Mersin’e gelip yeğenleri ile görüştüğünü vurgulayan Sebahat Gençtarih, “Ancak amcalar hiçbir şekilde kardeşlerinin evine gitmiyorlar, yeğenleri ile evin köşesinde görüşüp geri dönüyorlar. Bu da olayın planlı olduğunu, töre saikiyle işlendiğini ortaya koyuyor. Ancak dinlenmesi gereken tanıklar var, onlar dinlenecek” dedi.
“NAMUS DİYE KÜÇÜK ÇOCUKLARI, KADINLARI ÖLDÜRÜYORLAR”
Türkiye toplumunun tamamında var olan bu tür davranışların, daha çok erkek egemen yapıdan kaynaklandığının altını çizen avukat Gençtarih, “Erkek namus algısı üzerinden kendi iktidarını korumaya çalışıyor. Karısı, annesi, kız kardeşi kendi belirlediği kurallar içerisinde hareket etsin, iktidarı sarsılmasın istiyor. Bu sebeple küçücük çocukların, kadınların öldürülmesi kararı veriliyor. Hatta önce kişinin kendini öldürmesini istiyorlar. Ancak bu olayda olduğu gibi İrem kendini öldüremeyince küçük kardeşe öldürtüyorlar.
Bu ülkemizde her yerde var ve bu eğitim ve dinle alakalı bir durum. Toplumsal kuralları en başta din belirlemiştir. Bunu da günah, mekruh kisveler altında yapıyorlar.
İREM İÇİN ADALET ARIYORLAR
Ama biz Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi adına bu dosyayı takip ediyoruz. Ve her türlü kadın cinayetine, istismarına karşı da çalışmaya devam edeceğiz. Ülkenin dört biryanında buna karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
İrem’in hakkını savunacak, kendisinden yana bir tane akrabası dahi İrem için dosyada avukat olarak Baro Kadın Hakları Merkezi ile Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü’nün avukatı var. İrem’in hakkını savunan kimse yok. Ama biz adalet arayışı için buradayız” diye konuştu.