Haber Merkezi
Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom'un Nükleer Reaktörler Araştırma Enstitüsü, uranyum ve plütonyum karışımı olan MOX yakıtlı VVER tipi yakıt çubuklarının testlerine başladığını bildirdi.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, bu gelişme Rus nükleer endüstrisinin kapalı nükleer yakıt döngüsü konusunda yeni bir kilometre taşını oluşturuyor.
Rosatom halihazırda başta Beloyarsk Nükleer Güç Santrali'nde bulunan dünyanın en güçlü BN-800 hızlı reaktörü olmak üzere sadece hızlı nötron reaktörleri için MOX yakıtı üretiyor. Rosatom tarafından geliştirilen ve VVER reaktörlerinde kullanılan uranyum-plütonyum REMIX yakıtı VVER-1000 prototip yakıt çubukları şeklinde tam çalışma döngüsünü başarıyla geçti ve komple REMIX yakıt tertibatlarının bir parçası olarak faaliyet gösteriyor.
MOX yakıtı kullanılmış yakıttan ayrıştırılan plütonyum oksitlerin yanı sıra uranyum zenginleştirme aşamasında nükleer yakıt üretiminin bir yan ürünü olarak üretilen tükenmiş uranyum oksitlerin bir karışımı olma özelliği taşıyor. VVER için MOX yakıtın yaklaşık yüzde 5,5-7,5 plütonyum içeriğine sahip olması bekleniyor. Bu, VVER reaktörlerinin yakıt döngüsünde geri kazanılmış nükleer malzemelerin kullanımında daha fazla esneklik ve verimlilik sağlayacak ve büyük ölçekli kullanımına doğru ilerlerken uranyum-plütonyum yakıt üretim maliyetlerini optimize edecek.
MIR reaktöründeki test için, yüzde 5-12 plütonyum içeriğine sahip 21 MOX yakıt çubuğu, Rosatom'un yakıt şirketi TVEL AŞ'ye bağlı Bochvar Enstitüsü, Novosibirsk Kimyasal Konsantre Tesisi ve Sibirya Kimyasal Kombine AŞ işletmeleri işbirliği ile üretildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen TVEL Bilim ve Teknolojiden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Alexander Ugryumov, yakın gelecekte uranyum-plütonyum yakıtı için kanıtlanmış referanslarla, reaktör tesisinin gereksinimlerine ve yakıt döngüsü stratejisine bağlı olarak çok çeşitli yakıt bileşimi seçenekleri sunabileceklerini belirterek, "Nükleer enerjinin temelinin hafif su termal reaktörleri olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bunların kaynak tabanını tekrar tekrar genişletebilecek, depolamak yerine ışınlanmış yakıtı yeniden işleyebilecek ve nükleer atık hacmini önemli ölçüde azaltabileceğiz." değerlendirmesinde bulundu.