HEDİYE EROĞLU
Yılda ayaktan ve yatakta 13 bin hastaya hizmet veren ve yıllık ortalama 4 bin 500 girişimsel uygulanan Mersin Üniversitesi Algoloji Bilim Dalı, yaşam kalitesini direk etkileyen ve sınırlayan ağrıya karşı tedavi için başvuranların adresi olmaya devam ediyor.
MEÜ’de 2000 yılından buyana akademik çalışmalar yürüten ve 2011 yılından buyana Algoloji Bilim Dalı Başkanlığı görevini yürüten, önceki dönem Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği (TARD) Çukurova Şube Başkanlığını da yapan Prof. Dr. Şebnem Rumeli, çalışmalarını anlattı.
“AĞRI VÜCUDUMUZUN ALARMIDIR”
Mersin’de 25 yıldır ağrılı hastalara ağrısızlık sunduklarını söyleyen Rumeli, ağrı ile ilgili tanışıklığını anestezi eğitimi sırasında olduğunu söyleyerek, “Hastaları görmek, ızdıraplarını fark etmek, çevrelerinin de bu ızdırabı yaşaması beni bu alanda itmeye neden oldu. Ağrıları çözümlemeye, hastaları ve yakınlarını rahatlatmaya çalışıyoruz” dedi.
‘Algoloji’ denildiği zaman ‘Nedir bu?’ sorusunun giderek daha da azaldığını bunun da memnuniyet verici olduğunu söyleyen Rumeli, “Algoloji basitçe ağrı bilimidir. Ağrı vücudumuzun alarmıdır. Ağrı devam ettiği, süreklilik kazandığı zaman işkenceye dönüşebiliyor ki burada da biz devreye giriyoruz” dedi.
Ülkemizde 2011 yılında algolog unvanı kazanıldığını söyleyen Rumeli, “Algolog, ağrı tedavi uzmanı demektir. Bizim özelliğimiz 2 yıl süren bir eğitim programı alan kişiler uzman olabiliyor. Algolog üst ihtisas yapmış, uzmanlık almış kişilere deniliyor. Her ülkeye göre eğitim farklı olabiliyor” diye konuştu.
AĞRI KRONİKLEŞTİĞİ ZAMAN YANİ 3 AY VE ÜZERİNE ÇIKTIĞI ZAMAN DİKKAT
Vücutta bir hasar olması durumunda ağrı ile alarm çaldığını aktaran Prof. Dr. Şebnem Rumeli, “Ne zaman hastalık oluyor, ağrı kronikleştiği zaman yani 3 ay ve üzerine çıktığı zaman artık beden hasarı unutarak, sadece ağrıya odaklanan bir yapıya dönüşüyor. Ve o zaman da ağrı hastalık oluyor ve tedavi süreci başlıyor. Doku hasarı geçmiş olsa bile arı devam edebiliyor.
“ÖNEMLİ OLAN ALARMIN NEDEN ÖTTÜĞÜ”
Algoloji uzmanına hastalar ne zaman başvurmalı? Alarmın neden çaldığını bulmak çok önemli. Bu bir enfeksiyon veya kırık olabilir. Bunu bulmak için önce uzmanına gitmek lazım. Diyelim ki ayağınızı burktunuz, ortopediste gitmeniz lazım. Ama bunlar eğer ciddi bir ağrı oluşturuyorsa o zaman bize direk gelebiliyorlar. Nedenini bilerek bize gelebiliyor hastalarımız. Burada önemli olan alarmın neden öttüğü, altta yatan nedeni bilmemiz. Sorunu ilgili branş çözsün o zaman hasta bize gelsin istiyoruz, bu bir ekip işi” dedi.
BEL AĞRISI, DÜNYADA EN ÇOK HASTANEYE BAŞVURU NEDENLERİ ARASINDA
Ağrı nedenleri ile beraber tedavi yöntemlerine de değinen Rumeli, dünyada en çok hastaneye başvuru nedenlerinden bir tanesinin, bel ve postürel ağrılar olduğunu aktararak, “Bezen öyle oluyor ki sadece duruşunuzu düzeltseniz veya küçük bir egzersiz programı katsanız yaşamınıza, özellikle oturarak çalışanlar, rahatsızlıklarından kurtulabilirler. Ama bir süre sonra aynı postür, aynı duruş devam ettikçe aynı kas grubu, eklemler yoruluyor ve bu daha büyük ağrılara neden olabiliyor. Bazen de küçücük bir neden kocaman bir ağrı gibi algılanabiliyor ki bunu da ancak muayene ile ayırt edebiliyoruz. Ve bu şekilde tedavi etmeye çalışıyoruz: eğer kas veya iskelet sisteminde gerçekten problem var ise o zaman girişimsel dediğimiz tedavi yöntemleri uyguluyor, iğneleri vücudun içerisine koyarak teknikler kullanarak tedavi uyguluyoruz. Özellikle sinyal sistemimiz, sinir sistemimiz üzerine uygulamalarımız var. İlgili ağrı alanına sinyal gönderen sinirlere ulaşıp, sinyal iletişimini modüle edebiliyoruz veya direk iletimi kesmek adına işlem yapabiliyoruz. Veya ağrı pili takabiliyoruz ki bu çok özellikli bir işlem, en son çözüm olarak hastanın buna gelmesi gerekiyor. Bunun yanında ultrasonografi kullanarak omurga dışında da, kol, bacak, kalça eklemlerin ede işlemler uygulayabiliyor, oraya farklı maddeler verebiliyoruz. Bunun yanı sıra yeni teknolojileri, yeni uygulamaları da sürekli takip ediyor ve kendimizi yeniliyoruz” şeklinde konuştu.
“BAŞ AĞRISININ BAŞ AĞRITACAK KADAR ÇOK NEDENİ VAR”
En çok şikayet konusu olan baş ağrısı ile ilgili ise “Baş ağrısının baş ağrıtacak kadar çok nedeni var” diyen Rumeli, algolojinin tanımlanmış baş ağrıları için tedavi teknikleri olduğunu, yüzdeki sinirlere uygulamalar yapabildiklerini söyleyerek, “En önemlisi baş ağrısı nedenlerini biz de araştırabiliyoruz. Ama bir baş ağrısı nedeni tanısı konmuş ise bize başvuran hastalara da hem ilaç hem de girişimsel teknikler ile tedavi uygulayabiliyoruz. Ağrı tedavisi esasen bir grup işi.
Ağrı olduğu zaman beyin başka bir şey görmek istemiyor. Sürekli ağrıya odaklanıyor ve ‘bedeninde bir hasar yaratıyorsun, bununla ilgilen, başka bir şey görme’ diyor. Biz hasta yakınlarından çok sık bir şekilde uyuduklarına dair bilgi alıyoruz. Tedavi olanlar ağrısız kaldıkları zaman uzun uzun uyuyabiliyorlar.
AĞRISI OLAN KANSER HASTALARI MUTLAKA BİZE BAŞVURSUN
Kanser hastaları için mutlaka ki ağrılı ise bize getirin diyoruz. Özellikle en başından tedavi süreçlerine kadar hastanın bize gelmelerini istiyoruz. Biz onlar yöntem söylüyoruz, ilaç veriyoruz. Kansere bağlı tedavilerini sürdürürken bizim tedavilerimiz ile daha uyumlu, sakin bir süreç yaşayabilirler. Farklı girişimsel yöntemler, ilaç tedavileri uygulayabiliyoruz. Yüzde 70-80 hastalarımızın bu süreçleri ağrısız atlatmalarını sağlayabiliyoruz. Onlara daha iyi bir yaşam kalitesi sunabiliriz.
“FITIK TEDAVİSİ CERRAHİ İŞLEM OLMADAN YAPILABİLİR”
Biz sizin görüntünüzü tedavi etmiyoruz, biz sizi tedavi ediyoruz. Görüntüde bir bel fıtığı olabilir ama bu bedeninizde ne derece bir hasar yarattı? Çok hasar yaratmadıysa bizim uygulayacağımız teknikler ile rahatlamanız mümkün. Bu teknikler ile rahatlamazsanız, cerrahi işleme tabi olabilirsiniz. Belimi ağrıtıyor, fıtık var dediler’ gibi durumlarda erkenden, çok geçmeden, bulgular ilk keşfedildiğinde hastalarımız bize başvururlar ise cerrahi işleme hiç gerek kalmadan hasarı düzeltebiliriz. Ama geç kalındığında tedaviye yanıt bulmakta zorlanabiliyoruz. Ama ameliyatsız düzelebilecek durumlar söz konusu olabiliyor, bunu özellikle söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
“BÖLGEMİZ NEMLİ BİR HAVAYA SAHİP BU DA EKLEM AĞRILARINA NEDEN OLABİLİYOR”
Akdeniz Bölgesinin nem miktarı yüksek olduğu için ve tarım bölgesi olması nedeniyle de bu coğrafyaya özel eklem sorunları yaşanabilmesine neden olduğunu da dile getiren Rumeli, ilaçsız kalmanın hayat kalitesini attırdığına dikkat çekti.
Algoloji dalının ileriki yaşlardaki hastalarla ilgilendiği bilgisinde yanlış olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şebnem Rumeli, tedavide yaş grubu ile sınırlı olmadıklarını vurgulayarak, çocuklara da hizmet verdiklerini aktardı.
“AĞRI KESİCİ KULLANIRKEN HEKİME DANIŞIN”
Ağrı kesici kullanırken hekime danışmak gerekliliğinin de altını çizen Rumeli, “Ağrı varken bizim hastalara verdiğimiz bazı ilaçlara çevreden kısıtlama geliyor. Çocuk ise ebeveyn, yetişkin ise anne baba ‘bu kırmızı reçete bunu kullanmamalısın’ diyorlar. Ama biz oysa ağrıları takip ediyoruz. Lütfen kullansınlar ve en nemlisi takibe gelsinler. Çünkü biz takip ile iyileşmeyi gördükçe ilaçları azaltıp, kesebiliyoruz. Bu ilaçların birden kesilmeleri sıkıntı yaratabilir. Bizimle birlikte kontrollü yaparlarsa daha doğru olacaktır. Kendi kendine bırakma hasta da daha fazla sıkıntılara neden olabilir. Hekim tedavi programını uyguladığı zaman hastasını düşünerek uyguluyor zaten Sorularınız var ise hekime sorun. Ama Google sormasınlar. Hatalı soru sorabilirler veya sakıncalı sonuçlar neden olabilir” dedi.
“AĞRI ÇEKTİKÇE ALIŞILAN BİR ŞEY DEĞİL”
Ağrı eşiği ile ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Rumeli, “çok çektikçe ağrıya dayanıyoruz diye bir şey yok oysa sistem daha da hassaslaşıyor. Hasta boynu, başı ağrıdığını söylüyor ama oysa bunun tek bir tetik noktası oluyor. Ağrı çektikçe alışılan bir şey değil. Ağrı eşiği de kişiden kişiye değişir. Bu nedenle zaten biz de hastadan duymak istiyoruz ağrısını. Hiç kimse başka birisinin ağrısını tanımlayamaz, tarif edemez” ifadelerini kullandı.