Hediye Eroğlu

Yerel seçimler yaklaşırken Mersin’de ivme yakalan Türkiye İşçi Partisi (TİP), 3 ilçede belediye başkanı çıkarma çalışmalarını yoğun şekilde sürdürüyor.

Bu kapsamda aday adayları ile sahada etkin bir çalışma yürüten TİP’te öne çıkan isimlerden olan Yenişehir Belediye Başkan aday adayı Gencer Baykul, gazetemizi ziyaret ederek sorularımızı yanıtladı.

“AİLEM 100 YILDIR MERSİN’DE YAŞIYOR”

Mersin'in Mahmudiye mahallesinde 20 Nisan 1965' de doğan, ilk ve orta öğrenimimi Mersin’de tamamlayan Baykul, merak ederek, soru sorarak ve gerçeği arayarak geçen ilk gençlik yıllarında, toplumcu fikirlerle Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde buluştu. Fakültenin İşletme Bölümünden mezun olan Gencer Baykul, iktisat ve mesleki alanlarda yazdığı ve yayınlanmış makalelerinin yanı sıra, 'en büyük tutkum' diye nitelendirdiği edebiyat alanında da eserler üretti. Roman türünde yayınlanmış üç eseri bulunan Baykul, halen Yenişehir ilçesinde ikamet ediyor.

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak kendi işimi yapan Baykul, “Ailem yüz yıldan daha uzun bir süredir bu kentte yaşamaktadır. Üniversite ve ekmek mücadelem dışında hep bu kentte yaşadım. Bu bakımdan Mersin' in son yarım yüzyıllık tarihinin önemli bir bölümünü de tanıklık ettim. Kentime hep tutkulu biçimde bağlılık duydum. Akdeniz'in kıyısında nadide bir mücevher gibi parlayan bu kent, ne yazık ki, genel ve yerel siyasetin, halktan, halkçı bakış açısından, emekten, emekçiden ve bilimden uzak yöntemleri ile adeta solmuştur.

“YEREL YÖNETİMLER BİR AVUÇ MÜTEAHHİT VE RANTİYENİN KENTİN YARATTIĞI RANTA EL KOYDUĞU BİR ARAÇ HALİNE DÖNÜŞTÜ”

Özellikle son çeyrek yüzyılda ise, yerel yönetimler sadece bir avuç müteahhit ve rantiyenin kentin yarattığı ranta el koyduğu bir araç haline dönüşmüştür. Bugün yerel yönetimlerde bu bir avuç müteahhit ve rantiyenin sırtı sıvazlanmakta, kentin yarattığı kaynaklar kent halkına değil, bu kesimlere değişik yöntemlerle transfer edilmektedir. Özel sektörde değişik iş kollarında uzun yıllar emek ve ekmek mücadelesi verdim. Bu yıllar, hayatı ve insanları daha iyi gözlemleme ve öğrenme fırsatı da bulduğum yıllar olmuştur. Hayatın, onu seyrederek değişmeyeceğini öğrendiğim andan beri örgütlü mücadelenin gerekliğine inanarak, içinde yer aldım. Türkiye İşçi Partisi üyesiyim” diyerek kendini tanıttı.

SÖMÜRÜ VE YIKIM HER YERDE

Neden aday adayı olduğuna dair de açıklamalar yapan Gencer Baykul, kapitalizm dünyanın dört bir yanında sömürü ve yıkım yaratmaya devam ettiğini söyleyerek, “Kapitalizm sadece dünya halkları için değil, ulusal ve giderek yerel düzeyde de yıkıcı etkilerini hissettirmektedir. Çarpık (Kaotik) kentleşme, sağlıksız yaşam alanları, şehirdeki yeşil alanların imar rantına kurban edilmesi ve giderek kar hırsı, büyük bir ahlaki çöküntüye yol açmıştır. Halka ait ekonomik değerlerin bir avuç müteahhide ve sermaye kesimine aktarılmasına dur demek için yerel yönetimlerde alternatif bir ekonomik program, kapsamlı bir kapitalizm eleştirisi ve eylemliliği içermelidir.

BELEDİYELER HAYATIN HER ALANINDA SORUMLU

Belediyeler kentlerde yaşayanların ortak ve özel ihtiyaçlarının tümünü karşılayan ve her canlının da yaşamından sorumlu olması gereken kuruluşlardır. Kar hırsının dizginlenebilmesi ve insan insan yapan tüm erdemlerin yok olup gitmemesi için, kar değil, toplumsal yarar amaçlı bir üretim ilişkisinin tesis edilmesi hayati öneme sahiptir.

Üretim ve yeniden üretim sürecinde emek sömürüsünü en aza indirip, giderek ortadan kaldırmak, emekçilerin kamusal üretimden alacağı payı (ücret) arttırmak ve emekçilerin bu süreçlerde karar alma ve uygulamaya her düzeyde katılması ve müdahalesi olanaklı kılmak temel görevdir.

HALKÇI BELEDİYECİLİK VURGUSU

Üretimin ve kaynak yaratmanın planlanması (Bilgi toplama, tasnif, istatistik, liyakate dayalı bir istihdam ve fiziki ya da fikri öncülük) gerçekleştirilmelidir. Halkçı Belediyeciliğin ana hedefi, yapılacak tüm çalışmalarda ve alınacak kararlarda, toplumda dayanışma kültürünü geliştirmek ve tüm belediyecilik hizmetlerinde emeğiyle geçinenlerin ve dezavantajlı bireylerin gereksinimlerinin öncelenmesidir. Bu bakımdan sağlık ve eğitim hizmetleri başta olmak üzere, değeri fiyatla ölçülen tüm kamusal hizmetlere ulaşımın, emeğiyle geçinenler öncelenerek, emekliler, işsizler ve dezavantajlı toplumsal kesimler için satın alınabilir düzeylerde olması, halkçı belediyeciliğin başlangıçtaki temel ekonomik perspektifi olmalıdır.

“MEVCUT SİYASETİN SAHTELİĞİNE, PESPAYELİĞİNE, FIRILDAKLIĞINA SON VERMEK İÇİN ADAYIM”

Halkçı belediyecilik; üretim, kaynak ve istihdam sağlayacak her türlü faaliyeti Demokratik Katılımcı bir bakış açısıyla yürütmelidir. Bu bakımdan, başta örgütlü emek, ekoloji, kadın, genç, LGBTİ+, ve dezavantajlı kesimler ile Demokratik Kitle Örgütleri olmak üzere, örgütlü tüm kesimlerle birlikte çalışmak öncelikli bir hedeftir. Örgütsüz toplumsal kesimlerin ise, Engelli Meclisi, Kadın Meclisi, Gençlik Meclisi, Esnaf Meclisi vb meclisleri şeklinde örgütlenmesine öncülük ederek, bu meclislerin kendi belirleyecekleri temsilcileri aracılığıyla Meclis toplantılarına katılımlarının, söz ve karar sahibi olabilmelerinin sağlanması hedeflenmelidir.

Tüm bunları gerçek kılmak için... Mevcut siyasetin sahteliğine, pespayeliğine, fırıldaklığına son vermek için... Bu sergilenen maskeli baloya ve maskelere savaş açmak için... Sahici, ilkeli, ahlaklı ve dürüst siyaset için... Şerefimiz için, haysiyetimiz için, gururumuz için...

Adayım!” dedi.