Haber Merkezi
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, meteorolojik kuraklığın yanı sıra yeraltı su rezervlerinin kontrolsüz biçimde tüketilmesinin su krizine yol açtığını belirterek konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı. Ekmen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, ülkede su sıkıntısı yaşanmasına rağmen özellikle şişelenmiş su sektöründe faaliyet gösteren yerli ve yabancı şirketlerin milyonlarca metreküp yeraltı suyunu ticari amaçlarla kullanmayı sürdürdüğüne dikkat çekti.
“TİCARİ SU KULLANIMI, HALKIN SUYA ERİŞİMİNİ ZORLAŞTIRIYOR”
Milletvekili Ekmen, “Türkiye’nin tarım ve sanayi açısından stratejik illerinden biri olan Bursa’da, giderek derinleşen su krizi kamuoyunun gündemine oturmuştur. Meteorolojik kuraklığın yanı sıra yeraltı suyu rezervlerinin kontrolsüz tüketilmesi, bu krizin yapısal nedenlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Su sıkıntısı yaşanmasına rağmen özellikle şişelenmiş su sektöründe faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası şirketlerin milyonlarca metreküp yeraltı suyunu ticari amaçlarla kullanmaya devam ettiği görülmektedir. Bursa’da faaliyet gösteren firmalar arasında Uludağ, Erikli, Sultan, Damla, Nestle, Pınar, Kınık, Rioba, Pürsu, Sırma, Karacakaya, Özkaynak, Korusu, Sutar, Alaçam, Aroma gibi büyük su markaları yer almakta ve bu firmaların tamamı doğal kaynak sularını veya artezyen kuyularıyla çekilen yeraltı sularını kullanmaktadır. Bu kullanım miktarlarının şeffaf biçimde kamuoyuna açıklanmaması, özellikle içme suyu şebekesinden yararlanan halk ile ticari su kullanıcıları arasındaki eşitsizliği artırmaktadır” dedi.
“SU KULLANIMINDA KAMU YARARI İKİNCİ PLANA İTİLİYOR”
Sanayi ve şişelenmiş su üretimi yapan şirketlerin devlet tarafından şeffaf bir şekilde denetlenmesi gerektiğini belirten Ekmen, “2022 yılında dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın, sanayideki yüksek su tüketimini dengelemek için farklı ücretlendirme modeli getirme girişimlerinin yargıdan döndüğünü ifade etmesi, belediye ve merkezi yönetim organlarının denetim kapasitesinin ne kadar sınırlı kaldığını göstermektedir. Bu durum, sadece Bursa’da değil, Türkiye’nin pek çok ilinde benzer şekilde suyun özel sektör tarafından aşırı tüketildiği ve kamu yararının ikinci plana itildiği tartışmalarını da tetiklemiştir. Yeraltı suyu kaynaklarının azalması sadece çevresel değil; aynı zamanda tarımsal üretim, içme suyu temini, ekosistem sağlığı ve sosyal adalet açısından da derin etkiler yaratmaktadır. Devlet kurumlarının; sanayi ve şişelenmiş su üretimi yapan şirketlerin yeraltı suyu kullanımı üzerindeki denetim kapasitesi, veri şeffaflığı ve yaptırım mekanizmaları konusundaki açıklamaları kamuoyunca beklenmektedir” açıklamasında bulundu.
BU SORULAR YANIT BEKLİYOR
Şişelenmiş su üretiminin yeraltı su seviyelerini düşürdüğü bilimsel olarak kanıtlanmış mıdır?
Mersin Milletvekili Ekmen, Bakan Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği önergede şu sorulara yanıt aradı: “Bursa’da faaliyet gösteren ve yeraltı suyunu ticari amaçla kullanan firmaların her biri için, son beş yıl içinde tahsis edilen kuyu izinlerinin sayısı ve bu kuyulardan çekilen toplam su miktarı ne kadardır?
Söz konusu firmaların su temin ettikleri kaynaklar Doğal Kaynak Suyu mu, yoksa Arteznyen Kuyusu (derin kuyu) üzerinden mi sağlanmaktadır?
Bursa’daki yeraltı suyu kullanım oranının sürdürülebilirlik sınırını aştığı bölgeler var mıdır? Bu sınırın aşıldığı durumlarda yeni kuyu tahsisi durdurulmakta mıdır?
Şişelenmiş su üretim faaliyetlerinin, yeraltı su seviyelerinde düşüşe neden olduğu bilimsel olarak tespit edilmiş midir? Bu doğrultuda hazırlanmış herhangi bir rapor, izleme planı veya analiz bakanlığınızca yapılmış mıdır?
Belediye Başkanı tarafından dile getirilen ‘çok su tüketen firmalara farklı ücretlendirme’ planı hakkında bakanlığınızın bir kurumsal tutumu veya çalışması olmuş mudur?
Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi açısından; içme suyu, tarımsal sulama ve ticari su kullanımı arasında adil bir kaynak dağılımı sağlanmasına yönelik bakanlığınızın bir stratejik planı veya düzenlemesi mevcut mudur?”