Nükleere geçit yok!


 

Çernobil nükleer felaketinin 30. yılında AKP Hükümeti’ne, “Yol yakınken bu maceradan vazgeçin” çağrısı yapan Mersinliler, “Doğmamış çocuklarımızın yaşam haklarını ellerinden almaya çalıştığınız bu kirli projelere izin vermeyeceğiz” mesajı verdi.

FATMA DOĞAN CANTEKİN

Mersin Nükleer Karşıtı Platformu, Çernobil felaketinin 30'uncu yıl dönümü nedeniyle Özgür Çocuk Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Eylemde sık sık "Nükleere karşı yaşasın hayat" sloganı atıldı. Çernobil faciasının 30 yıl önce yaşanmasına rağmen hala unutulmadığını ve unutturmayacaklarını dile getiren Mersin Nükleer Karşıtı Platformu Dönem Sözcüsü Erkan Demir, Çernobil'in etkilerinin devam ettiğini hatırlattı.

ÇERNOBİL’İN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ GİZLENDİ!

“26 Nisan 1986’da gerçekleşmiş bir kaza, 30 yıl geçmesine rağmen etkileri hala devam eden bir felaket Çernobil” uyarısı yapan Demir, felaketi unutmadıklarını ancak unutturmak isteyenlere hatırlatmaya çalıştıklarını söyledi. “Çernobil Nükleer Santrali kazası sonrası plütonyum ve yüksek radyoaktif madde içeren nükleer atık bulutları kazadan bir hafta sonra Türkiye’ye giriş yaptı” diyen Erkan Demir, “Nükleer atık yüklü bulutlar Doğu Karadeniz bölgesine yoğun yağış bırakarak bir kabusun başlangıcı oldu.

Trakya ve Karadeniz kıyılarında radyasyon düzeyi; kazadan 10 gün sonra normal düzeyin 5 katına çıktı. Yüksek seviyedeki bu ölçümler sonucu radyasyondan korunmak için önlem alınması gerekirken Türkiye’deki yetkililerin kaygısı halk sağlığı yerine dış ticaret ve ekonomi oldu. Çay ve fındık ihracatına zarar gelmemesi adına gerçekler halktan saklandı. Hiçbir resmi kurum köylerde konu ile ilgili bilgilendirme yapmadı. Kulaktan dolma bilgilerle ve televizyondan duydukları kadarıyla insanlar on gün hayvanlarını dışarı çıkartmadı, çay toplamadı, bahçeye girmedi, yağmurda ıslanmamaya özen gösterdi.Türkiye Radyasyon Güvenliği Kurumu kurularak, dış turizmi ve ihracatı etkileyecek raporları ve açıklamaları bertaraf etmek amaçlandı. Üniversitelerin konu ile ilgili araştırma ve ölçüm raporlarını yayınlaması yasaklandı. Kurumun başında bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral konu ile ilgili açıklama yapacak tek yetkili seçildi. Yine bu kurum tarafından, Karadeniz’deki radyasyonu belgeleyen ‘Clarke Raporu’ halktan gizlendi.

AKIL SINIRLARINI ZORLAYAN AÇIKLAMALARDA BULUNDULAR

Radyoaktif olarak kirlenmiş gıdaların besin zinciri yoluyla insan bünyesinde birikme yapabileceği uyarılarına rağmen, İtalya’da kaza sonrası süt ve süt ürünleri tüketimi yasaklanmışken Türkiye’de Cahit Aral tarafından bu ürünlerin tüketiminin rahatlıkla yapılabileceği söylendi. Çünkü bize bir şey olmazdı ve “Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye’de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir” gibi açıklamalar yapılarak içimiz rahatlatılmıştı.

Bölgenin bir diğer besin kaynağı olan ve haliyle yaşanan kazadan etkilenen fındık için; devlet bütün fındıkları Fiskobirlik aracılığıyla alacağını açıkladı. Ancak ihracatın zarar görmemesi adına fındıktaki tehlike saklandı, insanlar kendi tüketimleri için fındık ayırdı. Yine o yılın mahsulü mısır, salatalık, fasulye gibi bahçe ürünleri de insanlar tarafından tüketildi.

Asıl manipülasyon ise çay konusunda yaşandı. İhracat ve tüketime zarar gelmemesi adına bakanlar televizyon karşısında çay içtiler, ‘Radyasyonlu çay daha lezzetlidir’, ‘Biraz radyasyon kemiklere iyi gelir’ gibi akıl sınırlarını zorlayan açıklamalarda bulundular. Alınan karar gereği; sözde düşük radyasyon içeren çaylar TAEK uzmanlarınca temiz çaylarla harmanlanarak insan yaşamını ve sağlığını hiçe sayarak imha edilmek yerine insanlara içirildi. Gömülmesine karar verilen çaylar ise, sızdırmaz haznelere değil toprağa kuyular açılarak gömülmesi sonucu yoğun yağışlarda sızarak denize karıştı. Ayrıca bu gömülecek olan çayların saklandığı depolarda nasıl bir temizlik yapıldığı, ertesi yılın mahsulünün o depolara nasıl konulduğu da bilinmemektedir. 1987 yılında ODTÜ’nün çaydaki radyasyon seviyesinin çocuk ölümlerine yol açabileceğini açıklamasının ardından TAEK, ODTÜ’yü yalanlayarak raporun hatalı olduğunu ve hazırlayanların özür dilediklerini açıkladı” diye konuştu.

KARADENİZ’DE KANSER KIRDI GEÇİRDİ!

Hopa’da Türk Tabipler Birliği tarafından 2005 yılında, kazadan 19 yıl sonra, bin 939 ev, 7 bin 831 kişiye ulaşılarak yapılan araştırma sonucu her iki kişiden birinin kanserden öldüğünün ortaya çıktığını anımsatan Erkan Demir, yüzde 48’e ulaşan kanser ölüm oranının, dolmaz denilen mezarlıkları doldurduğunu vurguladı.

Kazadan sonra, bugüne kadar, kayıt bildirim sisteminin kurulmamış olmasından dolayı, kanıta dayalı olarak değerlendirilemeyen sonuçlara da değinen Demir, “Hopa’nın Türkiye’de Çernobil’den en çok etkilenen bölge olması ve düzenli kayıt sistemi olan Avrupa ülkelerinde Çernobil sonrası kanser oranındaki artışa baktığımızda bize sorumlunun Çernobil olduğunu gösteriyor.

Ancak 1986’nın inkar politikaları hala sürüyor. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2006 yılında Çernobil ile artan kanser vakalarının ilişkili olmadığını söylemiş, “Asıl Çernobil vatandaşın cebinde. Sigara, alkol tüketimi ve yüksek kalorili yiyecekler kanserin asıl nedenleri”diyerek inkarı sürdürmüştür. Bu inkar politikaları sonucu kanser oranının en fazla olduğu yerlerden biri olan Hopa’da bugün hala bir onkoloji merkez kurulmuyor. Ağır hastalar kemoterapi ve radyoterapi için kilometrelerce yol gidiyor.

Dünya Sağlık Örgütü radyasyon bilimciler ilerleyen yıllarda Çernobil’den kaynaklı meme, akciğer kanseri oranın artacağını söylemişlerdi; Karadeniz şu anda tam da o günleri yaşıyor” dedi.

“YOK YAKINKEN BU MACERADAN VAZGEÇİN”

Bugün; Akkuyu’da Sinop’ta ve İğneada’da nükleer santral kurma projelerini ortaya atan AKP hükümetine seslenmeyi de ihmal etmeyen Erkan Demir, son olarak şunları söyledi; “İyi yönetemediğiniz ülkemizi felakete sürüklerken doğmamış çocuklarımızın yaşam haklarını ellerinden almaya çalıştığınız bu kirli projelere izin vermeyeceğiz. Sadece rant amacı taşıyan hükümetinizin taşeronu Cengiz İnşaatın Cerattepede, Akkuyuda Surda ve ülkenin birçok yerinde devam eden doğayı yağma projelerine izin vermeyeceğiz.

Nükleer masallara ve yalanlara karnımız tok. Bu sürecin sorumlularına sesleniyoruz; bu maceradan yol yakınken bir an önce vazgeçin. Nükleere inat yaşasın hayat”.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA