HEDİYE EROĞLU
Kahramanmaraş ve ardından Hatay depremleri ile büyük korkunun yaşandığı Mersin’de gözler yapı stoğunun kalitesiz olduğu bölgelerde. Uzmanlar olası bir Adana depreminin uyarısını yaparken kentteki bazı binalarda hasar tespiti sonrası tahliyelerin başlaması endişeyi arttırdı.
Depremler sonucu ortaya çıkan büyük yıkım şehirlerin imarlarını yeniden tartışmaya açarken TMMOB’ya bağlı Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Mersin Şube Başkanı Sinan Can, katıldığı bir televizyon programında imar planlarının karar aşamasına dikkat çekti.
DERE YATAKLARINA YAPILAN TÜM BİNALAR YIKILDI
Deprem ve doğa konusunun çok yönlü olduğunu dile getiren Dr. Can, çevreyi daha farklı ele almak gerektiğini söyleyerek, “Doğanın bir dengesi vardır. Doğanın dengesini bozduğumuz zaman kendi kendini yenileme süreci ile karşı karşıya kalırız. Ve bu yenileme süreci de masum olmayabilir. Yıkıcıdır. İnsan nasıl doğaya müdahale ediyorsa, doğa da aynı şekilde müdahale edebilir. Deprem bölgelerine baktığımız zaman Maraş ve Hatay’da dere yataklarına yapılan tüm binalar yıkılmış durumda. Su yolunu buluyor ki o yatakları açıyor. Tarihsel süreçte o yataklar, ne kadar su alabildiğini bize zaten gösteriyor ama biz bu alanları daraltıp, imar planlarına sokup, konut yaptıkça dengenin bozulmasına katkı sağlıyoruz” dedi.
DOĞAYA İNSANİ MÜDAHELELER YIKIMI ARTTIRIYOR
Depremin, yerkürede farklı sebeplerden kaynaklı biriken bir enerjinin açığa çıkması olduğunu anımsatan Sinan Can, bu enerjinin nedenlerinden birisinin de insan faaliyetleri olduğunu anımsattı.
Kahramanmaraş’ta termik santrallerin faaliyetleri sonucunda yer altı sularının çekilmesinin söz konusu olduğunu anımsatan Dr. Can, “Zaten bu tip yapıların en büyük çevresel göstergeleri yer altı su kaynaklarıdır. Maraş’ta ki termik santrallerin yer altı suyunu çekip, boşluklar yaratıp bunun da depreme sebep olabileceği de konuşuluyor. Bu da bir insani müdahaledir” diye konuştu.
“YAPILAŞMADA KOLAYA KAÇIYORUZ”
Ayrıca kent planlarının neye göre kime göre hangi kritere, liyakatlı insanlarca yapıldığının da bir diğer önemli başlık olduğunu bildiren ÇMO Mersin Şube Başkanı Sinan Can, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Mersin için Toroslar’ın etekleri denir. Ama biz tam tersini yapıyor; ova özelliği olan zemin mekaniği zayıf olan, zemin etütleri sıvılaşmaya müsait olan yerleri yapılaşmaya açıyoruz. Çünkü kolayı seçiyoruz. Ulaşım aksları ile birlikte ticari fonksiyonlar için kent merkezlerini ovalarımıza yapıyoruz.
Hatay’daki yıkımın bu kadar büyük olmasının nedenlerinden biri şudur; Hatay ve İskenderun Amik ovasındadır. Sırtı Avanos olan Amik ovasının zemini, sahille bitişiktir. İskenderun’daki yıkıcı tahribatı yerinde gördüm. İskenderun’da Avanos eteklerine yapılan yapıların yıkılmadığını gördüm. Çünkü sıvılaşmanın olmadığı zeminin sağlam olduğu bir alana yapıldığı için yıkılmadı bu binalar. Üstelik bunlar ortalama 10 kattan fazla olan TOKİ yapılarıydı.
“SİYASİ ERKİN ELİNE VERİLEN KENTLEŞME FACİALARIN DAHA FAZLA BÜYÜMESİNE İMKAN VERİYOR”
Biz kentleşmeyi hangi kriterlere göre gerçekleştiriyoruz. Siyasi erkin eline verilen kentleşme ilkeleri bu tür faciaların daha fazla büyümesine imkan veriyor. Fakat şehir plancılarının, mimarların yapmış olduğu kentleşme süreçleri daha da büyük, sağlam kriterler çerçevesinde yapılıyor. Deprem kendiliğinden olmuyor. İnsani müdahaleler ile buna katkı sağlanıyor. Ayrıca deprem ekonomisi ve kentsel dönüşüm ile ilgili ince çizgiler var. Dönüşümün hesaplanması gerekir.”