MİLYONLAR, YÜZDE 101 ZAM İLE BAYRAM ETSİN


 

KESK Mersin Şubeler Platformu, TÜİK’in düşük enflasyon tespitine tepki göstererek, “Milyonlara gerçek bir bayram müjdesi için tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin kümülatif maaşı-ücreti 2022 yılı için en az vergi oranı artışı oranı yani yüzde 101 oranında artırılmalıdır” çağrısı yaptı.

HASAN KÜÇÜK

 

Asgari ücret zam görüşmeleri öncesi KESK Mersin Şubeler Platformu, TÜİK’in düşük enflasyon veri tespitine tepki göstererek, milyonların bayram edebilmesi için yüzde 101 zam talebini gündeme getirdi.

Eğitim-Mersin Şubesi’nde bir basın açıklaması yapan emekçiler adına açıklama metnini KESK Şubeler Platformu adına Tüm-Bel Sen Mersin Şube Başkanı Mustafa Özbay okudu.

 

“TÜM ÜLKE ‘GEÇİNEMİYORUZ!’ DİYE FERYAT EDİYOR”

“Tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz” diyen Özbay, Akaryakıt ürünlerinden gıdaya, doğalgazdan elektriğe, ekmekten suya devam eden zam sağanağında bir gün aldıklarını ertesi gün aynı fiyattan alamaz hale geldiklerini söyledi. Her güne yeni bir zam haberi ile başlıyoruz.

TÜİK vasıtası ile düşük gösterilen sanal rakamlara rağmen resmi enflasyonun yüzde 73,5, gıda enflasyonunun yüzde 91, ulaştırma enflasyonunun yüzde 108 ile son 24 yılın en yüksek noktasına çıktığını belirten Mustafa Özbay, “Siyasal iktidar ısrarla sürdürdüğü yanlış ekonomi politikalarının sorumluluğunu almıyor. ‘Enflasyon tüm dünyada rekor kırıyor’ diyor. Ancak ‘rekor kırıyor’ dedikleri ülkelerde enflasyon bizdekinin 8’de biri civarında seyrediyor. Ama ülkemiz dünya yüksek enflasyon sıralamasında ilk altıya kadar yükselmiş bulunuyor.

Enflasyonda OECD üyesi 36 ülke içinde en yakın rakibimize dört kat fark atarak açık ara lider konumuma yerleştik. Bizim her gün çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek enflasyon ise TÜİK resmi enflasyonun en az iki katına ulaştı. Gittikçe ağırlaşan koşullarda sadece 6 milyon kamu emekçisi ve emeklisi olarak bizler değil, adeta tüm ülke ‘Geçinemiyoruz!’ diye feryat ediyor” dedi.

 

“FATURA HEP BİZE KESİLDİ”

Ancak bu noktaya birden bire gelinmediğini de işaret eden Özbay, yüzde 1’lik kesimin yani patronların, sermayedarların, zenginlerin çıkarlarını korumak, onların servetlerini artırmak pahasına faturanın yıllardır halka, geri alan yüzde 99’a kesildiğini söyledi.

“Birbirinin kopyası, ülkenin kaynaklarının, bizlerden alınan vergilerin sermayeye rantiyeye, faizden beslenenlere,  savunma ve güvenlik adı altında silahlanmaya ayrıldığı bütçelerle fatura hep bize kesildi” diyen Başkan Mustafa Özbay, “Zenginden daha az, yoksuldan daha çok almaya dayalı adaletsiz vergi düzeni ile fatura hep bize kesildi.

Bizden alınan vergilerin bize değil patronların, sermayenin kasasına teşvik, vergi, affı, vergi indirimi olarak aktarılmasına dayalı bu düzende fatura hep bize kesildi.

Kamu Özel İşbirliği projeleri olan şehir hastanelerinin, hava limanlarının, köprülerin,  yolların müteahhitlerine dolar üzerinden aktarılan garanti ödemeleriyle fatura hep bize kesildi.

Bin bir türlü Ali Cengiz oyunu ile düşük gösterilen resmi enflasyona göre artırılan maaşlarımızla, ücretlerimizle fatura hep bize kesildi. 

Yandaş konfederasyonların, sendikaların ‘toplu sözleşmelerde’ sanal rakamlardan ibaret TÜİK enflasyonuna göre yapılan maaş artışlarına attıkları imzalarla fatura yine bize kesildi.

Sonuçta bu ülkenin emeği ile geçinen yüzde 99’u olarak bizler her geçen gün daha fazla yoksullaştık. Yüzde 1 ise servetine servet kattı. 

Kamu emekçileri olarak 20 yıl önce asgari ücretin 3,5 katına denk gelen ortalama maaşımız bugün asgari ücretin 1,5 katına indi. Peki, Asgari ücret mi arttı? Hayır. Asgari ücret 20 yıl önce de açlık sınırının altındaydı. Bugün de altında. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 6.400 yoksulluk sınırı 20.500 TL’yi aştı.

Tüm bunlara rağmen ülkeyi yönetenler yıllar boyunca ‘ekonomimiz büyüyor’ nakaratını tekrar etti. Ancak biz ne zaman büyümeden payımızı istesek ‘Hepimiz aynı gemideyiz. Size istediğinizi versek gemi batar’ dediler. Önümüze yeni faturalar koymaya devam ettiler. 

Altı ay önce dolar 18 TL’yi aşınca Kur Korumalı Mevduat Sistemine geçtiler. ‘Maliyeti 12 Milyar TL’yi geçmez’ dediler. Ama bizim cebimizden alıp bankada mevduatı olan zenginlere aktarılan tutar 150 milyarı aştı. Üstelik dolar birkaç ay içinde hızla yükseldi, bugün 17 TL’ye dayandı. Kısacası bu soygun sisteminin faturası da bize kesildi.

Bu da yetmedi. Şimdide Gelire Endeksli Senet (GES) adı altında ülkenin en önemli Kamu İktisadi Teşebbüslerinin bütçeye aktarılan hâsılat paylarına göz koyuyorlar. Fatura kabardıkça kabarıyor.

Önümüze konulan son fatura ise ek bütçe faturası. Bakmayın adının ek bütçe olduğuna.  İktidar mevcut bütçeye tam 1 trilyon 85 milyarlık ek ödenek istiyor. Bununla bütçe giderlerinde %61.7,  bütçe gelirlerinde ise %73.4 artış hedefleniyor. Yani söz konusu olan bir ek bütçe değil, adeta duble bütçe.

 

“NERDEN ÇIKTI BU DUBLE BÜTÇE?”

Peki, yılın bitmesine yedi ay varken, üstelik bizzat Maliye ve Hazine Bakanı daha on gün önce bütçenin 125 Milyar TL fazla verdiğini açıklamışken nerden çıktı bu duble bütçe?

TBMM’de görüşülmekte olan yasa teklifinin gerekçesine, iktidar temsilcilerinin açıklamalarına baktığınızda gözlerimiz yaşarıyor!  Çünkü özet olarak şöyle deniyor.

Kasamızdaki parayı memurun, emeklinin, kamu işçilerinin maaş zamlarına,  sosyal güvenliği olmayan vatandaşlara harcadık. 

Doğalgaz faturalarınızın daha fahiş hale gelememesi için BOTAŞ’a, elektrik faturalarınızın daha fahiş hale gelmemesi için özel enerji şirketlerine milyarlar aktardık.

Bütçeyi sizin ihtiyaçlarınız için kullanmaya devam etmeyi çok istiyoruz. Ama enflasyon artmaya devam ediyor. Enflasyonumuz rekor seviyeye bizim hatalarımızdan, kuru fırlatan, çözüm olarak ateşe benzin dökmekten farksız politikalarda ısrar etmemiz yüzünden gelmedi. Dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik ve jeopolitik gelişmeler sonucunda arttı. Daha da artacak gibi görünüyor.

Bu gidişle kasada para kalmayacak.  Maaşlarınıza enflasyon farkı yansıtmak başta olmak üzere yine sizin ihtiyaçlarınızı karşılamak için bütçeye 1 trilyon 80 milyar TL ödenek eklememiz ‘zaruri’ hale gelmiştir” diye konuştu.

 

“EK BÜTÇEDE DE ASLAN PAYI YİNE SERMAYEYE, PATRONLARA, FAİZ GELİRİ ELDE EDENLERE”

Sadece bol yaldızlı, bol süslü cümlelere bakılırsa 1 trilyonu aşan ek ödeneğin enflasyon altında ezilen, halk için, emekçiler için kullanılacağının zannedilebileceğini ifade eden Mustafa Özbay, ama rakamlara bakıldığında, faturanın bir kez daha halka, emekçiler kesilmek istendiğini aktardı.

Özbay, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Rakamlar yalan söylemez. buna göre: Ek ödeneğin 650 milyarı yani yüzde 60’ı cari transferlere, borç verme giderlerine ve faiz giderlerine ayrılıyor. Yani her zaman olduğu gibi ek bütçede de aslan payı yine sermayeye, patronlara, faiz geliri elde edenlere verilmek isteniyor.

Kur Korumalı Mevduat Sisteminden yararlanan 250 bin civarındaki mevduat sahibine 40 Milyar TL ayrılıyor.

Savunma ve güvenlik harcamaları adı altında silahlanmaya ayrılan miktarlar da artıyor. Başlangıç bütçesinde Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na ayrılan tutar ek bütçe teklifi ile ikiye katlanıyor.  Bu kapsamdaki bakanlıklardan Milli Savunma Bakanlığı bütçesi aktarılan 29 milyarla başlangıca göre yüzde 36 artırılıyor.

Buna karşın kamuda çalışan toplam 5 milyon memura, işçiye, sözleşmeliye ‘personel gideri’ olarak ayrılan tutar yaklaşık 189 milyar TL ile ek ödeneğin sadece yüzde 17’si denk geliyor. SGK Devlet Pirim gideri olarak eklenen 28 Milyar TL ise ek bütçenin sadece yüzde 2,6 ‘sına denk geliyor.

 

VERGİLER KATMERLİ HALE GELİYOR

Tablo bütçe gelirlerinde yapılmak istenen artışa bakıldığında çok daha netleşiyor. Çünkü ek ödeneğin tamamı vergilerden yani yüzde 99 olarak bizlerin sırtına yüklenen vergilerin katmerli hale getirilmesinden oluşuyor. Buna göre: Toplam vergi gelirleri 1 trilyon 80 milyar artışla 2 Trilyon 338 Milyara çıkarılıyor. Yani başlangıç bütçesindeki vergiler yüzde 86 artırılıyor. Bu bir önceki yılın vergi gelirine göre yüzde 101’lik bir atış demek.

Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler ise yani gelir vergisi ve kurumlar vergisi toplamı tam 370 milyar artırılıyor. Bu bir önceki bütçeye göre yine yüzde 101 artış demek.

Kurumlar Vergisi ek ödenekle yüzde 172 artırılıyor. Ancak sermaye kesimine bu yıl için vergi indirimi, muafiyeti, istisnası adı altında toplam 336 milyar TL’lik teşvik getirildiği için yük yine bordrolulara, halka yıkılıyor.

Dâhilde Alınan KDV 163 milyar daha artırılarak 338 milyara çıkarılıyor. Buna göre söz konusu vergi 2021 yılına göre yüzde 175 attırılıyor.

İthalde Alınan KDV 284 milyar artırılıyor. Buna göre söz konusu vergi 2021 yılı bütçesine göre yüzde 120 artırılıyor.

ÖTV ise 157 milyar artışla 377 milyara çıkarılıyor. Böylece ÖTV bir önceki yıla göre yüzde 83,5 artırılıyor.  Ama geçen yıl uygulanan eşel mobilin acısı bu yıl fazlası ile çıkarılıyor. Petrol ve doğalgaz ürünleri üzerinden alınan ÖTV 47 milyar artırılıyor. Böylece söz konusu ürünler üzerinden alınan ÖTV geçen yıla göre yüzde 155 artırılıyor.

Motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV, 70 milyar ek ile geçen yıla göre yüzde 117 artırılıyor.

 

YÜZDE 101 ZAM EMEKÇİYE BAYRAM OLSUN

Uzun lafın kısası her yıl olduğu gibi kaşıkla verilen kepçe ile alınmak isteniyor. Bizi ‘batırırsınız ha’ diye korkuttukları gemi yıllardır bizim emeğimizle, alın terimizle, yol alıyor. Ancak onlar bu düzen hep böyle devam etsin istiyorlar. Yüzde 1’lik asalak takım geminin lüks kameralarında keyif sürsün, yüzde 99 olarak bizim payımıza hep kazan dairesi düşsün istiyorlar. Bunun için yasal hakkımız olan enflasyon farkını iktidarlarının bir lütfü gibi göstermeye çalışıyorlar. 

Oysa 6 milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşı 2022 yılı temel alındığında şu ana kadar sadece yüzde 7,5 artmıştır Buna karşın 2022 yılında ek ödenekle bütçe gelirleri yüzde 73,5,  yükü bize yıkılan vergiler ise yüzde 101,3 artmaktadır. İktidar özellikle vergi gelirindeki yüzde 101’lik artış oranı ile kendi emrindeki TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarını yalanlamaktadır. Bu koşullarda milyonlarca kamu emekçisini, emekliyi ‘maaşlarınız bayramdan önce enflasyon farkı artı toplu sözleşme artışı ile yüzde 40 civarında artacak’ diye avutmaya çalışanları kınıyoruz.

Milyonlara gerçek bir bayram müjdesi için, tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin kümülatif maaşı-ücreti 2022 yılı için en az vergi oranı artışı oranı yani yüzde 101 oranında artırılmalıdır.

 

Bunun 7,5 puanlık kısmı Ocak- Haziran maaşlarımıza zaten yansımıştır. Buna önce yüzde 75 oranında gerçek enflasyon farkı eklenmelidir. Ardından yüzde 7 olan toplu sözleşme artışı eklenmelidir.

 

“EKİM’DE TOPLU SÖZLEŞME MASASI KURULMALI”

Mevcut durumdaki gelir vergisi tarifesinde, dilim tavan-tabanlarında veya vergi oranlarında ek bütçeye paralel artış yapılmalıdır. Aksi durumda maaş artışları cebimize girmeden gelir vergisine gidecektir. 

Son olarak önce iktidarın bütçeyi tek başına belirleyip ardından toplu sözleşme masasında ‘bütçe imkânlarımız el vermiyor’ diyerek bizleri hedeflenen çarpık enflasyon rakamlarına mahkûm bırakma politikasına artık son verilmelidir.

Emekçilerin, sendikaların, halkın bütçeye katılma hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır. 2023 bütçesi hazırlıklarına başlanacak olan önümüzdeki Ekim ayında toplu sözleşme masası kurulmalıdır. En düşük kamu emekçisinin geliri maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmalıdır.

KESK olarak buradan bir kez daha başta kamu emekçileri olmak üzere tüm emekçileri, işçileri, asgari ücretlileri ‘insanca bir yaşam, insanca yaşamaya yetecek bir ücret& için bir araya gelmeye, bizlere 19. yüzyıl kölelik koşullarını, yoksulluğu sefaleti dayatanlara karşı emeğin birleşik mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz”.

 


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA