Sistem tıkır tıkır işliyor!


 

4,5 ay tutuklu kalan Genel İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, “Biz; ‘Bunu neden aldılar, şu niye böyle’ oldu diye tartışırken diğer taraftan kurmuş oldukları sistem tıkır tıkır işliyor. Ama çarkların altında baskıyla, yoksullukla ezilen biziz” dedi.

HEDİYE EROĞLU

 

Emek ve hak mücadelesinin önemli ismi DİSK’e bağlı Genel İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, geçtiğimiz aylarda Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında gözaltın alınan ve 4,5 tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılması sonrası yaşadıklarını ve süreci gazetemize anlattı.

 

“DÜZMECE SUÇLAMALARI SİNDİREMİYOR, NE OLACAĞINI KESTİREMİYOR, SONRA DA ‘BEN NEYMİŞİM?’ DİYORSUN”

Cezaevi koşullarını, “Bir saat kalınacak yer değil ama 10 yıl kitap okusan bu kadar pratik deneyim kazanamazsın, yaşamak lazım” diyen Göksoy, içerden Türkiye’ye bakmanın da çok farklı yansımaları olduğunu ifade etti.

Kendisine yöneltilen ‘terörle iltisaklı olma’ suçlamalarına da tepki gösteren Kemal Göksoy, “Bana deseler ki seni; vergide, gelirde adalet diyorsun, kayyumlara karşı duruyorsun, AKP’yi eleştiriyorsun deseler umurunda olmaz. Ama terör örgütü ile iltisaklı deniliyor. Hangi terör örgütü? Ne yapmışım? Örgütün ancak televizyonlarda gördüğümüz üst düzey isimleri ile görüşüldüğümüz iddia ediliyor. 2009’da Ahmet Özer ile bir arada kalmışız. Ama evet kaldık hatta 2006’dan 2020 pandemi sürecine kadar ailecek yılbaşını kutladığımız dönemlerde hep bir araya geldik. Biz ailecek görüşürüz. Düzmece suçlamaları sindiremiyor, ne olacağını kestiremiyor, sonra da ‘arkadaş ben neymişim?’ diyorsun” dedi.

 

 

“BAŞKALARI BENİM YERİMDE OLSA SİYASİ HESAP YAPAR, ‘BAK GİTTİM BEDEL ÖDEDİM’ DER. BEN BUNU DİYEMEM, YAPIMA TERS”

Özünde insan olma mücadelesi verdiğini söyleyen Göksoy, "Geçmişimde sosyalist örgütlerle bağım var. Bu bağ olsa ne olur? Benim Kürtlerin özgürlük mücadelesine, taleplerine itirazım yok. Ama benim bir örgüt üyeliğim söz konusu olamaz. Başkaları benim yerimde olsa siyasi hesap yapar, ‘bak gittim bedel ödedim’ der. Ben bunu diyemem, yapıma, yaşamıma, kültürüme, inancıma, sosyal yapıma ters.

Yakın olabilirim, oy verebilirim, çalışabilirim. Ama başka alternatif olsa ona gideceğiz, onunla çalışacağız bu ayrı. Benim sadece DEM’lilerle, HDP’lilerle bağım yok ki, konumum itibariyle benim tüm kurum kuruluşlarla bağım var. Burada şuanda 7 bin tane üye var. Ayrıca 25 bin üyesi olan bölgenin de temsilcisiyim. İstanbul’a da, Batman’a da, Samsun’a da gidiyoruz. Biz DİSK’e üye kazandırmak için çalışıyoruz bu bizim işimiz. Bundan dolayı da herkes bizi tanır ama ben herkesi bilemem ki.

 

“BENİM DERDİM TOPLUMSAL, BENİM DERDİM SADECE KÜRT SORUNU DEĞİL”

Benim derdim toplumsal, benim derdim sadece Kürt sorunu değil. Sadece Kürt sorunun çözmek ile bu ülkenin sorunu çözülmüyor. Bu dünyanın ekoloji, su, barınma, eğitim, sağlık sorunları var. Bu sorunların hepsi başlı başına sorun. Tamam Kürt sorunu çözüldü, yarın dediler ki’ silahları bırakıldı’, ne oldu; kiralar düştü mü? Yok. Herkes işe, güce girdi mi, sağlık, eğitim sorunu çözüldü mü, hayır. Basın özgürlüğü sağlandı mı, sokakta katledilen kadınlar katledilmesi durdu mu, hayır.

Tabi ki barış sağlanmalı, tabi ki çözülmeli. Barış geniş bir kavram. Barış dediğimiz zaman insan bir kere kendisi ile dünyası ile barışık olmalı. Ailen ile kurumunla barışık olmalısın. Bugün ülkede Kürtler deş, Türkler de kendi içinde barışık değil. Siyasetçi kendi içinde barışık değil, örneğin CHP, MHP, AKP kendi içinde barışık mı, hayır değil. Toplumsal bir barış ve uzlaşmaya ihtiyacımız var.

 

“BU ÜLKE TARİHİNDE BUGÜNE KADAR GÖRÜLMEMİŞ DERİNLİKTE BİR KRİZ YAŞIYOR”

Türkiye’deki yaşam gerçekliği karşısında filozof, bilim insanı olmaya gerek yok. Emeklinin, çiftçinin, işçinin, esnafın sustuğu bir durum kalmadı artık. Artık nefesimiz kesilmiş durumda. Mitinglerdeki kalabalığın nedeni de adaletsizlik, hukuksuzluktan kaynaklı toplumsal tepki. Bu haksız aslında sadece siyasetin getirdiği bir haksızlık değil. Bu ülke tarihinde bugüne kadar görülmemiş derinlikte bir kriz yaşıyor.

Biz de toplumun içindeyiz, akışın içinde bir şekilde toplumunu, halkın parçasıyız. Sokağa çıkıyor yumurta ekmek alıyor, pazara gidiyoruz. Piyasanın içerisindeyiz. Ayrıca bizim bulunduğumuz alan en yoksul, en aşağıdaki kesim. Biz çalıştığımız halde yaşamımızı sürdüremiyoruz.

 

“KURMUŞ OLDUKLARI SİSTEM TIKIR TIKIR İŞLİYOR”

Ülkede; emeklinin, asgari ücretlinin, çiftçinin, basın emekçisine kadar tüm kesimlerin farklı sorunlar sahip olduğunu ve buna karşı oluşan toplumsal tepkinin gün geçtikçe arttığını söyleyen Göksoy, “Örneğin Gazeteci Timur Soykan son olarak yine alınıp bırakıldı. Ülkeyi, toplumu, geleceği gözeten, okuyan herkes suçlu ise hepimiz suçluyuz. Bu nereye kadar gidecek? Ülkenin nasıl dizayn edildiğini, yön verildiğini bizler yaşadıkça öğreniyoruz.

Biz; ‘Bunu neden aldılar, şu niye böyle’ oldu diye tartışırken diğer taraftan kurmuş oldukları sistem tıkır tıkır işliyor. Ama çarkların altında ezilen, baskıyla, yoksullukla biziz” şeklinde konuştu.


   

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


  HABERCİ GAZETESİ
 

  HABER ARAMA
 
  

  HABERCİ SPOR
 


  BİK İLANLAR
 




  SOSYAL MEDYA
 

  NÖBETÇİ ECZANELER
 
 

 




sanalbasin.com üyesidir

 
         
ANASAYFA HABER ARŞİVİ KÜNYE İLETİŞİM GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinhaberci.com © Copyright 2016-2025 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA