MAHİR ÇAYAN VE ARKADAŞLARI ANILDI


 

Mersin’de Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 50 yıl önce Kızıldere Köyü’ndeki katliamda hayatını kaybeden Mahir Çayan ve arkadaşları anıldı.

Hediye Eroğlu

Mersin Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 30 Mart 1972’de Tokat’ın Niksar İlçesi Kızıldere Köyü’nde katledilen Mahir Çayan ve arkadaşları Özgür Çocuk Parkı’nda düzenlenen basın açıklaması ile anıldı.

“1972 Kızıldere’den 2022’ye bu tarih bizim” pankartının açıldığı anma etkinliğinde basın açıklamasını

Emek ve Demokrasi Platformu adına Mersin 68’liler Derneği Başkanı Hasan Kapıkıran yaptı.

30 Mart 1972’de, Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Ertan Saruhan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy, Niksar’ın Kızıldere köyünde kuşatıldıkları kerpiç bir evde katledilmelerinin üzerinden 50 yılın geçtiğini ifade eden Kapıkıran, “Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve arkadaşlarını idamdan kurtarmak için dayanışmanın en iyi örneklerinden biri oldu onlar. Kızıldere başlı başına bir yoldaşlık destanı olarak tarihteki yerini aldı” dedi.

Zırhlı araçlar ve ağır silahlarla donatılmış yüzlerce asker ve polisin kuşattığı devrimcilerin “teslim olmalarına” dönük çağrılara, emperyalizme ve faşizme karşı öfkelerini ifade eden sloganlar ve marşlarla yanıt verdiğini hatırlatan Kapıkıran, “Katledildiler. Katliamın ilk sahnesi, kuşatma güçlerinin konuşmak üzere evin çatısına çıkardıkları devrimcileri öldürmeleriyle başladı. Katliamın son sahnesinde, tank ve bazuka ateşiyle yıktıkları kerpiç evin kalıntıları içinde sağ kalan devrimcilerin kurşuna dizilişi vardı. Öldürülme nedenlerinin, kaçırdıkları üç NATO görevlisini kurtarmak olduğu ilan edildi. Oysa katliam sırasında ölen NATO görevlilerinin cesetlerinden çıkan mermiler, devrimciler tarafından öldürülmeseler, dışardan açılan ateşle ölmüş olacaklarını gösterdi” ifadelerini kullandı.

 

“KATLİAMCILAR EMPERYALİST UŞAKLIĞIN SEMBOLÜ OLDU”

Dönemin iktidarının Niksar’ın Kızıldere köyünde kuşattığı on devrimciyi ne pahasına olursa olsun imha etme kararı aldığını ve uyguladığını vurgulayan Kapıkıran, “Kararın altında, Süleyman Demirel’in, İsmet İnönü’nün, Org. Memduh Tağmaç’ın imzaları vardı. Operasyonu, daha sonra 12 Eylül darbesinin başında yer alan dönemin MİT Müsteşarı Korg. Nurettin Ersin yönetti. 70’li yılların iç savaşını tezgahlayan kilit isimlerden MİT’çi Mehmet Eymür infaz timinin başındakilerdendi. Katliamı gerçekleştiren devlet görevlileri hızla yükseldiler, devletin daha kilit görevlerine getirildiler. Getirildikleri bu görevlerde, yeni cinayetler işlediler, yolsuzluk batağının büyümesine katkı yaptılar, emperyalist uşaklığının en çirkin örneklerini verdiler. Devlet adına işledikleri suçlar nedeniyle, gizli bir dokunulmazlık kalkanı altında sürekli korundular. Türkiye’nin adaletsiz, zorba, soyguncu düzeninin sembolleri oldular. Sonuç olarak ise 12 Mart faşizmi ile birlikte, tekelci sermaye devlet iktidarını tamamen ele aldı ve bütün üst kurumlarda Amerikancı yapının önündeki engeller temizlendi. Ve daha sonra 12 Eylül faşizmi ile birlikte uluslararası piyasaya ve ekonomi politikalarına yani neoliberal dünya düzeni ile uyum içinde olan bir ülke yaratıldı” şeklinde konuştu.

 

“BASKI POLİTİKALARININ TEMELLERİ 50 YIL ÖNCESİNE DAYANIYOR”

Bugün doğanın, kentlerin sermaye için talan edilerek yaratılan ekolojik tahribatın, emeğin kazanılmış haklarına dahi göz dikilmesinin ve baskı baskı politikalarının temellerinin 50 yıl öncesine dayandığını belirten Kapıkıran şunları söyledi: “AKP iktidarı ise bu temelleri bir yapısallığa kazandırarak toplumsal yaşama dair ne varsa her şeyi piyasalaştırmış, en temel kamu hizmetlerini dahi sermayenin ellerine bırakmıştır.   Egemen siyaset ve sistem açısından durum böyleyken, bizler açısından da dayanışmanın, mücadelenin ve direnişin temel mihenk taşlarından biri ise Kızıldere’de ölümü göze alarak mücadele eden devrimcilerin duruşu olmuştur. Bu duruş kendisini hakları için direnen işçilerin işyeri işgallerinde ya da şirketlerin önünde çadır kurmasında, eşitsizliğe karşı sokakları özgürleştiren kadınlarda, doğasını yok edenlerin önüne dikilenlerde, insanca yaşam talebini yaşamın her alanında dile getirenlerde yeniden göstermektedir. Mahir Çayan ve arkadaşlarını anmak sadece onları unutmamak değil, içerisinde olduğumuz siyasal koşullarda mücadele olanaklarını zorlamaktır. Savaş, eşitsizlik, yoksulluk ve faşizm kıskacı içerisine hapsedilmeye çalışılanların, bu sermaye, mafya ve yıkım düzenini değiştirecek bir toplumsal yeniden inşayı sağlayacak örgütlenmeler kurmaktır.

 

“ON’LARI UNUTMADIK”

Bizler Mersin Emek ve Demokrasi Platformu olarak Kızıldere Katliamında hayatını kaybeden on devrimci arkadaşı saygı, sevgi ve özlem ile anıyoruz. On’ları  unutmadık ve her zaman bugünün toplumsal mücadeleleri içerisinde yaşatacağız. Ve diyoruz ki tıpkı Mahir Çayan’ın söylediği gibi “OnIarın bugün büyük görünen güçIeri ve imkanIarı bizIere vız geIir. OnIar bir avuç, biz ise miIyonIarız. Kaybedeceğimiz hiçbir şey yoktur ama kazanacağımız koca bir dünya vardır.”

                                                                             


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA