Eğitimde karne kötü!


 

Eğitim Sen Mersin Şubesi düzenlediği basın toplantısıyla, Milli Eğitim Bakanlığı karnesi ve eğitim yılı raporunu kamuoyuyla paylaştı. MEB’in karnesi zayıflarla dolu olurken, eğitim yılı raporu endişeleri arttırdı.

HEDİYE EROĞLU

 

KESK’e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Mersin’de karne günü dikkat çeken bir eyleme imza attı. Eğitim Sen Mersin Şubesi düzenlediği basın toplantısıyla, Milli Eğitim Bakanlığı karnesi ve eğitim yılı raporunu kamuoyuyla paylaştı. MEB’in karnesi zayıflarla dolu olurken, eğitim yılı raporu endişeleri arttırdı.

 

TÜRKİYE’DE KAÇ ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ VAR?

Basın açıklamasın okuyan Sendika Şube Başkanı Mahmut Sümbül, MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde (resmi + özel) 17,5 milyon öğrenci olduğunu söyleyerek, toplam 75 bin 19 eğitim kurumu /okul içinde devlete ait kurum / okul sayısının 60 bin 734 (yüzde 81) iken, özel okulların sayısının 14 bin 281 (yüzde 19) olduğunu aktardı.

“Devlet okullarında okuyan öğrenci sayısı 15 milyon 887 bin 296 (yüzde 80), özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 670 bin 729 (yüzde 8); Açık öğretimde okuyan toplam öğrenci sayısı ise 2 milyon 346 bin 654 (yüzde 12)’dir” diyen Sümbül, Türkiye çapında devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 154 bin 383 öğretmenin görev yaptığını belirtti.

Devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin sayısı 974 bin; özel okullarda çalışan öğretmenlerin sayısının ise 180 bin civarında olduğunu dile getiren Başkan Sümbül, “2023/2024 eğitim öğretim yılında sözleşmeli istihdam edilen öğretmen sayısı 50 bin 182’dir. Devlet okullarında ek ders karşılığı çalıştırılan ve tamamı asgari ücretin altında ücret alan ücretli öğretmenlerin sayısı 90 bine yakındır” dedi.

 

 EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN YAŞAM KOŞULLARI GİDEREK AĞIRLAŞIYOR

Türkiye’de yıllardır çok ağır çalışma koşulları altında ve özveriyle görev yapan eğitim emekçilerinin yaşam koşulları giderek ağırlaşırken, boş kadro olmasına rağmen, uzunca bir süredir eğitim kurumlarına genel idari hizmetler, teknik personel ve yardımcı hizmetler sınıfında memur alımı yapılmamaktadır. Bu durum okullarda ‘dışarıdan hizmet satın alma’ yöntemi ile taşeron çalıştırma uygulamalarının artmasına neden olmuştur. 

Devlet okullarının üçte ikisinde kadrolu yardımcı yardımcı hizmetli bulunmamakta, okullarda yardımcı hizmetlerin büyük bölümü İŞKUR’un 9 aylık sürelerle istihdam edilen Toplum Yararına Çalışma Programı (TYP) personeli ya da geçici personel istihdamı üzerinden yapılmaktadır.

 

AÇIKÖĞRETİMDEKİ ÖĞRENCİ SAYISINDA BÜYÜK ARTIŞ

Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yayımladığı ‘2003’ten 2023’e Milli Eğitim’ adlı rapora göre 2002/’2003 eğitim öğretim yılında açık lisede 464 bin 935 öğrenci okuyorken, 2022/’23 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle bu sayı 2 milyon 9 bine yükselmiştir. Benzer şekilde 2002-2003 eğitim-öğretim döneminde 187 bin 396 kız öğrenci varken, bu sayı 2022-2023 eğitim-öğretim yılında beş kat artışla 934 bin 276’ya yükselmiştir.

Açık Öğretim Lisesi de dahil olmak üzere orta öğretimdeki öğrenci sayısı geçtiğimiz 22 yılda iki kattan fazla artarak 3 milyon 23 bin 602’den 6 milyon 789 bin 681’e ulaşmış, sadece açık lisedeki toplam öğrenci sayısı son 22 yılda dört kattan fazla artarak 464 bin 935’ten 2 milyon 9 bin 480’e çıkmıştır. Başka bir ifadeyle halen ortaöğretimdeki öğrenci sayısının üçte birini açık liseye giden öğrenciler oluşturmaktadır.

 

İŞTE DEVMA EDEN SORUNLAR

Eğitimde yaşanan sorunlar artarak devam etti. Çocuklar ve haklarına yönelik tehditler sürüyor. Öğrencilerin beslenme sorunu acil çözüm bekliyor. Kamu kaynakları özel okullara aktarılıyor.  İktidarın siyasal hedeflerine göre hazırlanan yeni müfredatı reddediyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı ‘piyasa ve din merkezli’ eğitim değil, laik eğitimdir. Anadilinde eğitim sorunu hala çözüm bekliyor. Taşımalı eğitim sorunu, okulda şiddet can almaya devam ediyor. Ataması yapılmayan öğretmenler ve mülakat uygulaması ve geçici ve güvencesiz istihdam uygulamaları çalışanları mağdur ediyor.  

 

“NİTELİĞİNİN KÖTÜLEŞTİĞİ BİR EĞİTİM SİSTEMİNİN BAŞARILI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL”

Sonuç olarak 2023/24 eğitim öğretim yılında eğitim alanında yaşanan gelişmeler, MEB’in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmekten çok farklı hedefleri olduğunu göstermiştir. Okullarda yaşanan yoğun dinselleşme ve eğitimi ticarileştirme uygulamaları, başta müfredat değişiklikleri olmak üzere, iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerine uygun olarak alınan bilim ve laiklik karşıtı karar ve uygulamalar artarak sürmüştür.

Eğitim alanında yaşanan sorunların çözümü için gerekli adımların atılmadığı, eğitime erişimde yaşanan sorunlar başta olmak üzere eğitimde dayatmacı politikaların sürmesi nedeniyle öğrencilerin ve öğretmenlerin mutsuz olduğu, öğretmenlerin kariyer basamakları üzerinden yapay olarak ayrıştırıldığı, siyasal kadrolaşmanın devam ettiği, eğitim sürecinde farklı dil, kimlik ve inançların dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin başarılı olması mümkün değildir.

Dünyanın her yerinde eğitim sistemi, toplumların temel değerlerinin çocuklara ve gençlere aktarılması üzerine kurulmuştur. Bu haliyle de eğitim sistemi ve okullar, aynı zamanda toplumsal ve kültürel değerlerin yeniden üretim yerleridir. Okulun kültürel üretimdeki özgün yanı, var olan toplumsal farklılıkların sınırlarını yeniden çizerek doğallaştırmasında odaklanır. Diğer taraftan okullar söz konusu farklılıkların sorgulanması ve eleştirisi için de ortam ve olanaklar sağlamaktadır. Bu anlamda okullar, aynı zamanda laik-bilimsel eğitimi savunanlarla laik ve bilimsel eğitim karşıtlarının sık sık karşı karşıya geldiği alanlardır.

Eğitim sisteminde yaşanan dönüşümler, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal sistemin gelişim süreçlerinden ayrı ya da bağımsız değildir. Bu nedenle Türkiye gibi ülkelerde laiklik ve laik-bilimsel eğitim mücadelesi, okulda ve toplumda yürütülen başta çocuk hakları olmak üzere temel haklar, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesinden ayrı değildir.

 

“HERKESE EŞİT VE PARASIZ EĞİTİM HAKKI SAĞLANMALI”

Herkese eşit ve parasız eğitim hakkı hayata geçirilmeden, bunun için ülke çapında kamusal eğitim uygulamaları için somut adımlar atılmadan, ekonomik krizle satın alım gücü ciddi anlamda azalan, çocuklarını okula aç göndermek zorunda bırakılan halkının cebinden yaptığı eğitim harcamalarındaki artışı durdurabilmek mümkün değildir. 

Her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, her adımın paralı hale geldiği bir eğitim düzeninde velinin de öğrenicinin de eğitimcinin de kendi haklarını elde etmesini tek yolu, hiç kimseyi dışlamayacak, herkes için gerçek anlamda eşit bir eğitim düzenin kurulmasıdır. Bunun için tüm eğitim masraflarının devlet tarafından üstlenildiği, zenginle fakirin aynı eğitimi aldığı koşulların oluşturulması gerekmektedir.

Eğitim sistemi ve okullar ya tamamen egemen ideolojiye teslim edilecek ya da çocuk ve gençlerin nasıl bir eğitim alması, nasıl bir toplumda yaşaması isteniyorsa, onun için mücadele edilecektir. Sendikamız iktidarın ‘piyasa ve din merkezli’ politikalarına karşı kamusal, demokratik, laik, bilimsel ve anadilinde eğitimi savunmayı sürdürecektir” diye konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA