YUSUF CANGÜDÜK

Temel kaynağı Şark Islahat  Planı’na dayanan ve 14 Haziran 1934 tarihinde çıkarılan 2510 sayılı Mecburi İskan Yasası’nın 82’inci yıldönümünde, zorunlu göçlerle mücadeleye karşı 2005’ten buyana kutlanan Göç Haftası kutlamaları başladı.

Akdeniz'e Göç Edenler Bilim-Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Akdeniz Göç-Der), hafta kapsamında yapacağı etkinlikleri kamuoyuyla paylaştı.

Konuyla ilgili Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde bir basın açıklaması yapan Dernek Başkanı Reşat Aşan, Şark Islahat Planı’nın, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra devlet tarafından sistematik olarak Kürtlere uygulanan bir “Göçertme ve Asimilasyon” politikası olduğunu savundu. Kitlesel olarak kadim topraklarından zorla yerinden edilen Kürtler’in, 2013 yılında başlayan çözüm ve müzakere süreci ile umutlandırıldığını belirten Reşat Aşan, “2014 tarihinde planlanan ve 2015 Haziran seçimlerinden sonra barış ve çözüm sürecinin bitirilmesi ile uygulamaya konulan ve hâlâ devam eden çatışmalı süreç ağır tahribata neden olmuştur. Tahribatların gerçek boyutları ise henüz bilinmemektedir” dedi.

“İKİNCİ KEZ GÖÇE ZORLANIYORLAR”

Sokağa çıkma yasağı uygulanan ve saldırıya maruz kalan kentlerin ortak özelliğinin, 1990’lı yıllarda köy boşaltmaları sonucunda zorla yerinden edilenlerin, gelip yeni yaşam kurmaya çalıştığı yerler olduğuna dikkat çeken Başkan Aşan, “1990 yıllarında, köyleri, yakılmış insanlar kentlere göç ettirilmiş, bugün ise göç alan bu yerleşim yerleri hedef alınmış, şehirler yakılmış yıkılmıştır. Bu durumun ikinci kez göçe zorlanan mağdurlar tarafından ne anlama geldiği iyi bilinmekte ve büyük bir öfkeyle karşılanmaktadır. Saldırılara hedef olan bu kentler aynı zamanda başta Kürtler olmak üzere Mezopotamya halklarının tarihi ve kültürel mirasıdır. Sonuç olarak tarihin bütün dönemlerinde, Kürt coğrafyasında zorla göç ettirme politikasını sistematik bir plân dâhilinde gerekli gördüğü süreçlerde uygulamaya koyulmuştur. Şark Islahat Planı’nın cumhuriyetin kuruluşundan itibaren halen yürürlükte olduğu gerçeği bir kez daha görülmüştür.

İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR!

Biz, Akdeniz Göç-Der olarak bu yıkımları insanlık suçu olarak değerlendiriyoruz. Bu noktada, ulusal ve uluslararası insan hakları kurum ve kuruluşlarına çağrımızdır: Bu saldırıları insanlık suçu işlenmiş olarak kabul etmeli  ve bu doğrultuda  harekete geçmelidirler.

Çağrımız ve taleplerimiz; Çatışmalı sürecin bir an önce sonlandırılması, çözüm ve diyalog sürecine bir an önce dönülmesi, sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde, yaşanan yıkım ve hak ihlallerinin, bağımsız, ulusal ve uluslararası kurumlar nezdinde tespitinin yapılması, bu tespit doğrultusunda da başta yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere tüm hukuksuzlukların yargıya taşınması ile zarar ve mağduriyetlerin giderilmesi ivedi taleplerimizdir” dedi.