Haber Merkezi
Mersin Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesinin kaleme aldığı kitap ile ilgili bilgiler veren Doç. Dr. Ahmet Asker, “Kitap başlığından da anlaşılacağı üzere, kitabım 19. Yüzyılın sonlarında dünya siyaset sahnesinin önemli bir aktörü haline gelen Almanya’nın -Drang nach Osten ile ifade bulan- doğuya yönelim politikasını ve bu politika bağlamında Osmanlı İmparatorluğu ile yakınlaşmasının sonuçlarını, Alman kültür nüfuzunu güçlendirmek üzere yürütülen faaliyetler açısından ele alıyor. Bu çerçevede, iktidarı süresince Osmanlı’yı 3 kez ziyaret eden Kaiser II. Wilhelm’in dünyaya açılma (Welt Politik) ve barışçıl yayılma (Friedliche durchdringung) siyasetinin, başta başkent İstanbul olmak üzere önemli Osmanlı kentlerindeki izlerini sürüyor.” dedi.
Kitapta, kültür emperyalizminin erken dönem bir örneği olarak görülebilecek Alman Kültür Siyaseti ve bu siyasetin enstrümanları, karşılaştırmalı bir perspektifle değerlendirildiğini belirten Doç. Dr. Asker, “Osmanlı’daki Alman varlığı en erken dönemlerinden itibaren ele alınıyor ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışıyla sonuçlanan I. Dünya Savaşı sonuna kadar, Alman kültür nüfuzunu güçlendirmek üzere yürütülen faaliyetler, yaşama geçirilen ve geçirilemeyen birçok proje inceleniyor. Alman Dışişleri Bakanlığı Politik Arşivi ve Alman Devlet Arşivi belgeleri ışığında; eğitim alanında Alman okulları ile öğretmenlerin, sağlık alanında Alman hastaneleri ile hemşire ve doktorların, sanat alanında faaliyet yürüten derneklerin, sanatçıların ve organizasyonların, bilimsel alanda üniversitede çalışan Alman bilim insanlarının durumları ve faaliyetleri İlk kez bu eserde mercek altına alınıyor.” şeklinde konuştu.
“ÇALIŞMA, ALMAN KÜLTÜRÜNÜN OSMANLI YAŞAMINA OLAN ETKİSİ ÜZERİNE LİTERATÜRDEKİ EKSİKLİĞİ GİDERMEYİ AMAÇLIYOR”
Kitabın yazım sürecinin nasıl başladığı ile ilgili de bilgiler veren Doç. Dr. Ahmet Asker, “Doktora çalışmam, Atatürk dönemi Türk-Alman ilişkilerinin ideolojik karşılaştırmasına dayalıydı. Doktora sürecimde gerek Türkiye’de gerek Almanya’da birçok arşivde çalışmalarım olmuştu. Bu süreçte Türk-Alman ilişkilerini askeri, siyasi ve ekonomik açılardan değerlendiren birçok çalışmaya rastlamıştım. Ancak iki ülke ilişkilerini -Edward Said’in literatürde çığır açan çalışmalarında dikkat çektiği- oryantalizm ve kültür emperyalizmi açılarından değerlendiren çalışmaların eksikliğini fark etmiştim. Son dönemlerinde Osmanlı İmparatorluğu ile askeri ve ekonomik alanlarda sıkı bir ilişki geliştiren Almanya’nın Osmanlı toplum ve devlet yaşantısında benzer bir etkisi olup olmadığı aklımı kurcalayan bir soruydu. Bu sorunun cevabına yönelik merakımı pekiştiren diğer bir önemli çalışma, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu başlıklı kitabıydı. Bu kitabında sayın Ortaylı, Alman felsefesi, sanatı ve biliminden mürekkep yüksek Alman kültürünün Osmanlı yaşamına nüfuz etmekteki eksikliğine dikkat çekmişti. Literatürdeki bu boşluğu biraz olsun doldurmak umuduyla kitabımı hazırlama sürecine başlamış bulundum. Çalışma, başta Alman Dışişleri Bakanlığı Politik Arşivi ve Almanya’daki diğer kütüphane ve arşivlerde bulunan kaynaklardan hareketle ilerleyerek basım aşamasına geldi.” dedi.
"İKİ ÜLKE ARASINDAKİ İLİŞKİLER ÇOK DAHA DERİN VE KÖKLÜ"
Kitabın içeriğiyle ile ilgili de konuşan Doç. Dr. Asker, “Almanya’nın dünyaya açılma siyasetinin ve Türk-Alman ilişkilerinin tarihsel arka planının sunulduğu giriş bölümü, özellikle Osmanlı-Alman ilişkilerinin gelişmeye başladığı II. Abdülhamit döneminden I. Dünya Savaşı’nın sonuna dek uzanan süreci kapsıyor. Bu süreç içerisinde Almanya’nın Şark siyasetini şekillendiren aktörler, iç ve dış politika unsurları ile Şark’ı tanımak ve anlamak amacıyla kurulan Alman cemiyetlerinin Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli kentlerindeki faaliyetleri hakkında bilgilere yer veriliyor. Kitapta, Almanların yabancı ülkelerdeki kültürel faaliyetlerinin, Alman dış politikasının güçlü bir enstrümanı haline dönüşmesini sağlayan yaklaşımlar ile beraber, Eğitim, Sağlık ve Sanat alanlarındaki kültürel faaliyetler, üç ana başlık altında toplanarak inceleniyor.” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Ahmet Asker, 1960’ların başında Almanya’ya başlayan Türk işçi göçü ile iki ülke arasındaki ilişkilerin farklı bir boyut kazandığını belirtirken, sanılanın aksine ülkeler arasındaki ilişkilerin çok daha derin ve köklü olduğunu söyledi. Bu çalışma ile de bu ilişkileri farklı açıdan ele aldığını belirten Doç. Dr. Ahmet Asker sözlerini çalışmanın ortaya çıkmasındaki emeklerinden ötürü gerek Türkiye’de gerek Almanya’daki bütün kurum ve kişiler ile Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar’a teşekkürlerini iletti.