Haber Merkezi
Oksijen Gazetesi’nde yer alan haber ile Mersin’in Silifke ilçesinde yer alan Gksu Deltası’nda çıkan yangınlara dikkat çekildi.
Haberde, “Bir yer düşünün… Her adımda farklı bir kuşun sesini işitiyorsunuz. Daha önce hiç görmediğiniz bir çiçeği görüyorsunuz. Mersin’in Silifke ilçesindeki Göksu Deltası; flamingolar, tepeli pelikanlar ve saz horozlarının da dahil olduğu 300’den fazla kuş türüne ek olarak 34 farklı sürüngen ve amfibi türüne de ev sahipliği yapıyor. Ayrıca caretta caretta’ların Akdeniz’deki en önemli yuvalama bölgelerinden biri… Ancak gelin görün ki, deltada her yıl defalarca kez yangın çıkarılıyor. Cenneti andıran bu delta, yuvalık yaptığı canlılar için cehenneme dönüşüyor. Eşsiz bir doğal çeşitliliğe ve muazzam güzelliğe sahip bir yer nasıl olur da bu muameleye maruz bırakılır sorusunu sormamak işten bile değil…
GEÇMİŞTE KORURKEN ŞİMDİ YAKIYORLAR
15 bin hektarlık bu sulak alanın çevresinde 7 köy var. Aslında köy sakinleri de geçmişte deltanın hem doğasını korurmuş hem de yöreye gelen avcıları önlermiş… Ta ki 1994 yılına kadar. Önce Ramsar Sözleşmesi’yle uluslararası öneme sahip olarak tescillendi. 1996’da ise delta 1. derece doğal sit alanı ilan edilince, civar köylülerin tarlalarına ekim yasağı getirildi ve geçim kaynakları kayboldu. Tarım alanı açmak için bazıları deltayı yakma yoluna başvuruyor. Tek sebep bu da değil: Deltanın bereketli alt katmanlarında yer alan otları hayvanlarına yedirmek için, bölgedeki domuz popülasyonunu seyreltip yuva yapmalarını önlemek için deltayı her yıl ateşe veriyorlar. Bölgenin balıkçıları ise tekneleri ve motorlarıyla suda ilerleyebilmek için sazlıkları yakıyorlar” denildi.
YAYILSIN DİYE RÜZGARIN KUVVETLENMESİNİ BEKLİYORLAR
Göksu Deltası’nda 2025’in ikinci yangını geçen hafta çıkarken gazete, deltada doğup büyüyen ve hala 7 köyden biri olan Kurtuluş’ta yaşayan kuş gözlemi rehberi Mahir Avcı ile de konuştu. Avcı “Ben çocukken burada o kadar çok kuş vardı ki, kuşları avcılardan biz korurduk” diyerek, y”Ancak geçen zaman bunu değiştirmiş. “Alan koruma altına alındıktan sonra köylülerin artık deltada tarım yapmasına izin verilmedi. İnsanlar arazilerini ekemediler ve ciddi maddi sarsıntılara uğradılar. Koruma alanı sınırları içindeki Kurtuluş’u gören civar köylerin deltaya bakışı da değişti. Benim dedem de koruma kararından sonra 15 dönümlük arazısini ekemez olmuştu. Tarımı önleme gerekçeleri, endemik bitkilerin korunması ve tarım ilaçlarının çevreye zarar vermesiydi. Köylüler bu süreçte hassasiyetini yitirdi ve avcılığı da, yangınları da görmezden gelir oldu. Gelinen noktada hapse girmeyi göze almış, deltayı yıkıp alan açarak ekim yapanlar var” şeklinde konuştu.