Haber Merkezi
Geçtiğimiz günlerde “Üretmezsek tükeniriz- 2” sloganıyla düzenlenen “Tarımda Çıkış Yolları Konferansı”nın sonuç raporu kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda pandemi ve Rusya-Ukrayna çatışmasının sorunları büyüttüğünü dikkat çekilerek, “Kırsalı ve köyleri zenginleştirmeden tarımı ve hayvancılığı kurtaramayız” mesajı verildi.
“GIDA ARZI VE GÜVENLİĞİNİ BİRÇOK ÜRÜNDE SAĞLAYAMIYORUZ”
Raporda şu ifadeler yer aldı; “Tarım ve hayvancılıkta günlük kararlarla, geçici kararnamelerle ve palyatif çözümlerle etkisiz bir tarım politikası yürütülmesi sorunu daha da belirgin hale getirdi. Çiftçi üretimden uzaklaşıyor. Çiftçinin kar etmeği bir tarım sistemi sürdürülemez.
Tarımda yeterli üretim yerine ithalatı tercih ettik. Türkiye tarımda üreten bir ülke ama nüfusuna yetecek miktarda üreterek gıda arzı ve güvenliğini birçok üründe sağlayamıyor. İthalat yapmak zorunda kalıyor. İthalat bağımlılığı: Hem yerli üretimi ve üreticiyi öldürüyor,hem döviz kaybına ve dolayısıyla cari açığa neden oluyor,hem istihdamı olumsuz etkiliyor, hem de artık ulusal bir güvenlik meselesi haline gelen gıda arzı ve güvenliği konusunda Türkiye’yi kırılgan hale getiriyor.
Öte yandan, ithalat bağımlılığı tarıma bağlı sanayi üretimini ve sanayileşmeyi de olumsuz etkiliyor. Şeker pancarı ekimini azalması ile kapanan şeker fabrikaları, ayçiçeği ekiminin yeterli olmamasıyla kapanan yağ fabrikaları ve yem fabrikaları, pamuk ekiminden çıkılmasıyla kapanan iplik ve dokuma tesisleri bunun en temel örneğidir. Yani, tarımdan çıkış, sanayideki üretim, ihracat ve istihdamı doğrudan etkilemektedir. Tarım sektörü hiçbir sektöre engel değildir. ABD ve Rusya hem sanayi hem de tarım ülkesidir. Rusya’dan hem buğday hem de S-400 savunma füzelerini satın alıyoruz.
“TARIM VE HAYVANCILIK BİR BÜTÜNDÜR”
Tarım ve hayvancılık bir bütündür. Türkiye’de tarımın büyük kısmı hayvancılık için yapılıyor. Yem fiyatları çok yüksek. Damızlık hayvanları ve süt veren hayvanları koruyamamak önemli bir sorun.
“FİYAT İSTİKRARI, ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK OLMALI”
Tarımda planlama olmalı, bir yıl öncesinden bölgesel planlı üretim yapılmalı. Uzun vadeli tarım politikaları olmaması en temel sorunlardan birisi. Tarım politikaları özerk olmalı, ulusal politikalarla oluşmalı, Bakandan Bakana değişmemeli.
“KIRSALI VE KÖYLERİ ZENGİNLEŞTİRMEDEN TARIMI VE HAYVANCILIĞI KURTARAMAYIZ”
Köyler daha cazip ve yaşanır hale gelmeli. Ortak kullanım depoları, ortak kullanım makinaları ve doğru kooperatif modelleri ile yeni tarım köyleri yaratılmalıdır.
Eskiden hükümetler değişince politikalar değişirdi. Son 20 yıldır, hükümet aynı olmasına rağmen, Bakan değiştikçe politikalar da değişiyor. Yerel dinamikler tarım ile ilgili verilen karaların ve planlamaların, süreçlerin içinde olmaması.
TARIM-GIDA FİYATLARI YÜKSELECEK
Kendi bakir, kullanılmayan verimli topraklarımız varken, başka ülkelerde toprak aramak, sözleşmeli tarım yatırımları yapmak milli tarıma darbe vurmak demektir. Önce kendi yerli imkanlarımız kullanılmalıdır. Çözüm tarımda üretimi arttırmak ve üretime seferberliğine gidilmelidir.
“ACİL ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUN; GİRDİ MALİYETLERİ”
Şu an çiftçilerin yaşadığı dar boğazda, yaşanan olağanüstü sorunlar arasında beklenen destekler daha farklı.
Çifti üretim yapmak istiyor ama girdi maliyetlerindeki olağan üstü artış çiftçileri üretimden uzaklaştırıyor.
Çiftçi gübre pahalı diyor. Mazot, ilaç, tohum pahalı. Bugün sorun budur. Bu girdi maliyetleri konusunda acil destekler verilmelidir.
11 Mart tarihli Resmi Gazetede bir Destek Kararnamesi yayınlandı ama sadece 5 üründe (Buğday, Arpa, Çavdar, Yulaf, Tritikale) dekar başına bir seferlik 50 TL. Çeltikte de dekar başına 8 TL tohum desteği var. Bu çok düşük bir destek. Sıkıntı yaşanan Ayçiçeği bu destekler arasında neden yok? Bunlar çiftçinin beklediği desteği karşılayacak düzeyde değil.
Gübre fiyatlarından dolayı çiftçi geçen yıla göre %30-40 daha az gübre kulanmış. Bu da verimin düşeceği anlamına gelir.
“MERSİN TARIMDA ÖNEMLİ BİR KONUMDA”
Mersin tarımda sadece üretici değil, aynı zamanda ihracatçı bir il. Pandemi ile bakliyat tüketimi arttı. Mersin bakliyatın sanayiye dayalı üretimini ve ihracatını yapan bir il. Taze sebze ve meyvenin de başkentlerinden biri. Sorunları birebir yaşayan, çözümleri de bilen bir kent. Kulak verilmelidir.
İthal ettiğimiz tarım ürünlerinin tamamını yurt içi talep için ithal etmiyoruz. Tarım ürünlerinin bir kısmını ithal edip, işledikten sonra katma değer yaratarak yurt dışına satıyoruz. Bu elbette önemli bir kazanım. Ama artık buğday ithal ederek bu lojistik, petrol ve girdi maliyetleriyle sürdürülebilir ve rekabetçi şekilde un ihraç etmemiz mümkün görünmüyor.
Tarım beraberinde birçok sektörü besliyor. Bir çok ülke de destek mekanizmalarını buna göre veriyor. Gıdaya erişimin hayati olduğu bir dönemde devletin destek mekanizmaları yükseltilmelidir.
“ÜRETMEZSEK TÜKENİRİZ”
Sonuç olarak; Mersin Ticaret ve Sanayi Odası öncülüğünde başlayan, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin, AKİB’in, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi’nin ve Akdeniz Ziraat Odası’nın destekleriyle gerçekleşen ‘Üretmezsek Tükeniriz -2’ Tarımda Çıkış Yollar Konferansı milli düşüncelerin, yerli üreticinin, çiftçinin ve ilaç, gübre, tohum üretimi ve satışı yapan tüm tarım paydaşlarının sorun tespiti ve gerçek, sahadan gelen çözüm önerilerinin konuşulduğu etkin bir buluşma oldu. Tarım ülkemiz adına stratejik bir konudur. Tarım sosyal bir huzur ve güven meselesidir. Tarım sanayinin temelidir. Tarım zenginliktir. Tarımı artık teknoloji ile buluşturmak, verimliliği sağlamak, üretime odaklanmak, tarıma dayalı sanayiyi geliştirmek, hatta bunu bir tarım seferberliğini dönüştürmek başlıca görevimizdir. Aksi halde ‘üretemezsek, tükeniriz”.