Haber Merkezi
Kaligrafi sanatçısı ve ressam Etem Çalışkan, 97 yaşında hayatını kaybetti. Çalışkan'ın vefatını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu duyurdu.
TGC'den yayınlanan mesajda şu ifadelere yer verildi: “Gazetecilik mesleğine uzun yıllar başarıyla hizmet veren Türkiye'nin en önemli kaligrafi sanatkarlarından, Atatürk'ün imzasını stilize eden, Anıtkabir kitabelerini yazan ekipte yer alan hattat Etem Çalışkan'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Meslektaşımızın ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı diliyoruz."
Çalışkan'ın cenazesi, yarın öğle vakti Levent Afet Yolal Camisi'ndeki törenin ardından toprağa verilmek üzere Mersin'in Tarsus ilçesine gönderilecek.
ETEM ÇALIŞKAN KİMDİR?
Mersin'in Tarsus ilçesinde 1928'de dünyaya gelen Çalışkan, Mersin Lisesi'nin ardından Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu.
Etem Çalışkan, hattat Emin Barın ve ressam Sabri Berker'in öğrencisi oldu, Anıtkabir kitabelerinin yazılışında Emin Barın’ın asistanlığını yaptı.
Gazeteciliğe Yeni Sabah Gazetesi'nde ressam ve kaligraf olarak başlayan Çalışkan, Ankara’da Zafer ve Öncü, İstanbul'da ise Hareket, Dünya, Akşam, Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde çalışıp 1982'de emekli oldu.
Çalışkan, 2005'te Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü'ne değer görülmüştü.
Çalışkan ayrıca Cumhurbaşkanlığı Sanat Onur Ödülü ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fahri Doktora unvanına sahipti.
ANITKABİR ANILARINI 2012 YILINDA ANLATMIŞTI
Etem Çalışkan, Adana Büyükşehir Belediyesi'nin 2012 yılındaki Altın Koza etkinlikleri kapsamında düzenlenen ''13 Kare Sanat Festivali'' için davet edildiği Adana'da, okullarda öğrencilerle söyleşi yapmıştı.
Öğrencilere, sanatı, anıları ve hayata bakış açısı üzerinde sunumlar yapan ve Anıtkabir ile ilgili hayatının en önemli dönemini anlatan Çalışkan, kendi el yazısıyla Atatürk portrelerinin üzerine, Atatürk'ün sözlerini yazıp imzasını da atarak eğitim kurumlarına hediye etmişti.
Etem Çalışkan, unutamadığı 1953 yılının yaz ayları ile ilgili şunları kaydetmişti: "İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki öğrenciliğimin ikinci yılıydı. Akademinin afiş atölyesinde öğrenciyken, 1987 yılında vefat eden Prof. Dr. Emin Barın'dan yazı dersi aldım. Yaşamım boyunca büyük onur duyacağım bir çalışmayı, yine o yıl hattat Emin Barın ile yaptım. Emin Barın, yazı üzerine Almanya'da öğrenim görmüş ve dolayısıyla yazının hem kitabelerde, hem de kağıt üzerinde ne olduğunu uygulamasıyla biliyordu. Anıtkabir inşaatının yapımı da o yıl bitecekti. Daha önce uluslararası yarışmalar açılmış, ihaleler yapılmıştı. Anıtkabir'in yazı işi, verdiği projeyle Emin Barın'da kalmıştı. Böylece Anıtkabir'in yazısını Emin Barın üstlenmiş oldu. Emin Barın hocam, bana o yaz birlikte çalışacaklarını söyledi. Emin Barın hocama ne yapacağımızı sorduğumda, bana Anıtkabir'in kitabelerini yazacağımızı söyledi. Önce anlamadım, hocamın söylediğindeki sorumluluğu ve yüksek onuru birden kavrayamadım. Ama bildim ki, hocam bana iyi bir görev verdi. Daha sonra yazılacak projeleri gördüm. Anıtkabir'deki kulelerin ayrı ayrı isimleri var. Bu kulelerin içine yazılacak yazılar, Ankara'da yetkililer tarafından oluşturulan heyet tarafından belirlenmiş. Bu yazılar hocama gönderildi. Oturup kartondan yazı kalıpları hazırladık günlerce. Ben ölçülerine göre bu yazıları kağıt üzerine metrelerce yan yana yapıştırarak yazdım. Onları hocam kontrol eder, daha sonra Anıtkabir'e götürür, oradaki taş işçilerine teslim ederdim. Daha önce götürdüğüm ve taş işçilerinin yaptığı işleri de kontrol ederdim. Çok onurlu ve sorumluluk taşıyan bir işle karşı karşıya idim. Anıtkabir'in şeref holünde sağlı sollu duvardaki kabartmaları yapanlar, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki bölümlerin hocalarıydı. Onları görünce heyecanlanırdım. Anıtkabir'e gittiğimde sık sık zamanın Bayındırlık Bakanı Kemal Zeytinoğlu'nu görürdüm. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes'i, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı da gördüm. Çünkü herkes çalışmaların bitirilmesini takip ediyordu.”