İBRAHİM YÜNCÜLER
Çukurova çiftçisinin mısırda fiyat beklediği bugünlerde Mersin Limanında yüklü miktarlarda ithal mısır olduğu ve piyasaya sürüleceği iddiaları gündeme gelirken İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, bölgedeki mısır üreticisinin sorunlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.
MERSİN’DEKİ ARAZİLERİN YÜZDE 21’İNDE TARIM YAPILIYOR
TBMM’de bir basın toplantısı gerçekleştiren Kocamaz, Mersin’in, tarihi ve doğal güzellikleriyle kültür ve turizm şehri olmasını yanı sıra önemli bir tarım şehri olduğunu anımsattı.
“Mersin’de 329 bin 666 hektar alanda, yani yüzölçümünün yaklaşık yüzde 21’lik bölümünde tarımsal üretim yapılmaktadır” diyen Kocamaz, “TÜİK verilerine göre Mersin, sadece bitkisel üretim bakımından 17 milyar TL’lik potansiyeli ile 2021 yılında Antalya ve Konya’dan sonra 3. sırada yer almıştır.
Mersin, yalnızca Türkiye için değil, dünyanın pek çok ülkesinde yaşayan insanlar için de tarımsal üretim yapmaktadır” dedi.
ÇİFTÇİ ALIN TERİNİN KARŞILIĞINI ALAMAZ HALE GELDİ
Bütün bu gayretlere rağmen, Mersinli üreticilerin ne yazık ki bu hükümet döneminde kazanamaz ve alın terinin karşılığı alamaz hale geldiğini söyleyen Burhanettin Kocamaz, “Tarımsal üretimde girdiler her geçen gün artmaktadır. Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım ÜFE) Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 4,04, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 57,93 artış göstermiş ve on iki aylık ortalamalara göre de yüzde 110,72 artmıştır.
Akaryakıta hemen hemen her gün, sabah akşam zam yapılmaya başlanmıştır.
Motorin üreticilerin en önemli girdilerinin başında gelmektedir.
Seçim öncesi 18,63 TL olan motorinin fiyatı 2,5 ayda iki katına çıkarak 36,47 TL olmuştur.
“ÜRETİCİLERİN KAZANMASI GEREKEN KAR TÜCCARA VE MARKETLERE GİTMEYE BAŞLADI”
Gübredeki yüzde 100’ün üzerindeki artış tarımsal üretimi tehdit etmeye başlamıştır.
Üreticiler tarlasına neredeyse gübre atamaz hale gelmiştir.
Sulama ve elektrik fiyatları altından kalkılmaz bir boyuta ulaşmıştır.
Hükümet tarafından izlenen yanlış tarım politikaları sonucu, tarla da ve bahçede girdi maliyetleri sürekli olarak artış gösterirken üretici elinde avcunda kalan evini ve traktörünü satarak borcunu ödemeye zorlanmaktadır.
Buna karşılık üreticinin kazancı artmak yerine sürekli olarak düşmüştür.
Hükümet politikalarıyla, üreticilerin kazanması gereken kar tüccara ve marketlere gitmeye başlamıştır” diye konuştu.
VERİLEN SÖZLERİ ANIMSATTI
Üreticiden 4 TL’ye alınan elmanın tüketiciye 49,95 TL’ye ulaştığına dikkat çeken Milletvekili Kocamaz, “Nakliye fiyatları almış başını gitmiştir. Bütün bunlara rağmen; üretici her yıl ‘seneye inşallah’ diyerek, hükümete ve verilen sözlere güvenmiş ve umutla ekmeye, üretmeye devam etmiştir.
Hükümet tarafından önce; Kazanamadıkları için üretimden uzaklaşan üreticilere ‘Bir karış yeri boş bırakmasınlar, biz arkalarındayız’ şeklinde seslenilmiş, gerekirse çiftçilerin ürünlerini devletin alacağı söylemiştir.
Ardından hükümet, ‘üreticinin yanında olmaya, milli üretimi desteklemeye devam edeceğiz’ diyerek, ‘parola sen yeterli üret’ şeklinde açıklamalarda bulunarak, üreticiye söz vermiş ve yeni vaatler de bulunmuştur.
ÇİTFÇİ, İKTİDARA GÜVENİP ÜRETTİ
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Mersinli üreticilerimiz de hükümet tarafından verilen bütün bu sözlere ve vaatlere inanmış, güvenmiş ve cebindeki son kuruşuyla yüksek girdilere rağmen risk alıp üretmeye devam etmiştir.
İş hasada ve yüksek maliyetlerle üretmiş olduğu ürününü satmaya gelince, ‘biz arkandayız’ diye açıklama yapan hükümeti ne yazık ki ne arkasında, ne de yanında bulabilmiştir.
Üretici bu hükümet döneminde yıllardır olduğu gibi yine kaderine terk edilmiştir.
ÜRETİCİ PERİŞAN OLDU
Mersin’de kayısı üreticileri de, limon üreticileri de, muz üreticileri de, kiraz üreticileri de buğday üreticileri de perişan olmuştur.
Hükümetin arka çıkmadığı üreticiler, Mersin’de bin bir emekle yetiştirdikleri ürünlerini tüccara maliyetlerin çok altında satmak zorunda kalmışlardır.
Türkiye’nin sofralık kayısı üretiminin yaklaşık yüzde 60’lık bölümü sadece Mut ilçemizdeki üreticiler tarafından üretilmektedir.
Mut ilçemizde bu sene kayısının kilosu üreticide ne yazık ki 5 TL’ye kadar düşmüştür.
Kayısı üreticisi zarar etmiştir. Halbuki üreticide fiyatı maliyetlerin çok altında 5 TL’ye kadar düşen kayısının kilosu semtine göre marketlerde 40-50 TL’den başlayan fiyatlarla satılmaktadır.
Üreticideki fiyatla, market fiyatları arasında neredeyse 8-10 kat fiyat farkı oluşmuştur.
Sadece kayısı üreticileri değil limon ve muz üreticileri de bu sene üretim maliyetlerinin çok altında, ürettikleri limon ve muzları satmak zorunda kalmışlardır.
LİMONDA PAZARLARI KAYBETTİK
Ayrıca limon için bir dönem uygulanan ihracat yasağı, Mersin ve tüm Türkiye’deki üreticilerimiz için pazar kayıplarına neden olmuş ve bir daha da o pazarlar geri alınamamıştır.
Bu sene Erdemli de limonun kilosu 3 TL’ye kadar düşmüştür. Üreticiden 3 TL’ye alınan limon ki, (bu rakam bırakın üretim maliyetlerini toplama maliyeti dahi değildir.) Marketlerde kilosu 20 TL’nin üzerinde satılmaktadır.
Ne yazık ki ülkemizde muz konusunda da benzer bir durum yaşanmaktadır. Muz üreticisi de ithal edilen muz için uygulanan ayrıcalıklar nedeniyle bu sene kazanç sağlayamamıştır.
MISIR ÜRETİMİNDE KIRIKLIĞI YAŞANIYOR
Şuanda Mersin ilimizde mısır hasadı da başlamıştır. Büyük umutlarla başlanan hasat, buğday ve arpa hasadında olduğu gibi ne yazık ki üreticide büyük bir hayal kırıklığına yol açmıştır.
Hepinizin de bildiği gibi hükümet tarafından buğday fiyatı, ekmeklik buğday da ton başına 8 bin 250 TL açıklanmış, ayrıca da ton başına 1000 TL’de destek primi, verileceği söylenmişti.
Depoları ithal buğdayla dolu olan TMO, buğday üreticisine randevu dahi vermemiş, üretici bu durum karşısında buğdayını 5 TL’ye kadar tüccara satmak zorunda bırakılmıştır.
Bugün benzer bir durum ne yazık ki mısır hasadı sırasında da yaşanmaktadır.
HALA FİYAT AÇIKLANMADI, ZARARINA SATIŞ YAPILIYOR
Hasat başlamasına rağmen ortada TMO tarafından açıklanmış bir fiyat ne yazık ki yoktur.
Tek fiyat var ortada o da tüccarın 4,5 TL’lik maliyetlerin çok altındaki fiyatıdır.
Mersin’den daha dün döndüm. Geçen hafta mısır üreticileriyle birlikteydik.
Üretici biz bu fiyata mısır satarsak ‘çok zarar ederiz’ borçlarımızı ödemek için ‘varımızı yoğumuzu satmak zorunda kalırız’ demektedir.
Önünü göremeyen ve borçlu olan mısır üreticisi maliyetinin çok çok altında, 4,5 TL’ye zararına tüccara mısırını satmaya başlamıştır.
Bu nedenle, TMO’nun biran önce ve hiç vakit kaybetmeden mısır taban fiyatını açıklaması ve piyasada yerini alarak bir denge oluşturması gerekmektedir.
TMO taban fiyatta, maliyetleri, üreticilerin emeğini ve alın terini dikkate alarak üreticiyi mağdur etmeyecek iyi bir fiyat açıklamalıdır.
Aksi taktirde, hükümet önümüzdeki sene mısır üretecek üretici bulamayacaktır.
‘ÜRETİCİLER BİZLERE BU HÜKÜMET NE YAPMAK İSTİYOR, BİZİ BİTİRMEK Mİ? İSTİYOR’
Hasat öncesi hükümet tarafından uygulanan sıfır gümrüklü buğday, arpa ve mısır ithalatı Türkiye’de bu alanda üretim yapan üreticilere büyük zarar vermekte, ‘üreticiler bizlere bu hükümet ne yapmak istiyor, bizi bitirmek mi? İstiyor’ diye sormaktadır.
25 Nisan 2023 tarihinde hasat öncesi Cumhurbaşkanı kararı ile buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisi her ne kadar yüzde sıfırdan yüzde 130’a yükseltilmiş olsa da “atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.” TMO’da ve lisanslı depolarda ithal edilen hububatlar nedeniyle yer kalmamıştır.
TMO, yaşanan depo sorununa mutlaka hükümet bir çözüm bulmalı ve üreticinin elindeki ürünü hakkıyla söz verdiği şekilde almalıdır.
Mısır üreticisi mutlaka desteklenmeli ve daha fazla üretim yapması sağlanmalıdır.
DÜNYADA ÜRETİM ARTIYOR, BİZDE AZALIYOR
Dünyada üretim artarken bizde neden azalıyor, mutlaka sorgulanmalıdır. Son 5 yıllık dönemde, Arjantin’de 2,4 milyon ha, Brezilya’da 2,1 milyon ha, Ukrayna’da 815 bin ha ve Hindistan’da 694 bin ha alan artışı görülmektedir.
Türkiye’de geçmişte 1961 yılında 705.000 hektar alanda mısır üretimi yapılırken, bugün 2020 yılında 591.900 hektar alanda mısır üretimi yapılmaktadır. Aradan geçen 50 yıl içinde üretim yapılan alan miktarı artması gerekirken azalmıştır.
Bunun da tek nedeni yine bu hükümetin uyguladığı yanlış tarım politikalarıdır.
TÜRK ÇİFTÇİSİNDEN ESİRGENEN YÜKSEK MEBLAĞLAR YURT DIŞINDAKİ BAŞKA ÜLKELERİN ÇİFTÇİLERİNE VERİLİYOR
Türkiye’de yıllık 6 milyon ton civarında mısır üretimi gerçekleşmektedir.
6 milyon tonluk üretime rağmen, Türkiye’nin yıllık mısır tüketimi yaklaşık 8 milyon tonun üzerinde gerçekleşmektedir.
Ülkemizde mısırın yüzde 75’ i yem sektöründe, özellikle de kanatlı hayvan sektöründe kullanılmaktadır. Kalan yüzde 20’lik bölümü nişasta-glikoz sanayinde, yüzde 5’i ise endüstride, yağ üretiminde ve tohumluk olarak kullanılmaktadır.
Yani Türkiye yıllık neredeyse 2-3 milyon ton mısır ithalatı gerçekleştirmekte ve Türk çiftçisinden esirgediği yüksek meblağları yurt dışındaki başka ülkelerin çiftçilerine vermektedir.
“ÜRETİCİYE MUTLAKA ALIM GARANTİSİ VERİLMELİ VE ÜRETİMİN ARTIRILARAK SÜRDÜRTÜLMESİ SAĞLANMALIDIR”
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye 2020 yılında 6 milyon ton mısır üretirken 8 milyon ton tüketim gerçekleştirmiştir. Aynı yıl içinde 572 milyon 604 bin dolar ödeyerek 2 milyon 862 bin ton mısır ithalatı yapmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, üretimini artırarak bu yükten mutlaka kurtulmalıdır. Bunun yolu da üreticiyi desteklemekten geçmektedir.
Üretici, üretiyor ama değerinde satamıyor.
Bu nedenle, üreticiye mutlaka alım garantisi verilmeli ve üretimin artırılarak sürdürtülmesi sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.