“KADINA ŞİDDETE KARŞI BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ”


 

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kuşatmasına karşı akademi ve iş dünyasından “Kadına yönelik şiddete karşı hep birlikte hareket edilmeli” çıkışı geldi.

Haber Merkezi

 

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası AB Bilgi Merkezi, Mersin Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (MERKAM) ve TOBB Mersin Kadın Girişimciler Kurulu iş birliğinde “Toplumsal Cinsiyet Farkındalığı, Yeni Medya Düzeni ve Şiddet” başlıklı seminer düzenlendi.

Bir otelde düzenlenen seminerde, Mersin Valisi Ali İhsan Su’nun eşi Zeliha Su, Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Gülcan Kış, Mersinden Kadın Kooperatifi Başkanı Meral Seçer, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve eşi Oya Kızıltan, Meclis Başkanı Hamit İzol, Üniversitemiz Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş, Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmaz’ın eşi Meltem Yılmaz, TOBB Mersin Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayla Harp, Mersin Kent Konseyi Başkanı Ayferi Tuğcu, kadın kooperatifi üyeleri ve diğer katılımcılar yer aldı.

 

“ŞİDDET KADINLARIN KADERİ DEĞİL”

Açış konuşmasında söz alan TOBB Mersin Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Ayla Harp, 25 Kasım’ın neden Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olduğunu Mirabelle Kardeşler’in mücadelesini katılımcılarla paylaştıktan sonra, şiddetin kadınların kaderi olmadığını ve herhangi bir bahanesinin de bulunmadığını ifade etti. Yaşam hakkı elinden alınan tüm kadınları saygıyla andığını ifade eden Ayla Harp, tüm kadınların şiddetten uzak, sağlıklı mutlu ve eşit haklara sahip bir şekilde yaşamalarını dilediğini söyleyerek sözlerini tamamladı.

 

“ÖNCE DİL DÜZELMELİ”

MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş ise, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için ilk olarak toplumda kullanılan dilin düzeltilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrımcılığa neden olan ifadelerin literatürden çıkarılması gerekliliğinin altını çizen Yasemin Taş, “İşini adam gibi yap, iş adamı gibi söylemler değiştirilebilir. Kadın doktor, kadın şoför demek yerine yalnızca doktor ya da şoför kelimeleri kullanılabilir. Bu anlamda MTSO olarak kuracağımız bir çalışma komisyonu ile mesleki anlamda ayrımcılığa neden olabilecek tüm literatürü tarayıp farkına varmadan kullandığımız kelimeleri raporlarımızdan, videolarımızdan, yayınlarımızdan kaldıracağız” ifadelerini kullandı.

Kadına yönelik şiddetin, hep birlikte omuz omuza verildiği takdirde çözüleceğini söyleyen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Birlikte mücadele edersek, kadına yönelik şiddeti sonlandırırız. Toplumun her alanında, eşit bir yaşamın olmasını diliyor,  etkinlikte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

 

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI HEP BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ”

Açış konuşmalarının ardından, “Toplumsal Cinsiyet Farkındalığı, Şiddet ve Geleneksel Medya” başlıklı bir sunum gerçekleştiren MEÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, ancak hep birlikte gündelik yaşamı kuşatan tüm alanlarda cinsiyetçilikle mücadele edilirse uzun bir süreç içinde kadına yönelik şiddet konusunda değişimin yaşanacağını ifade etti.

Kadına yönelik şiddetin tüm dünyada bir sorun olduğunu ancak ülkemizde ciddi boyutlara ulaştığını ifade eden Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, dünyanın pek çok farklı yerinde olduğu gibi ülkemizde de devlet kurumları ve sivil toplumun bu konuda çalıştığının ve hep birlikte mücadele edildiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, şiddet meselesinde mağdurun kadınlar olduğunu, bunun açıkça görüldüğünü, ancak artık kadına yönelik şiddetin kaynağının yani failin erkekler olduğunun açıkça konuşulması gerektiğini ifa ederek bu konuda çözümün hem erkekler hem de kadınlar tarafından birlikte üretilebileceğini, başarı için bu yolda kadınların ve erkeklerin birlikte mücadele etmesi gerektiğini ekledi.

 

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SEÇMELİ DERS OLDU

Kadına yönelik şiddetin çözümünde her şeyin farkındalık ile başladığını söyleyen Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, 2015-2016 döneminde YÖK’ün aldığı tavsiye kararı ile seçmeli olarak toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin alan kısıtlaması olmaksızın tüm öğrenciler için Mersin Üniversitesi’nde 2017-2018 döneminden itibaren seçmeli ders olarak verilmeye başlandığını söyledi. Yine yüksek lisans ve doktora düzeyinde de “Kadın Araştırmaları” ile “Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları” programlarında lisansüstü eğitimlerin olduğunu aktaran Prof. Dr. Aslıhan Topçu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve farkındalık için tüm toplumu kapsayacak şekilde kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa çalışması gerektiğini söyledi.

 

“ATAERKİL DÜZENİN KODLARINI VE KLİŞELERİNİ FARKINDA OLMADAN NESİLDEN NESİLE AKTARIYORUZ”

Toplumsal cinsiyet meselesinin temelinin çocukluk dönemlerinde atıldığını söyleyen Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, “Yeni doğmuş bir bebek, biyolojik cinsiyete sahiptir. Ama ondan sonraki her şey, bizler tarafından o bebeklere yükleniyor. Yani bir bebeği “kadın” ya da “erkek”'ğe dönüştüren şey toplumsallaşma ile kurulmaktadır. İşte o uğraştığımız ve çözemediğimiz birçok sorunun merkezinde içinde büyüdüğümüz, içselleştirdiğimiz, benimsediğimiz bu ataerkil yapının öğretileri var. Bizler, kalıp yargılar, klişeler üzerinden kadın ve erkek olmayı öğreniyoruz. Dilde , ailede, okulda, iş yaşamında toplumsal yaşamın tüm alanlarında ataerkil düzenin anlamalarını farkında olmadan nesilden nesile geçiriyoruz. O yüzden bu tip etkinlikler, birbirimize bunu hatırlatmak ve farkındalık yaratmak için çok önemli” dedi.

 

“EŞİTSİZLİK KUŞATMASI ALTINDAYIZ”

Cinsiyet eşitsizliği temelli ayrımcılıkların etrafı kuşattığını söyleyen Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, medyanın da bu konuda suçlu olduğunu söyleyerek bu konuda katılımcılarla  farklı örnekler paylaştı.  Diziler, reklamlar, haber manşetleri ve diğer tüm geleneksel medya metinlerinde fiziksel ekonomik, psikolojik, duygusal ve dijital şiddetin karşımıza çıktığını ifade eden Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, medyanın bu tarz içerikleri üretmesiyle şiddetin yeniden ve yeniden üretildiğini söyledi.

 

AKADEMİDEN KADES’E DESTEK

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için kamu kurumlarının, baroların ve sivil toplum kuruşlarının gerçekleştirdikleri faaliyet, kampanya ve uygulamalardan da bahseden Prof. Dr. Aslıhan Doğan Topçu, T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kadınların kullanımına sunulan ve Google Play Store ve Apple Store’dan indirilebilen Kadın Destek Uygulaması KADES’in önemine değindi. Topçu, uygulamanın sadece şiddete maruz kalındığında değil şiddete tanık olunduğunda da kullanılabileceğini ve tüm kadınlar tarafından akıllı telefonlarına ücretsiz şekilde indirilebileceğini söyledi. Topçu, gündelik hayatta şiddetin nereden ne zaman kime yöneleceğinin belli olmadığını ancak bir gün gerekirse KADES’in hayat kurtarabileceğinin altını önemle çizdi.

 

“YENİ MEDYA İLE YENİ ŞİDDET TÜRLERİ HAYATIMIZA GİRDİ”

Yeni Medya Düzeni ve Şiddet başlıklı sunumunda konuşan MEÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Recep Ünal ise; artan yeni medya kullanımının yeni şiddet türlerini ortaya çıkardığını, bu şiddet türlerinden korunmak için ise en önemli çözümün yeni medya okuryazarlığı olduğunu söyledi.

Yeni medya kullanımı ile birlikte, hayatımızda birçok şeyin kolaylaştığını ancak bununla birlikte bir takım sorunlar ve etik ihlallerle de karşılaşıldığını ifade eden Doç. Dr. Recep Ünal, kullanıcıların tüm bilgilerini dijital ortamlarda paylaştığını, bunun hem güvenlik hem de şiddet sorunu olarak kullanıcılara geri döndüğünü söyledi. Doç. Dr. Recep Ünal, “Telefonlarımız ve internet ile sürekli birlikteyiz. Özellikle pandemi döneminde, belirli yaş üstündeki bireylerin yeni medyayı kullanmama şansı kalmadı. Görüntülü aramayı, internetten sipariş vermeyi, HES Kodu üretmeyi öğrendiler ve yeni medya bizleri bu şekilde içine dahil etti. Çocuklarımız da bu dönemde doğduğu için, artık yeni medya onlar için yaşamlarının bir parçası. Maalesef bu durum, siber zorbalık ve siber şiddet gibi şiddet türlerine maruz kalmalarına da neden oluyor” dedi.

 

“SOSYAL MEDYA, BEĞENİ VE GÖSTERİ ZORBALIĞININ ESİRİ”

Yeni medya ile birlikte, içerik üretebilen bir konuma geldiğimizi ifade eden Doç. Dr. Recep Ünal, yeni medyanın içerisinde birçok etik ihlal de barındırdığını söyledi. Doç. Dr. Recep Ünal, “Özellikle gençler, sosyal medyada beğeni ve gösteri zorbalığının esiri oluyorlar. Sosyal medyada bize kalıplar sunuluyor. Beğeni nasıl alınır, nasıl fenomen olunur mesajı veriliyor. Çocuklarımız da o fenomenler gibi olmaya gayret ediyorlar. Bu da onların küçük yaşlardan beri belirli kodlarla büyümelerine neden oluyor. Tüm veriler, kadın ve kız çocuklarının dijital şiddete daha çok maruz kaldığını gösteriyor. Görünüşlerinden, ailevi durumlarından dolayı olağanüstü bir zorluk yaşıyorlar” ifadelerini kullandı.

 

ÇÖZÜM, ETKİN MEDYA OKUR YAZARLIĞI

İnternet üzerinde kadınların ve kız çocuklarının en çok siber takip, siber taciz ve siber sömürü gibi sorunlar yaşadığını aktaran Doç. Dr. Recep Ünal, yeni medya alanında kullanıcıların ilk olarak kendilerini koruması gerektiğini, bıraktıkları dijital ayak izleri ve diğer verilerin internet ortamında dağıldıktan sonra geri toplamasının çok zor olduğunu söyledi. Yaşanan tüm bu sorunların en etkili çözümünün yeni medya okuryazarlığını kazanmak olduğunu söyleyen Doç. Dr. Recep Ünal, her yaştan bireyin kendisini bu konuda geliştirebileceğinin altını çizdi.

Etkinlik, sunumların ardından katılımcılardan gelen görüşlerin dinlenmesi ve konuşmacılara çiçek takdim edilmesiyle birlikte sona erdi.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA