YUSUF CAN GÜDÜK
Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin önde gelen ismi olan ve 32 yıl önce uğradığı bombalı suikast sonucu yaşamını yitiren Uğur Mumcu, Mersin’de unutulmadı.
Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nce anma töreni gerçekleştirdi. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) Mersin Şubesi üyelerinin de destek verdiği törene çeşitli sivil toplum kurum kuruluşlarından temsilcilerde katıldı.
“BUGÜNLERİ BİR SONRAKİ NESİLLERE İYİ ANLATMAMIZ LAZIM”
Törende bir konuşma yapan MGC Başkanı Rüstem Kaya Tepe, her 24 Ocak’ta Mersin’de Uğur Mumcu’yu andıklarını söyleyerek, “Aslında Uğur Mumcu nezdinde teröre kurban ettiğimiz tüm vatan evlatlarını anıyoruz. Bugün bizim için önemli bir gün ve tarih. Bizim bugünlere sahip çıkmamız lazım. Bugünleri bir sonraki nesillere iyi anlatmamız lazım. 1909 yılında Hasan Fehmi’nin öldürülmesinden itibaren bugüne 100’e yakın gazeteci öldürüldü. Bu sadece Türkiye özgü bir durum değil dünyanın her tarafından karşılaşılan bir durum. En son Filistin’de 250’ye yakın gazeteci görevlerini yaparken öldürüldüler. Gazeteciler çok önemli bir meslek yapıyorlar. Gazeteciler çok zor bir meslek yapıyorlar. Her meslek kendine göre önemli ve değerli ama gazeteciler bir ülkenin kaderini değiştirebilecek bir niteliğe sahip meslek yapıyorlar. Uğur Mumcu aslında avukattı. Başarılı da bir eğitim döneminden sonra iyi bir avukattı ancak gazeteciliği tercih etti. O gazeteciliğin değerleri ona daha cazip geldi ve mesleğini gazeteci olarak devam ettirmek istedi. Dolayısıyla mesleğimiz anlamında yolumuzu aydınlatan bir ışık oldu. 24 Ocak 1993 soğuk bir Ankara gününde evinden ailesi ile birlikte çıkarken onlara ‘siz bekleyin, ben arabayı ısıtayım öyle gelin’ dedi. Aslında onu söylemesinin altında başka gerekçe ve sebep vardı. Yaptığı işin çok önemli olduğunu ve hayati tehlike taşıdığını kendisi de biliyordu. O sabah, karlı bir Ankara’da bombalı saldırı sonucu katledildi” dedi.
“32 YIL GEÇTİ AMA KATİLLER HALEN BULUNAMADI”
Olayın üstünden 32 yıl geçmesine rağmen Uğur Mumcu’nun katillerinin halen bulunamadığını vurgulayan Tepe, “Biz açmış olduğu yolda gazeteciler olarak elimizden geldiği kadar onun gazetecilik değerlerine sahip çıkarak bu mesleği yapmaya çalışıyoruz. Önemli bir konu var, onun da altını çizmek istiyorum. Gazeteci okuması lazım, masa başında bu mesleği yapmaması gerekiyor diyordu. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olamazsın diyordu. Uğur Mumcu önce okuyun ondan sonra bu mesleği yapacaksanız yapın diyor. İşte bizde bunu yeni nesillere bu şekilde aktarmamız gerekiyor. Bizim şu anda en sıkıntılı olduğumuz konu bülten haberciliği. Bu haberciliğin doğru olmadığını söylüyoruz. Eski gazeteciler ülkedeki en büyük sorunları yazabilmişler, gündeme getirebilmişler. Canları pahasına terörle, mafyayla mücadele edebilmişler. Bizim bunları örnek alıp, bu işi yapmamız gerekiyor. Sizlere gelen bültenlerin noktasına, virgülüne dokunmadan haydi servis edip, bu şekilde bir gazetecilik bizim tercih ettiğimiz bir gazetecilik değil. Uğur Mumcu’da çok kolay bir yol seçebilirdi. Avukatlık yapıp, çok rahat bir şekilde yaşayabilirdi. Yada gazetecilik yapıp, kimseye dokunmadan, kimseyi gündeme getirmeden çok uzun yaşayabilirdi. Ancak Uğur Mumcu bunları elinin tersiyle itti. Zor bir hayatı, zor bir mücadeleyi seçti. Onun için önemli olan kendi isteklerinden ziyade kamu menfaatiydi. Kendi menfaati hiçbir zaman olmadı. Ankara’da sokaklara, caddelere, belli yerlere gazetecilerin isimlerini veriyorlar. Biz Ankara’da bu isimleri soğuk tabelalarda değil, gazetelerinde, köşelerinde olmasını tercih ediyoruz. Gazetecilerin özgür bir şekilde, kamu yararına görevini yapmalarını istiyoruz. Her zaman bunun peşindeyiz. O yüzden Uğur Mumcu gazeteciliği bizim için çok önemlidir. Bu anlamda hayatını kaybeden tüm meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Bu önemli gazeteci büyüklerimizin genç arkadaşlarımıza örnek teşkil etmesini ümit ediyoruz” şeklide konuştu.
“DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR”
Daha sonra söz alan ADD Mersin Şube Başkanı Serdar Erkan da, “Devrim şehitlerimiz ölümsüzdür” başlıklı bir konuşma yaptı.
Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında bir dizi etkinliğe de imza attıklarını aktaran Erkan, “Unutmayacağız! 2025 Yılı Adalet ve Demokrasi Haftası’nda da, batı emperyalizmi ile hain işbirlikçilerinin alçak cinayetleriyle katledilen devrim şehitlerimizi minnetle, özlemle, saygıyla anıyoruz” dedi.
CUMHURİYET AYDINLARI HEDEF OLDU
12 Eylül 1980 faşist darbesi öncesi topluma korku salmak ve darbeye meşruiyet kazandırmak amacıyla işlenen seri siyasi aydın cinayetlerinin benzerlerinin, 10 yıl sonra, bu kez 12 Eylül düzenine ve hukukuna direnen cumhuriyet aydınlarına yönelik olarak yine aynı güç odaklarınca ve aynı amaçla devreye sokulduğunu aktaran Erkan, “Seri cinayetlerin özellikle Atatürkçü Düşünce Derneği kurucu ve yöneticileri hedef alınarak başlatılan bu ikinci perdesi, 31 Ocak 1990 günü Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy’un Ankara’da şehit edilmesiyle açıldı. Aynı yılın 6 Ekim’inde kurucu üyemiz Doç. Dr. Bahriye Üçok katledildi. Sadece 2 yıl 3 ay sonra 24 Ocak 1993’de Kalpaksız Kuvvacımız Uğur Mumcu cinayetiyle sarsıldık milletçe. 21 Ekim 1999 sabahı ise hedef Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı idi.
24 -31 OCAK ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI
Bütün bu cinayetlerin toplumda yarattığı büyük tepki ve duyulan tarifsiz acı nedeniyle her yıl 24 Ocak Uğur Mumcu ve 31 Ocak Muammer Aksoy cinayetleri arasındaki haftayı ‘Adalet ve Demokrasi Haftası’ olarak değerlendiriyor, çeşitli etkinliklerle hem bu hain tertiplerin arka planlarını, nedenlerini ve sonuçlarını irdeliyor, hem de şehitlerimizin aziz hatıralarını yad ediyoruz.
Kemalist Devrimci Ak saçlı Bilgemiz Prof. Dr. Muammer Aksoy Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinden uzaklaşılması, Laik Demokratik, Sosyal, Hukuk Devleti nitelikleri yok edilerek ülkemizin geleceğinin karartılması tehlikesinin farkında olan 49 Cumhuriyet Aydınıyla birlikte 19 Mayıs 1989 tarihinde üyesi olmaktan onur duyduğumuz Atatürkçü Düşünce Derneğini kurdu. Derneğimizin kuruluşu, gördüğü yoğun ilgi ve etkili çalışmaları emperyal güçleri o kadar rahatsız etti ki, sadece 8,5 ay sonra Genel Başkanımızı katlettiler. Geçen 35 yılda gerçek katiller ve sahipleri her ne kadar bulun(a)mamış ise de, azmettiricinin Laik Cumhuriyeti, Kemalizm’i ve Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye idealini boğmak isteyen emperyalizm, tetikçilerin de kadim işbirlikçileri dinci faşist çeteler olduğu herkesin bildiği bir sır (!) olarak ortada duruyor.
Muammer Aksoy cinayetinin üzerine kararlılıkla gidilmediği için kurucumuz Doç. Dr. Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun, Musa Anter cinayetleri ile sürdürülen bu emperyal vahşet Uğur Mumcu suikastı ile yeni bir boyut kazandı. Bütün yetkililer bu cinayeti tüm yönleriyle aydınlatacaklarına söz verdiler. Ama o ‘tuğla” bir türlü çekilemedi, o ‘duvar’ bir türlü yıkılamadı.
“UĞUR MUMCU, ÇOK HAİN ODAĞIN ÜZERİNE GİTMİŞ, CANLARINA OT TIKANIŞTI”
Uğur Mumcu da o kadar çok hain odağın üzerine gitmiş, canlarına ot tıkanıştı ki, O’nu da bu odakların her biri ya da hepsi birlikte öldürtmüş olabilir. Emperyalizm, sonrasındaki Jandarma Genel Komutanımız Eşref Bitlis, Centilmen Devrimcimiz Ahmet Taner Kışlalı, yurtsever bilim insanımız Necip Hablemitoğlu, Diyarbakırlının sevgilisi Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan cinayetlerinde olduğu gibi bu cinayetlerde de tetiği hain PKK terör örgütüne de çektirmiş olabilir. Hizbullah canilerine veya silah ve uyuşturucu kaçakçılarına da, Abdi İpekçi’yi öldürtüp Papa’yı vurduranları da kullanmış olabilir Kemalist Cumhuriyet düşmanlarını yahut 12 Eylül faşizminin kucağında büyüttüğü teokratik devlet özlemcilerini de. Türk Ulusu, vatansever evlatlarını katleden alçakları asla unutmayacak, bir gün mutlaka hesabını soracaktır. Başta Genel Başkanımız Muammer Aksoy ve Kalpaksız Kuvvacımız Uğur Mumcu olmak üzere yitirdiğimiz bütün canlarımızın manevi huzurlarında saygıyla eğiliyor, Kemalizm’in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak ‘Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşıp kanlarını yerde bırakmayacağımıza söz veriyoruz. Ruhları şad olsun!” dedi
Konuşmaların ardından gazeteciler, Uğur Mumcu’nun anıtına karanfiller bıraktı.