Haber Merkezi
İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, TBMM’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2025 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine partisi adına söz aldı.
Bütçesi ve personeliyle birlikte vatandaşların bu bakanlıktan beklentileri oldukça fazla olduğunu söyleyen Kocamaz, “Peki, Çevre Bakanlığımız bu beklentileri yeterince karşılayabiliyor mu? Ne yazık ki bu beklentileri karşılayamadığını her alanda görüyoruz” dedi. Ülkede çevre felaketlerine neden olan uygulamalara dikkat çeken Burhanettin Kocamaz, benzer sorunların Mersin'de de yaşandığını aktardı.
“MERSİN'İN ÇEVRE SORUNLARI HER GEÇEN GÜN ARTMAYA DEVAM ETMEKTE”
“ Mersin'in çevre sorunları her geçen gün artmaya devam etmektedir” diyen Milletvekili Kocamaz, “Yapılan yanlış yatırımlar Mersin'in havasını, sularını ve denizlerini kirletmiştir. Mersin halkı "’Yanlış yatırım yapmak yerine hiç yatırım yapmasınlar daha iyi’ demektedir. Balıkesir'in Edremit ilçesinde koylardan sökülen balık çiftliklerinin bir kısmı Silifke ve Anamur ilçeleri arasındaki sahil şeridine yapılmak istenmektedir. Bakanlık tarafından Aydıncık'ta ağ kafeslerinde ‘su ürünleri yetiştiriciliği tesisleri revizyonu ve mecburi yer değişikliği’ olarak tarif edilen balık çiftliği projeleri hakkında hazırlanan rapor, halkın bilgilenmesi için askıya çıkarılmış ve askı süresi de 22 Haziranda dolmuştur.
“BALIK ÇİFTLİKLERİ MERSİN TURİZMİNİ BİTİRECEK”
Balık çiftliklerine yönelik gerekli itirazlar Mersin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne hemşehrilerimiz tarafından yapılmıştır. Bizler de bunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Sizden de itiraz dilekçelerinin dikkate alınmasını ve bu projeden bir an önce vazgeçilmesini bekliyoruz. Kurulacak olan balık çiftlikleri hem denizi kirletecek hem de Mersin turizmini bitirecektir. Balık çiftliği proje alanının bulunduğu kıyılar kesin korunması gereken hassas, doğal, arkeolojik sit alanlarıdır ve 8 tane turizm bölgesinin içerisindedir. Ayrıca, balık çiftliğinin faaliyet alanlarının tamamı Bern Sözleşmesi'yle korunan Akdeniz foku yaşam alanıdır. Bölge, turizm ve bölge halkı açısından da günübirlik turizm alanı niteliğindedir” dedi.
“FAY HATTI ÜZERİNDE KURULAN NÜKLEER SANTRALE YÖNELİK ENDİŞE HER GEÇEN GÜN ARTMAKTA”
Ayrıca Mersin'in havasını ve denizini kirletecek olan bir başka yatırımın da Akkuyu Nükleer Santrali olduğuna dikkat çeken Kocamaz, “Santral, Mersin halkının tüm itirazlarına rağmen kurulmaya devam edilmektedir. Fay hattı üzerinde kurulan santrale yönelik endişe her geçen gün artmaktadır. Santral, tüm itirazlara rağmen inatla ve ısrarla yapılan bir tesistir. Böyle bir tesiste meydana gelebilecek en küçük bir sızıntının 200 kilometre yarıçaplı bir bölgeyi doğrudan etkileyeceği ortadadır. Santralin sürekli soğutma ihtiyacını nereden karşılanacak? Bu konuda hâlen bir belirsizlik olduğu görülüyor. Doğu Akdeniz'de deniz suyu sürekli soğutma suyu olarak kullanılacak bir durumda değildir. Geçmişte Fukushima'daki patlamanın soğutma kaynaklı proseslerden meydana geldiğini hepimiz biliyoruz. Soğutma suyunun sıcaklığının 28 santigrat dereceyi geçmemesi gerekiyor. Akkuyu sahasında suyun sıcaklığı geçen yıl 31,9 santigrat dereceyi geçmiştir. Buradan bir kez daha sizleri Akkuyu Nükleer Santralinin insan sağlığına ve çevreye vereceği zararlar konusunda uyarmak istiyorum. Mersin, maalesef, bu iktidar döneminde her konuda kapı arkasına itilmiş, insan sağlığını tehdit eden her türlü projenin uygulanabileceği bir yer olarak görülmüştür. Oysa Mersin, tarihin derinliklerinden günümüze gelinceye kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, çok özel deniziyle, koylarıyla, yaylalarıyla ve her türlü ürünün 4 mevsimde yetiştirilebildiği mümbit, verimli topraklarıyla doğa harikası ve çok stratejik bir bölgede konumlanmıştır. Hiç kimse böylesine önemli ve stratejik konuma sahip Mersin'i hafife alamaz, almamalıdır. Şu anda Mersin, tüm gelişmiş ülkelerin artık üçüncü dünya ülkelerine postaladığı çimento fabrikalarıyla, taş ocaklarıyla, balık çiftlikleriyle, bazı kanserojen atık üreten sanayi tesisleriyle ve yapılmak istenen kimyasal atık tesisleriyle tehdit altındadır. Mersin Limanı'na yapılan plastik atık tesisi de Mersinin havasını, suyunu ve çevreyi kirletmeye devam edecektir. Burada planlanan liman genişletmesi kirliliği daha da artıracaktır. Doldurulması planlanan 176 bin metrekarelik sahanın dolgu malzemesi limana yakın mahallelerde kurulacak olan taş ocaklarından karşılanacak ve Atatürk Parkı önündeki liman içerisine doldurulacak, kıyı dolgusu için yaklaşık olarak 4,5 milyon ton taş ihtiyacı 350 bin seferde kamyonlarla taşınacak, taş ocakları ve kamyonların oluşturacağı çevre kirliliği de insan sağlığını ciddi şekilde tehdit edecektir.
“MERSİN'DE ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞINA ZARAR VERECEK BU YATIRIMLARI GÖRMEZDEN GELDİNİZ. BU RAPORLARI VERİRKEN HİÇ Mİ VİCDANINIZ SIZLAMADI?”
Sayın Bakan, mevcut çimento fabrikaları ve taş ocakları yetmezmiş gibi yeni çimento fabrikası ve taş ocağı için ÇED raporu ve izin verdiniz. Tarsus'a geniş bir tarım ve orman alanına çimento fabrikası ve bu fabrikaya ait ham madde sahaları kurulması için ‘ÇED Gerekli Değildir’ raporunu da buna eklediniz.
Ayrıca, Turunçlu, Değirmençay ve Hamzabeyli mahallelerinde yayla turizminin yapıldığı tarım ve ormanlık alanlarla birlikte yerleşim alanlarına çok yakın alanda 4 ayrı taş ocağı için de izin verdiniz. Mersin'de çevre ve insan sağlığına zarar verecek bu yatırımları da görmezden geldiniz. Bu raporları verirken hiç mi vicdanınız sızlamadı? Bundan hiç mi rahatsızlık duymadınız?
Son yıllarda doğayı ve çevreyi kirleten her türlü yatırım modeli ülkemizde en gözde yatırım hâline gelmiş, ‘ÇED Gerekli Değildir’ raporu almaya başlamış, Türkiye'de çevre konusu bu AKP iktidarı döneminde artık geri dönüşü olmayan bir yola girmiştir. Daha henüz yeterince vakit varken, hiç olmazsa katledilmemiş ve kirlenmemiş alanlar korunmalıdır. Unutmayınız ki bu halk ve ülkemizin havası, suyu, denizi ve toprakları sizin çimento fabrikalarınızdan, taş ocaklarınızdan ve maden ocaklarınızdan çok daha değerlidir” diye konuştu.