Mersin Cemevi’nden ÇEDES konferansı


 

Mersin Cemevi tarafından ‘değerler eğitimi’ adı altında okullara imam ve din görevlilerinin atanmasını sağlayan Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) protokolüne karşı düzenlenen konferansta; “Türkiye’de AKP iktidarı ile birlikte eğitim sistemi dinsel bir değişime ve dönüşüme uğramıştır” uyarısı yapıldı.

Haber Merkezi

 

Mersin Cemevi tarafından düzenlenen konferansta ‘Değerler Eğitimi Nedir? ÇEDES kime ve neye hizmet ediyor’ konuları tartışmaya açıldı. Konferansa Mezitli ve Toroslar Cemevi yöneticileri, Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, kentteki emek ve demokrasi kurum temsilcileri, çok sayıda öğretmen ve yurttaş katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz, “Ülkemizde son yıllarda eğitim kurumlarını medreselere çevirme çabası görülmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı medreselere övgüler dizmektedir. Okul öncesi çağındaki çocukların, kreşlerden başlayarak değerler eğitimi kamuflajı altında tamamen dini bir eğitime tabi tutulmaları, pedagojik eğitim yapan öğretmenler yerine cami cemaatine hizmet eden imamların gönderilmesi durumunda bu eğitimin adı laik eğitim olmaz. Yetişen nesil çağdaş ve bilimsel düşünemez. Ülkemizde Aleviler var, Hıristiyanlar var, Ermeniler var, Ezidiler var, Süryaniler var. Sünni İslam’ın diğer mezhepleri de var. Şafiiler var, Hambeliler var. Bu nedenle sadece Sünniliğin Hanefilik mezhebinin anlatılmasını doğru bulmuyoruz ve tasvip etmiyoruz” diye konuştu.

Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz ise, “Bizler bu memlekette yaşayan Aleviler olarak eşit yurttaşlık haklarımızı istiyoruz. ÇEDES ve Maarif Modeli gibi geleceği dinselleştiren modellerde yer almayacağız” dedi.

 

“EĞİTİM SİSTEMİNE YANDAN EKLEMELERLE ALTERNATİF YOLLAR YARATILIYOR”

Viyana Üniversitesi Dr. Ece Cihan Ertem ise, Kur’an kursları anaokulları yönetmelikleri ve yapısına ilişkin saha araştırmasından bilgiler verdi. Ertem, “Türkiye’de Tevhidi Tedrisat Kanunu değiştirilmeden, eğitim sistemine yandan eklemelerle alternatif yollar yaratılıyor. Bu yolla iktidarlar dilediği sistemi getiriyor. ÇEDES uygulaması büyük bir örnektir. Dini eğitimde yaş limitinin kaldırılması, MEB’in erken çocukluk eğitimi zorunlu hale getirmesi, anaokullarının pilot proje olarak seçilmesi, Kuran kurslarının anaokulları da Diyanetin idaresiyle faaliyete geçmesi Türkiye’de AKP iktidarı ile birlikte eğitim sistemi dinsel bir değişime ve dönüşüme uğramıştır. İdeolojik eğitimin artığını görmekteyiz. Kur’an kursları anaokullarının devlet anaokullarından çok daha düşük bir ücrette olması nedeniyle ailelerin çoğu buralara yönlendiriyor” diye belirtti.

 

“AKP KENDİ REJİM BİÇİMİNİ OLUŞTURUYOR”

Çukurova Üniversitesi Prof. Dr Adnan Gümüş, “Her rejim dilinin, bir nutku vardır.  Tinsel devrim, ahlak, zihniyet veya moral devrim insani ve zihni kodların değişmesidir. AKP iktidarı ilk önce tinsel devrim yaparak zihin kodlarımızı değiştiriyor.  Sonra yaşam normlarımızla oynuyor. Böylelikle giderek siyasal rejimi değiştiriyor. Değiştirerek kendi rejim biçimini oluşturuyor” diye konuştu.

 

“ALMANYA, ALEVİLERİN KONUMU KİLİSE STATÜSÜNDE”

Weingarten Üniversitesi Doç. Yılmaz Kahraman da, “Almanya’da eğitim, eyaletler üzerinden işlemektedir. Okul ve dersler eyalet sistemi kontrolündedir. Eyaletler, Berlin’de bir araya gelerek eğitimin uyumu konusunda kurumsal olarak toplantı yapıyorlar. 16 Eyaletin kendine özgü bakanları vardır. Bu bakanlıklar eğitimi koordine ediyor. 4 çatı kuruluşu Sünni İslam temsil ederken Almanya Alevi Birlik Federasyonu Alevileri temsil ediyor. Almanya’nın din politikası eğitimdeki müfredat taslak olarak bütün kurumlara gider. 6 ay zaman dilinde itiraz olursa, taslak gözden geçirilip, sonra devreye giriyor. Almanya eyaleti, Türkiye’den gelen yurttaşları temsilen 5 çatı kuruluşu ile görüştü. Dört Sünni çatı kuruluşu, bir Alevi çatı kuruluşundan din dersiyle ilgili üniteler hakkında taleplerini aldı. 2007 yılında iki rapor doğrultusunda Alevilik’in din olduğu belirten Almanya, Alevilerin konumu kilise statüsündedir” diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi Prof. Dr. Fatma Gök, “Türkiye’de eğitim çok zengin olup ve direngendir. Eğitim içinde pek çok dinamiği barındırır. Eğitim siyasal rekabetin en büyük stratejidir. Eğitim egemen sınıflar tarafından kendi düzenlerinin daim olması için eğitimi hep araç olarak kullandılar. 22 senedir AKP iktidarının getirdiği uygulama, insani olan her şeyi yok etti ve kendine dönüştürdü” diye belirtti.

 

“BU YAŞ GRUPLARINA AĞIR TRAVMALAR YAŞATIR”

Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Meral Atıcı, “Değerler insanı yaşatan, hayatın anlamını bulmasını sağlayan ilkelerdir. ÇEDES’in verdiği değerler özelikle Sünni İslam eksenli eğitim üzerinde verilmektedir. Bu eğitim çocukları negatif olarak etkilemektedir. Günümüzde değerlerin sadece din üzerinden verilmesi çocukları baskılayacağını düşüyorum. Değerlerin gelişiminde felsefe ve fen bilimleri değerlerin oluşmasında önemli katkıları vardır. ÇEDES’in verdiği değerleri ana sınıfa giden çocuk anlamlandıramaz. Bu yaş gruplarına ağır travmalar yaşatır” diye konuştu.

 

“EĞİTİMİN KENDİSİ SORUNDUR”

Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Binali Tunç, “Doğanın bilgeliği çözümün anahtarıdır. Doğanın bir bilgeliği vardır. Milyonlarca yıl milyonlarca türü canlı ve cansızı var etmiştir. Bizler tembel ve başarısız öğrenciler gibi bir türlü kavrayamayıp anlamak istemiyoruz Dünya yaşanmaz hale geldikçe yönetenler, her zaman otoriterleşecektir. Faizime doğru gidecektir. ÇEDES insanlara hükmederek, baskın hale getirerek başka araçlarla yaygın hale gelmektedir. Ekoloji bize inanılmaz imkanlar sağlıyor. Dünyanın insan kaynakları eğitimden sorunundan mı kaynaklı, yoksa eğitimin kendisinden mi kaynaklıdır. Eğitimin kendisi sorundur. Bu mantığı değiştirmemiz gereklidir. Çözümü eğitimden vazgeçerek değil de, yeni bir toplumsal ufukla mümkündür” diye konuştu.

 

“SAHTE BİR ÖZGÜRLÜK ALANI AÇIYOR”

Ankara Dayanışma Akademisi Prof. Dr. Nejla Kurul, “ÇEDES’in okuldan kaçmak isteyen çocuklara yanılsamalı bir özgürlük alanı tanıma tehlikesi barındırdı. Çocukları gençlik merkezlerine götürüp bir takım oyun ve hediyelerle sahte bir özgürlük alanı açıyor. Eskiden bu tarz protokollerle arka kapıdan girerlerdi okullara. Şimdi ise üç bakanlığın imzaladığı protokolle okullara girebilecekler. Cemaat yapılanmasında olduğu gibi okulda koordinatör öğrenciler olacak ‘Abiler-ablalar’ biçiminde. O sahte özgürleşmelere dair öyle şeyler anlatacaklar ki belki 2. dönem 100 çocuk oralara gitmeye başlayacak” şeklinde konuştu.

 

“AİLELER MUHAKKAK DAVA AÇMALI”

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Şükrü Aslan, “ÇEDES vahşi bir uygulamadır. Çocukların asimile edilmesi kendi kültür ve geleneklerinden koparılarak başka kişiler ve kimlikler olarak oluşturuluyor. Ulus devletleri neyin ortada kaldırılmasını istiyorsa, önce onu tespit ediyor. Kültürleri, dinleri, dilleri tespit ediyor. Ona göre politika gerçekleştiriyor. Modern devletlerin ortak noktası nüfus sayımlarında kişilerin kimlik tespiti yapmasıdır. Çedes’e karşı neler yapılmalı sorusuna ‘Spesifik olarak uygulamanın yansımalarına dair aileler muhakkak dava açmalı. Aileler bu konuda iş birliği yaparak platformlar kurmalı ve itiraz mücadelesi vermeli’ yanıtını verdi.

Konferans, soru-cevap ve plaket töreninin ardından sona erdi.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA