Haber Merkezi
TBMM’de devam eden bütçe görüşmelerinde söz alan Mersin Milletvekili Talat Dinçer iktidarı hedef aldı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ki sunum üzerine öz alan Dinçer, “Allah var şimdi, hele o ‘dolar’ deyişine falan bayılıyorum, çok güzel sunumunu yaptı. Ancak sayın bakanım, şimdi siz bunları söylüyorsunuz ama o zaman piyasada bir yanlışlık var” dedi.
“PİYASA YANGIN YERİ, KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER İNİM İNİM İNLİYOR”
“Piyasa yangın yeri” tepkisi veren Milletvekili Dinçer, “Şimdi, onun ile sizin anlattıklarınızı örtüştürdüğümüzde, hiçbir şekilde örtüşmüyor. Şimdi, piyasada küçük ve orta ölçekli işletmeler inim inim inliyor, finansmana ulaşamıyorlar, herhangi bir şekilde yükümlülüklerini yerine getiremiyorlar, borçlarından dolayı adliyenin rafları hep icra dosyalarıyla doldu ama sizin sunumumuza baktığımızda sanki ülkede herhangi, hiçbir sorun yok gibi. Sayın Bakanım, bu ülkede işletmelerin yüzde 98'i küçük işletmeler, küçük ve orta boy işletmeler, bunun gerisindekiler büyük işletmeler.
“BU ÜLKEDE YILLIK ORTALAMA 150 İLE 200 BİN İŞ YERİ KAPANIYOR”
Ve ülkede -siz biraz önce söylediniz, 2 milyona yakın tescilli esnafımız var ama o kayıtsızlarla falan, aşağı yukarı 2,5 buçuk milyon civarında bir esnaf olduğunu düşünüyoruz. Bununla beraber, 1 milyon da orta boy işletmelerimiz var ülke genelinde. Şimdi, terkin rakamlarını verirken şöyle anlıyorsunuz siz: ‘1'e 3 iş yeri açıldı’ gibisinden düşünüyorsunuz. Bir işletmenin açılışı o kadar zordur ki yani bunu esnaflık yapan bilir, varını yoğunu satıyorsun, bir işletme yapıyorsun, kendi öz sermayenle bir iş kuruyorsun ama günü geldiğinde, işler ters gittiğinde, kapandığında her şeyini kaybediyorsun.
Yani bu ülkede ortalama 150 ile 200 bin civarında bir iş yeri kapanma var yıllık; küçük ve büyük, orta boy, hepsi dâhil. Bu 200 bin rakamı o kadar büyük bir rakam ki işsizliğin 13 milyona vurduğu bir dönemde, geniş tabanlı işsizlik, neredeyse ülke nüfusunun üçte 1'i işsiz iken bir kepengin kapanması demek çok büyük bir olay bence yani bunu bu kadar basit bir şekilde geçiştiremezsiniz.
NE OCAKLAR SÖNÜYOR NE İNSANLAR AÇ KALIYOR...!
Ne ocaklar sönüyor ne insanlar aç kalıyor... Kapanan her iş yeri işsizler ordusuna katılıyor, işte görüyorsunuz. İstihdam sorunu yaşanıyor. Gençlerimiz işsiz, gençlerimiz hep bir iş hayaliyle yurt dışına kaçmanın hesabını yapar bir durumda. Dolayısıyla, böyle ekonomi programlarını yazarken masa başında değil, tezgah başında yazmak lazım. Yani üretimimiz ne kadar güçlüyse, o esnafına ne kadar ayakta tutabiliyorsak, o işletmelerimizi ne kadar uzun süreli ayakta tutabiliyorsak bence başarı budur.
“BU ÜLKEDE EN BÜYÜK SORUN; KURALSIZ TİCARET”
Şimdi, çıkın çarşıya, piyasaya sorun ‘bu ülkede en büyük sorun ne?’ deyin sayın bakan, size aynen şunu söylerler: ‘kuralsız ticaret’ derler, ‘kuralsızlık’ derler. Çünkü herkes her işi yapıyor, bildiği işi de yapıyor, bilmediği işi de yapıyor ve istediği yerde yapıyor. Böyle bir ticaret olmaz, böyle bir kuralsızlık olmaz Sayın Bakan. Yani sizin asli görevlerinizden bir tanesi de Türkiye'deki ticari hayatı dengelemek, düzenlemek. Şimdi, bakıyorsunuz, bir AVM furyası çıktı ortaya, ta 2000'li yıllardan beri var. O zamandan beri bu konu dile getiriliyor ama siz piyasayı düzenleyici bir perakende yasasını çıkaramıyorsunuz. Bir tane çıktı, içi boş, içinde yok. Sayın Bakanım, burada ticareti düzenleyecek şekilde yapılması lazım bunların.
Bak, bunlar her ürününü satıyor. Siz yerli ve millî işletme bırakmadınız, hepsi günden güne kapanıyor. Şimdi bak, yıl sonu geldiğinde kapanma sayısını göreceksiniz.
“BASİT USUL 850 BİN VERGİ MÜKELLEFİNİ GERÇEK USULE GEÇİRMEK, ESNAFIN SONU DEMEK”
Geçenlerde Maliye Bakanlığı bir karar aldı, dedi ki: ‘Basit usul 850 bin vergi mükellefini gerçek usule geçireceğim.’ Bu esnafın sonu demek. Yani 2021'de çıkardınız bunu, biz dedik ki: "İyi iş yaptılar yani doğru bir iş yaptılar. En azından emek yoğun çalışan esnafın hakkını Bakanlık koruyor." Ama işte bir yıl geçti, aradan iki yıl geçti, şimdi yeni bir kararla büyük şehirlerdeki bütün basit usullerin tamamını gerçek usulde vergi mükellefi yapıyorsunuz.
“MEMLEKETİN HER YERİNİ ÜÇ HARFLİLER SARDI”
Bakın, memleketin her yerini üç harfliler sardı. Bak, yerli esnaf inim inim inliyor. Caddenin... Cadde de demeyeyim, pardon, biraz iddialı oldu. Sokağın girişine ve çıkışına üç harfliler açılıyor. Siz hangileri olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Bunlar neye göre açılıyor, kime göre açılıyor? Yani bütün Türkiye bu 3-5 tane büyük küresel firma sahiplerine mi çalışacak? Yerli esnafı bitiriyoruz. Bakın, her ürününü satıyor, sokağın başında, sonunda var, bu arada esnaf kalmadı. Bu esnaf bizim geçmişimiz, bu esnaf bizim geleceğimiz. Bak, o bizi kıskanan Avrupa ülkeleri kurallarını koymuş, şehir merkezlerine AVM'leri açtırmamış, şehrin dışına Koydurmuş. Onlar, onların kazançlarından belli bir ciro almış, küçük yerli ve millî esnafına dağıtmış, bunları ayakta tutmuş. Bakın, eğer biz bunları yapmaz isek, böyle gider ise zaten sayılarını artık takip edemez olduk bu üç harflilerin memleketin her yerine dağıldılar ve yerli esnaf bırakmadılar. Yerli esnaf her geçen gün inim inim inliyor ve erim erim eriyor Sayın Bakanım.
“BU GİDİŞLE ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE BİZ ZATEN SOKAKTA ÇOK FAZLA ESNAF BULAMAYACAĞIZ”
Bu gidişle önümüzdeki günlerde biz zaten sokakta çok fazla esnaf bulamayacağız. Esnaf öyle bir hâle geldi ki artık üç harflilerden gidiyor, mal alıyor, aynı fiyatla geliyor, satıyor. Çok üzerine bir şeyi de koyamıyor çünkü orada olduğu için. Çünkü esnafın gücü yok, toptan mal alamıyor. Böyle alınca da sıkıntı çekiyor. Öncelikle, bir, esnafı düzenlememiz lazım Sayın Bakanım. Esnafa mesafe şartı koyalım. Esnafı kendi kuralları içerisinde kurala bağlayalım. Bu büyük AVM'lerden koruyalım, üç harflilerden koruyalım. Üç harfliler yeter, zaten sömürdüler memleketin her yerini. En küçük, ücra bir ilçeye gidin iki tane, üç tane var. Ya, orada on tane bakkal var efendim, kahveci var, bilmem ne var, kasabı var, onun içerisine geliyor yine üç harfliler açılıyor. Yani bu vahşi bir ticarettir. Bana göre ticari bir de ahlaksızlıktır. Bunun bir an önce bir hâl yoluna konulması gerektiğini düşünüyorum.
“BÜTÇEYE KOYDUĞUNUZ RAKAMININ ZATEN YÜZDE 80'İ PERSONEL, İDARİ GİDERLER VESAİRE…”
Şimdi, bir de bu kayıt dışı olayımız var. Kayıt dışına çok düşük bir bütçe ayırmışsınız, zaten bu bütçeyle kayıt dışıyla mücadele etme şansınız yok, Sayın Bakanım, siz bu bütçeye koyduğunuz rakamının zaten yüzde 80'i personel, idari giderler vesaire oralara gider. Dolayısıyla kayıt dışıyla çok fazla bir mücadele şansınız olmayacak ama bizim kayıt dışından anladığımız şu Sayın Bakanım: Biz eskiden ‘kayıt dışı’ dedik mi, kara para aklayanlar, kaçakçılar, ne bileyim, büyük meblağlarda paralarını oradan oraya uçuranlar, herhangi bir devlete yükümlülüğü olmadan, akaryakıt kaçakçılar vesaire, biz bunları anlardık. Derdik ki: ‘Bunların üzerine gidilecek.’
“BİZ KAYIT DIŞINI SÖYLEDİKÇE, DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARI KAYITLARIN ÜSTÜNE GİDİYOR”
Şimdi, kayıt dışını biz söyledikçe, devletin bütün kurumları kayıtların üstüne gidiyor. Bu nasıl bir şey böyle? Deli Dumrul misali bir giderken ceza yazıyor, bir gelirken ceza yazıyor. Yahu, şu kayıtları bir bırakın, Sayın Bakanım, Allah aşkına. Deminden beri yaptırımlarınıza da bakıyorum, birçok şeye, hep kayıtların üzerinde. Ya, Maliye Bakanlığı bir karar alıyor, Gelir İdaresi Başkanlığı ‘hasılat tespiti’ adı altında bir uydurma bir şey çıkarmış, ya, gidiyor esnafın kasasına oturuyor; bu ne terbiyesizliktir ya? Vatandaşa inanılmaz mı? İnsan kendi mükellefine, kendi vatandaşına inanmaz mı?
Salma vergiler aldı başını gitti yani buna bir "Dur!" demek lazım, Sayın Bakanım, Allah aşkına yani bu kayıtları biraz korumanız lazım. Yani ben Ticaret Bakanlığı olarak sizin kayıtlı esnafınızı koruduğunuzu düşünmüyorum. Bak, bunun altını çizerek de söylüyorum. Ya, bu esnafı biraz koruyalım, bu esnafı biraz destekleyelim.
“PARANIN ALIM GÜCÜ YOK, PARA PUL OLDU”
Bu ülkede batmayan tek kredi esnaf kefalet kooperatif kredileri. Devletin bir kuruş zararı yok çünkü nedir? Kooperatifler kefil. O ödemedi mi, o ödüyor. Devletin verdiği her vuruş kendisine aynen geri dönüyor.
Kefaletler inim inim inliyor, Sayın Bakanım, plasman yok. Tamam, siz diyordunuz ki: ‘Eskiden kredi şu kadardı, şimdi buraya geldik.’ Güzel ama o gün aldığımız krediyle bir ev alınıyordu, esnaf bir ev alıyordu, bugünkü verdiğimiz krediyle o evin balkonuna alamaz; böyle bir sıkıntı var. Paranın alım gücü yok, para pul oldu ve şu ortamda bile esnaf krediye muhtaç, büyük sıkıntı çekiyor ama maalesef plasman vermiyor, herhangi bir şekilde Halk Bankası tarafından plasman sağlanmıyor. Bütün milletvekillerim burada, sahada gitsin, kooperatifleriyle konuşsunlar, her kooperatifin tek derdi plasman, plasman, plasman.
Ve son söz, Sayın Bakanım, bu esnaf sizin esnafınız, bu işletmeler sizin esnafınız; bunları koruyucu ve kollayıcı tedbirleri alın, Anayasa’nın 173'üncü maddesi açık, bu sizin asli göreviniz, bu esnafa ve işletmelere sahip çıkın diyorum” diye konuştu.