Mersin’den İklim Kanunu Teklifi’ne tepki


 

İklim Kanunu Teklifi’ne karşı tepki gösteren Mersin’deki çevre örgütleri, “Hazırlanan İklim Yasası; halktan ve doğadan yana değildir. İklim adaletini sağlamayan iklim yasasını kabul etmiyoruz” dedi.

HEDİYE EROĞLU

 

TBMM Genel Kurulu’nda bu hafta görüşülmesi beklenen İklim Kanunu Teklifi’ne bir tepki de Mersin Çevre Platformu’ndan geldi.

Platformdan yapılan açıklamada, dünyada uygulanan vahşi kapitalizmin, plansız sanayileşme ve kalkınma programlarının, insanlara dayatılan aşırı tüketme alışkanlıklarının, bütün varlıkları tüketme noktasına getirdiğini açıkladı.

 

“BUGÜN DÜNYA, BÜYÜK FELAKETLERİN YAŞANDIĞI KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA”

“Bu politikalar hava, su ve toprak kirlilikleri oluşturmanın yanında eşitsizliği, adaletsizliği, yoksulluğu, işsizliği, savaşları da beraberinde getirmiştir” denilen açıklamada, “Bugün dünya, büyük felaketlerin yaşandığı küresel iklim değişikliği tehdidi ile karşı karşıyadır. Bu tehdit artık krize dönüşmüştür. İklim krizinin sonucunda artık dünyanın her yerinde aşırı yağışlar ve buzulların erimesinden dolayı seller, kuraklıklar, orman yangınları, türlerin yok oluşu ve gıda krizleri yaşanmaktadır.

Dünyada iklim krizinin etkilerini en aza indirgemek için ülkeler birçok önlem almakla birlikte çeşitli yasalar uygulamaktadır. İklim krizi ile ilgili dünyadaki uygulanan yasalarla İnsan sağlığının, biyolojik çeşitlilik ve doğal ekosistemlerin korunması temel ilke olarak kabul edilmiş olup iklim krizi ile mücadelede doğa dostu politikalar ve önleyici tedbirler uygulanmaktadır.

 

“HAZIRLANAN İKLİM YASASI HALKTAN VE DOĞADAN YANA DEĞİLDİR. MEVCUT HAZIRLANAN İKLİM YASASINI KABUL ETMİYORUZ”

Kanunlar toplum yararı için uygulanır. İhtiyaç halinde hazırlanacak kanunlar şeffaflık, benimseme, tutarlılık ilkelerine uygun, hedef odaklı ve orantılı olarak hazırlandığı takdirde  amacına ulaşır. TBMM Genel Kurulu’na yakın zamanda  gelmesi beklenen ve Meclis’e sunulan ‘İklim Kanunun Teklifi’, 26.02.2025 tarihinde Çevre Komisyonu’ndan  alelacele geçmiştir. Hazırlanan İklim Kanunu, kanun hazırlama ilkelerine aykırı, katılımcılık ilkesinden uzak, iklim krizini arttıran, iklim adaletini sağlamayan, sera gazı emisyon azaltımı yerine ulusal ve uluslar arası karbon ticaretinin yapılmasını, insan ve çevre sağlığını hiçe sayan maddeleri içermektedir. Hazırlanan iklim yasası halktan ve doğadan yana değildir. Mevcut hazırlanan iklim yasasını kabul etmiyoruz.

Yaşamı, doğayı, iklim adaletini ve insan haklarını savunan, katılımcı bir süreçle hazırlanacak gerçek bir İklim Kanunu istiyoruz. TBMM Genel Kurulundan tasarı acilen geri çekilerek, sivil toplum kuruluşlarının ve bilim insanlarının görüş ve önerileri ile bilimi, iklim adaletini ve toplumsal ortak faydayı önceleyen bir perspektife uygun olarak yeniden yazılmalıdır” denildi.

 

“TİCARET KANUNU DEĞİL, DOĞA, YAŞAM VE TOPLUM İÇİN İKLİM KANUNU OLMALIDIR”

Taleplere dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Halkın iklim kanunu için taleplerimiz; ticaret kanunu değil, doğa, yaşam ve toplum için iklim kanunu olmalıdır.

Öncelik sermayenin değil, doğanın ve toplumun ortak geleceği olmalıdır.

Kömürden ve fosil yakıtlardan çıkış için net bir plan ortaya konulmalıdır.

İklim krizine yol açan kömür ve diğer fosil yakıtlar, enerji denkleminden aşamalı ve planlı bir şekilde çıkarılmalıdır.

Emekçiler için adil bir geçiş planlamalıdır.

Fosil yakıtsız bir ekonomiye dönüşümün bedeli emekçi halkın sırtına yüklenmemeli, toplumun tüm kesimlerinin insan onuruna yaraşır bir geleceğe sahip olması garanti altına alınmalıdır.

 

“ORMANLAR, SULAK ALANLAR, DENİZLER VE KIYILAR RANT VE TALANA KARŞI KORUNMALI”

İklim adaleti perspektifiyle tasarlanmalıdır. Eşitsizliği besleyen kapitalist ekonomi-politik rejimin neden olduğu iklim krizine bağlı hak kayıpları adalet düzlemi içerisinde giderilmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamalıdır.

İklim krizi risklerine eşit maruz kalınmadığı hesaba katılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı benimsenmelidir. Halk sağlığını güvence altına almalıdır. Tüm doğa, canlılar ve toplum için sağlıklı yaşam hakkını güvence altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır. Üst ölçekli ekosistem planlaması yapmalıdır. Ekosistemler plansız ve kâr odaklı madencilik, enerji, sanayi, endüstriyel tarım ve hayvancılık projeleri ve yapılaşma baskısından kurtarılmalı; ormanlar, sulak alanlar, denizler ve kıyılar rant ve talana karşı korunmalıdır.

 

“İKLİM SUÇLARINA KARŞI DENETİM VE YAPTIRIM İÇERMELİDİR”

İklim değişikliğine uyum politikaları geliştirmelidir. İklim afetlerine dirençli kentler ve kırsal yerleşimler yaratılmalı, afet eylem planları, gıda ve su politikaları iklim krizi gerçekliği dikkate alınarak hazırlanmalıdır.

Halkın katılımı sağlanmalı ve hesap verebilir olmalıdır. İklim Kanununun halkın nezdinde meşruluğunun sağlanabilmesi için tüm politika yapım süreçleri katılımcılığa ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır.

İklim suçlarına karşı denetim ve yaptırım içermelidir.

Kamu idaresinin yanı sıra, kamu yararına çalışan meslek örgütlerinin de katılımıyla şeffaf ve hesap verebilir bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır.”


   




Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA