HEDİYE EROĞLU
Mersin Çevre Platformu, çevre bilincini artırmak ve sürdürülebilir çözümler üretmek amacıyla 22-24 Kasım tarihleri arasını kapsayan Çevre Sempozyumu başladı. Mersin Mimarlar Odası Konferans Salonu'nda gerçekleşen sempozyumun ilk gününde çevreye duyarlı bireyler ve alanında uzman isimler buluşarak, kentin yaşadığı çevre sorunlarına dikkat çekti.
AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALİNE DİKKAT
Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan da, sempozyumda “Modern Şehirleşmenin Yarattığı Çevresel Sorunlar” başlıklı oturumda, özellikle Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne dikkat çekti.
“Modern şehirleşmede, sanayi faaliyetlerinde doğal varlıklara verdiğimiz zararlar” başlıklı bir sunum yapan Aslan, dünyada uygulanan vahşi kapitalizmin, plansız sanayileşme ve kalkınma programları, insanlara dayatılan aşırı tüketme alışkanlıkları, bütün varlıkları tüketme noktasına getirdiğini söyledi.
Sunumuna, ‘doğal varlıklarımıza zarar verecek olan Akkuyu Nükleer Santrali’ başlığıyla devam eden Aslan, santralin ÇED raporunda belirlenen 30 km’lik etki alanında ve 1/100 binlik Adana-Çevre Düzeni planında 1.Derece doğal sit alanında, arkeolojik sit alanında ve önemli doğa alanında yapılmak istendiğine dikkat çekti.
“Aydıncık –Silifke arasında Akdeniz Foku Yaşam Alanları, Önemli Kuş Alanları, Göksu Deltası Sulak Alanı, Deniz Kaplumbağası Yuvalama Kumsalları alanları uluslararası koruma bölgeleri statüsündedir” hatırlatması yapan Sabahat Aslan, “Akkuyu bölgesinde, santrale yaklaşık 1.5 km mesafede bulunan Beşparmak Adası, 8 km uzaklıkta bulunan Aydıncık Sancak Burnu adasında bulunan mağaralar Akdeniz fokları yaşam alanlarıdır. Büyükeceli ve Koçaşlı yerleşimleri yakınındaki Çağlayan Şelalesi ise doğal güzelliği nedeniyle Tabiat Alanı olarak ilan edilmiştir.
Nükleer Santral alanının etkileşim bölgesinde bu kadar önemli doğal dünya mirası niteliğinde alanlar, koruma alanları ve önemli turizm gelişme alanları vardır.
“DENENMEMİŞ MODEL İLE DEPREM BÖLGESİNDE KURULAN AKKUYU BÜYÜK RİSKLER TAŞIMAKTA”
Akkuyu Nükleer Santralinin, teknolojisinin dünyada denenmemiş ve deprem bölgesinde kurulmuş olması büyük riskler taşımaktadır.
Çalıştığı sürece kendisinin ve atıklarının yayacağı radyasyon, soğutma için kullanılacak 25 milyar litrelik deniz suyu, havamızı, suyumuzu ve toprağımızı kirletecektir santral, denizi 2-6 derece ısıtacak olup, denizin kirlenmesine ve ekosisteminin bozulmasına neden olacaktır. Kurulum aşamasında dağlarımızı delik deşik etmiş ve milyonlarca ağaç kesilmiştir. Akkuyu Nükleer Santrali Göksu Deltasına, kaplumbağa yuvalama alanlarına zarar verecektir” diye konuştu.
“BALIK ÇİFTLİKLERİ DENİZDE KİRLİLİK VE EKO SİSTEMİN BOZULMASINA NEDEN OLACAK”
Sunumuna, “Doğal varlıklarımıza zarar verecek olan balık çiftlikleri” başlığıyla devam eden MERÇED Başkanı Sabahat Aslan, Silifke, Anamur ve Aydıncık’ta kurulması planlanan toplam 27 adet balık çiftliği projesi olduğunu vurguladı.
“Örneğin Aydıncık’ta 3 nolu alan da kurulması planlanan çiftlik sayısı 12, kafes sayısı140 adettir” diyen Aslan, “Bu çiftliklerin kullanacağı günlük yem miktarı her çiftlikte 7 ton olup,
12 çiftlikte toplam 84 ton ve yıllık yem miktarı 30 bin 660 tondur. 12 çiftliğin denizde kaplayacağı alan bir milyon 125 bin metrekaredir. 12 tesiste yılda 60 bin adet balık yetişecek. Bunun yüzde 10’u ölecek. Yılda 600 bin adet balık ölecek. Günde 50 ton ve yılda 20 bin ton atık oluşacak. Silifke, Anamur ve Aydıncık’ta kurulması planlanan 27 adet balık çiftliklerinde kullanılacak tonlarca; GDO’lu yem, antibiyotikler, hormonlar, kimyasal malzemeler, dezenfektanlar nedeniyle denizde çok ciddi kirlilik oluşacak ve bu kirlilik denizin ekosisteminin bozulmasına neden olacaktır” diye konuştu.
“DOĞAL VARLIKLARA ZARAR VEREN KROMSAN FABRİKASI”
Konuşmasına, “Doğal varlıklara zarar veren kromsan fabrikası” başlığıyla devam eden Sabahat Aslan, “Kromsan fabrikası yaydığı zehirli gazlar ve atığı olan krom 6 zehirli malzemesi başta kazanlı mahallesi olmak üzere yakın yerleşim bölgelerinde denize, toprağa ve yer altı sularına karışmıştır ve halende karışmaya devam etmektedir. Bu durum hava, su, deniz ve toprak kirliliği meydana getirmiştir” dedi.
GÖKSU DELTASI TEHDİT ALTINDA
Sunumunda, modern şehirleşmenin doğal varlık olan Göksu Deltasına verdiği zararlara da değinen Başkan Sabahat Aslan, Göksu Deltasında tarımsal faaliyetlerin yapıldığı bölgeler, sulak alanlar, kumul ve çeltik alanlarla birlikte kamplumbağa yumurtlama alanları vardır.
Deltada 330 un üzerinde kuş türünün yaşam alanları ve 352 tür bitki türünün yetiştiği alanlar mevcuttur.
Göksu Deltası, Göksu nehrinden beslenmektedir. Göksu nehri üzerinde yapılan barajlar ve HES’ler yüzünden, sulak alanlardaki suyun azalmasına, bölgede yapılan endüstriyel tarımda kullanılan aşırı ve yanlış tarımsal ilaç ve gübre kullanımı yüzünden tarımsal topraklarda kirlenme ve deltada yaşayan hayvan ve bitki türlerinde her yıl azalma meydana geldiği gözlenmiştir.
“KAPLUMBAĞALAR DENİZE ULAŞAMIYOR”
Modern şehirleşmenin kaplumbağa yuvalama alanlarına verdiği zarar da dikkat çekici boyuttadır. Kaplumbağa yuvalama alanlarına yapılan yanlış faaliyetler kaplumbağaların yumurtlama alanlarına zarar vererek, kaplumbağaların yumurtlama alanlarına gidememe ve yumurtadan çıkan kaplumbağaların denize ulaşması engellenmektedir” ifadelerini kullandı.
MERSİN’DEKİ ASBEST FACİASI DURDURULMALI!
Mersin’de yüzde 90’ı yabancılara ait MIP şirketinin liman genişletme projesi kapsamında deniz taraması sonrası ortaya çıkan asbestli malzemeyi yeniden denize dökmesinin doğa ve sağlığa etkileri nedeniyle durdurulması gerektiğini de açıklayan Aslan, “Mersin Körfezinin zemini beyaz asbestten oluşuyor. Ama liman genişletme projesi ile hem asbest, hem dolgu alanı, hem de tüm deniz eko sistemini alt üst ediyor. Ayrıca bu proje ileride Atatürk Pakımızın çok büyük bir kısmının işgaline yönelik olduğu için de projeye karşı çıkıyoruz” dedi.
Aslan konuşmasını, “Modern şehirleşme Mersin’in doğal varlıklarına çok zarar vermiştir” sözüyle tamamladı.