Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Kızıldere Katliamı’nın 51. yıldönümünde, tek adam ve tek parti yönetimine son vermek, demokratik bir ülke için bütün güçleri birleştirmek ve ortak mücadele çağrısı yaptı.
BARIŞ ÇOBAN
Türkiye tarihinin karanlık günlerinden 30 Mart 1972'de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi - Cephesi (THKP - C) lideri Mahir Çayan ve 9 kişinin katledildiği Kızıldere Katliamı’nın 51’inci yıldönümü Mersin’de unutulmadı.
Mersin Emek ve Demokrasi Platformu üyeleri, Kızıldere Katliamı’nın 51. yıldönümünde sokağa inerek Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelip 14 Mayıs seçimleri için güçleri birleştirme çağrısı yaptı.
DENİZLERİ İDAMDAN KURTARMAK İSTEDİLER
Burada platform adına açıklamayı okuyan Mersin 68’liler Derneği Başkanı Hasan Kapıkıran, 30 Mart 1972’de, on devrimci yoldaşın, Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Ertan Saruhan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy, Niksar’ın Kızıldere köyünde kuşatıldıkları kerpiç bir evde katledilmelerinin üzerinden 51 yıl geçtiğini söyledi.
Kapıkıran, “Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve arkadaşlarını idamdan kurtarmak için yaptıkları bu girişim dayanışmanın en iyi örneklerinden biri olarak tarihteki yerini aldı” dedi.
BUGÜNÜN TEMELLERİ 50 YIL ÖNCE ATILDI
Bugün ise doğanın, kentlerin sermaye için talan edilerek yaratılan ekolojik tahribatın, emeğin kazanılmış haklarına dahi göz dikildiğini dile getiren Kapıkıran, “Kürt halkına yönelik tahakküm ve baskı politikalarının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin devlet eliyle örgütlendirilerek ötekileştirme ve ayrımcılık politikalarının hız kazanmasının ve farklı inançları yok saymanın temelleri o günlere 50 yıl öncesine dayanmaktadır. AKP iktidarı ise bu temelleri bir yapısallığa kazandırarak toplumsal yaşama dair ne varsa her şeyi piyasalaştırmış, en temel kamu hizmetlerini dahi sermayenin ellerine bırakmıştır.
“SERMAYE, MAFYA VE YIKIM DÜZENİNİ DEĞİŞTİRECEK ÖRGÜTLENMELER KURMALIYIZ”
Egemen siyaset ve sistem açısından durum böyleyken, bizler açısından da dayanışmanın, mücadelenin ve direnişin temel mihenk taşlarından biri ise Kızıldere’de yoldaşları için ölümü göze alarak mücadele eden devrimcilerin duruşu olmuştur. Bu duruş kendisini hakları için direnen işçilerin işyeri işgallerinde ya da şirketlerin önünde çadır kurmasında, eşitsizliğe karşı sokakları özgürleştiren kadınlarda, doğasını yok edenlerin önüne dikilenlerde, insanca yaşam talebini yaşamın her alanında dile getirenlerde yeniden göstermektedir. Mahir Çayan ve arkadaşlarını anmak sadece onları unutmamak değil, içerisinde olduğumuz siyasal koşullarda mücadele olanaklarını zorlamaktır. Savaş, eşitsizlik, yoksulluk ve faşizm kıskacı içerisine hapsedilmeye çalışılanların, bu sermaye, mafya ve yıkım düzenini değiştirecek bir toplumsal yeniden inşayı sağlayacak örgütlenmeler kurmaktır” diye konuştu.
DEPREMZEDELER İÇİN GÜVENLİ YAŞAM ALANI ÇAĞRISI
Ülkemizde 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin bir kez daha siyasal iktidarın vergileri halktan toplayıp sermayeye hizmet ettiğini bir kez daha gösterdiğini ifade eden Hasan Kapıkıran, yerleşim yerleri ve kentler fay hatlarının üzerinde inşa edilirken, zemin etüt çalışmaları, proje ve kontrol aşamaları denetlenmeyip, üstüne birde imar afları çıkarılarak milyonların ölüme terk edildiğini kaydetti.
Deprem sonrası ise ülkeyi şirket mantığı ile yöneten anlayışın Kızılay ve AFAD gibi içi boşaltılmış kurumlarla, binlerce kişinin “bizi duyan kimse yok mu” çığlıkları ile ölüme terk edildiğini söyleyen Kapıkıran, “Halkın dayanışması acıları biraz da olsa hafifletmiştir. Bugün öncelikle depremde etkilenen kentlerde yaşayan milyonlarca insan için güvenli yaşam alanları oluşturulmalı, bu konutlar teslim edilene kadar deprem bölgesinde ve diğer kentlere taşınan depremzedelerin eğitim ve sağlık başta olmak üzere çadır konteyner gibi yaşamsal ihtiyaçları ücretsiz olarak sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
DEMOKRATİK HALK İKTİDARINA GİDEN YOL, BİRLEŞEREK MÜCADELEDEN GEÇİYOR
Kapıkıran konuşmasının devamında; 68 kuşağının yiğit devrimci önderleri bir yandan halka bağlılığı, yoldaşları için ölüme gitmeyi göze alan dayanışmayı miras bırakırken, diğer yandan emperyalizme ve sermayenin egemenliğine karşı demokratik halk iktidarına giden yolun birleşerek mücadele etmekten geçtiğini canları pahasına hafızalara kazıdığını vurguladı.
“Yaklaşık olarak 20 yıldır ülkeyi yöneten ve 2018’den sonra tek adam tek parti iktidarı ile işçi sınıfına, emekçilere ve ezilen halklara yaşam hakkı tanımayan bu tekçi iktidardan kurtulmak için 14 Mayıs bize son dönemlerdeki en önemli olanağı sağlamış durumdadır” diyen Hasan Kapıkıran, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Bu gün Kızıldere katliamının 51 yılında Mahirleri, Cihanları anarken onların özlem duyduğu Emeğin, Eşitliğin ve Özgürlüğün ülkesinde barış içinde bir arada yaşamanın yolu tek adam ve tek parti yönetimine son vermek ve demokratik bir ülke için bütün güçlerimizi birleştirmek ve ortak mücadele gerektiğine inanıyoruz.
Bizler Mersin Emek ve Demokrasi Platformu olarak Kızıldere Katliamında hayatını kaybeden on devrimci arkadaşı saygı, sevgi ve özlem ile anıyor. ON’ları unutmadığımızı ve her zaman bugünün toplumsal mücadeleleri içerisinde yaşatacağımıza söz veriyor. Ve diyoruz ki tıpkı Mahir Çayan’ın söylediği gibi “Onların bugün büyük görünen güçleri ve imkanları bizlere vız gelir. Onlar bir avuç, biz ise milyonlarız. Kaybedeceğimiz hiçbir şey yoktur ama kazanacağımız koca bir dünya vardır.”