YUSUF CAN GÜDÜK

İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında, cezaevlerindeki hak ihlalleri ve keyfi uygulamalara tepki gösterildi.

Son olarak Sincan Cezaevi’nde meydana gelen skandal uygulamayı kamuoyu ile paylaşan dernek yönetimi, cezaevi yönetiminin el işinde kullanılan boncuğu tehlikeli, risk taşıyan bir madde olarak değerlendirip, topladığını öne sürdü.

179 BİN KİŞİLİK YERDE, 189 BİN KİŞİ KALIYOR!

İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi, Türkiye’deki bir çok cezaevinde insanlık dışı uygulamalara imza atıldığını belirterek, “12 Eylül dönemindeki uygulamaları anımsatan bu uygulamalar ile ilgili bizlere çok sayıda başvuru yapılmaktadır. Özellikle siyasi suçlulara yönelik çıplak aramalar yapılmakta ve tutuklular, hükümlüler günlerce bu halde hücrelerde bekletilmektedir. ‘Doktora gönderiyoruz’ adı altında gece 02:00-03:00’te insan bir yerlere götürülmektedir. Fiziki şiddet son zamanlarda gittikçe artmıştır. Osmaniye Cezaevi’nde Mehmet Marşı çalındığı, işkence yapıldığı iddiaları bulunmaktadır. Özellikle kadın tutsakların çok ciddi sıkıntılarla, zorluklarla karşı karşıya kaldığı, aç bırakıldığı, su verilmediği şeklinde iddialar vardır. Yani gerek ziyaretçilere, gerekse de tutsaklara onur kırıcı uygulamalar yapıldığı görülmektedir. İşkencelere karşı yapılan açlık grevleri ile seslerini duyurmaya çalışan tutuklu ve hükümlüler engellemektedir.  

Yine fiziki yapı kapasitesinin üzerine çıkılmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre; Türkiye’deki cezaevi kapasiteleri 179 bin iken, hükümlü ve tutuklu sayısı 187 bindir” diye konuştu.

“MAHKEMEDEN KEYFİ UYGULAMA”

Konuyla ilgili açıklama yapan Görülmüştür Grubu Sözcüsü Adil Okay, bir çok hapishanede olduğu gibi F tipinde de tutuklu ve hükümlülerle ilgili kanunlarla, genelgelerle oluşturulmuş mevzuatlar çerçevesinde elişi faaliyetleri yürütüldüğünü ve bunun evrensel bir hak olduğunu söyledi.

Okay, ancak Sincan Cezaevi’nde kalan mahkumlardan Yaşar İnce’nin yolladığı mektubunda, mahkeme kararıyla kazandığı bu hakkın keyfi olarak elinden alındığını, hücresinin basılarak malzemelerinin toplandığını bildirdiğini söyledi. Bir mahkemenin verdiği kararın başka bir mahkeme tarafından geri alındığını dile getiren Adil Okay, mahkemenin kararında ‘Silahtan sayılan eşya vasfında kabul edilmese de’ denildiğini böylelikle mahkemenin keyfi bir uygulama olduğunu kabul ettiğini söyledi.

“TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ SAYISI ARTTI”

Cezaevlerindeki kapasiteye de değinen Okay, “2015 yılı kasım sonu resmi ramaklara göre Türkiye hapishanelerinde 170 bin tutuklu ve hükümlü bulunmaktaydı. Bugün ise bu sayı 187 bin olmuştur. Yani hapishanelerde nüfus artışı ve ölüm oranı Türkiye’nin ortalamasının çok üzerinde. Ülke genelinde 360 hapishane bulunmaktadır. Hapishanelerde 700 civarında ağır hasta tutuklu ve hükümlü, tedavi edilmeksizin veya serbest bırakılmaksızın tutulmakta. Her sen onlarcası yaşamını yitirmekte” dedi.