Haber Merkezi 

İlan edilen ikinci OHAL döneminde yayınlanan kanun hükmünde kararnameler ile kapatılan medya kurumlarının temsilcileri Mersin’de buluştu. Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen; “Tek Ses Döneminde Medyaya Savaş ve Savaşın Medyası” konulu panele; Hayatın Sesi TV Yayın Koordinatörü Ercüment Akdeniz, TV 10 Genel Yayın Yönetmeni Veli Büyükşahin, İMC TV Haber Koordinatörü Faruk Eren ve Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanı Hakkı Boltan katıldı. İki oturum şeklinde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü ise işten atılan ve Barış için Akdemisyenler oluşumu üyesi akademisyen Galip Deniz Altınay yaptı. 

“SİZ DARBECİ GENERALLERİ KİM ATADI ONLARA BAKIN” 
Panel, KHK ile mesleğinden ihraç edilen Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu'nun konuşması ile başladı. Muşlu, KESK’in de soruşturmalara dâhil edilerek bir algı yaratılmaya çalışıldığını ifade etti.  “Darbeyi yapan KESK değildir. 15 Temmuz günü darbe girişiminde bulunan ne DİHA, ne Evrensel, ne TV 10, ne de İMC TV idi. Aynı şekilde ne Eğitim Sen, ne SES'ti” diyen Muşlu, Hükümetin KESK üyelerini hedef alacağına darbeci generallerin atama kararnamelerine imza atanlara bakılması gerektiğini söyleyerek “FETÖ'cü diye tutuklanan emniyet mensuplarının kararnamelerini kim imzalamış. Onları ihraç edin bakalım. İhraç edilmiş olabiliriz ama bizim mücadelemiz daha büyük motivasyon ve tempoyla devam edecek" dedi.

“HANGİ MEDYA VE NASIL DUYURACAK SORUSUNU SORMAMIZ GEREKİR”
Panelin Moderatörü Galip Deniz Altınay ise son dönemlerde ilk karşılarına çıkan şeyin KHK'ler olduğunu ve 10 binin üzerinde kamu görevlisinin mesleğinden atıldığını hatırlattı. Son KHK’yla pasaportların iptal edildiğini, rektörlük seçimleri kaldırıldığını yineleyen Altınay, “Yargı son derece vahim bir durumda. Avukatların artık müvekkilleri ile görüşmeleri dahi kısıtlanabilir duruma geldi. İşin medya kısmına baktığımızda ise bu olayların sonuçlarını, yaşananları hangi medya ve nasıl duyuracak sorusunu sormamız gerekir. Aslında bugünkü panelimizde öne çıkan temel sorulardan biri de bu” dedi.

“HÜKUMETİN POLİTİKALARINA DARBE VURDUĞUNUZ İÇİN”
Hayatın Sesi TV Program Yapımcısı Ercüment Akdeniz de yaptığı konuşmada 15 Temmuz gecesinde canlı yayında olduğunu darbeci askerlerin işgal ettiği TRT'de darbe bildirisi okunurken kendilerinin “Ne darbe ne de tek adam diktatörlüğü” üzerinden bir yayın yaptıklarını söyledi. Akdeniz, “Biz girmedik. Ve sanırım bu yüzden cezalandırılıp kapatıldık. Çünkü Hayatın Sesi Televizyonu hem işi ekmeği için mücadeleye geçen işçileri hem de ülkenin ezilen, ötekileştirilen kesimlerin sorunlarını gösteriyordu. Bir işçi ve halk televizyonu olan Hayatın sesi hem işçi sınıfının mücadelesini hem de bu mücadelede demokrasi ve özgürlükler meselesini birleştiriyordu. İşte o zaman hem hükumetin işçi, emekçi ve halk düşmanı politikalarına darbe vurduğunuz için terörist de ilan ediliyorsunuz” dedi.    

“TEK TİPLEŞMEYİ AŞMAK İÇİN YAYIN YAPMAYI PLANLADIK”
TV 10 Genel Yayın Yönetmeni Veli Büyükşahin ise, Alevi toplumunun kendisini ifade edebildiği alanların dar olduğunu belirtti. TV 10’nun Alevi toplumunun ifade alanı ihtiyacından ortaya çıktığını söyleyen Büyükşahin, “Bizler etkin inançların Aleviliği tanımlamasına karşı çıktık. Bunu reddettik. Tek tipleşmeyi aşmak için yayın yapmayı planladık. Hiç birbirlerini tanımayan, Tahtacıları, Romanları, Abdalları, Kürt ve Türkmen Alevilerini tanıştırmaya çalıştık. Aleviliğin öz inancını yol erkanını tekrardan açığa çıkarmaya çalıştık. Kapatılan tüm TV'lerin kendine has özgünlükleri var. Hayat TV mesela emekçiler, işçiler bir yerde öksürdüğünde de haberini yaptı. Bizim özgünlüğümüz de aslında böyle. Aleviler bir yerde öksürdüğünde bile ekranlarımıza taşıdık. Bunun yanında biz de Hayat TV ve İMC gibi tabii Cerattepe'de, Soma'da, Suruç Katliamı'nda canlı yayınlar yaptık. Ve aynı şekilde tabii ki biz bu yayınları yaparken sürekli baskıyla karşılaşacağımızın bilincindeydik. En sonunda 1 buçuk ay oldu nerdeyse ekranlarımız karartıldı" diye konuştu. 

2 GAZETECİ TUTUKLANDI, 18 MEDYA ORGANI KAPATILDI
Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanı Hakkı Boltan ise, Ekim 2016’da hazırladıkları raporda 33 gazetecinin gözaltına alındığını 2 gazetecinin tutuklandığını, 3 gazetecinin haber takibi esnasında saldırıya uğradığını, 2 gazetenin engellendiğini, 11 basın organına baskın yapıldığını ve 18 yayın kuruluşunun da kapatıldığını söyledi. 

“O YÜZDEN KORKTULAR”
İMC TV Haber Koordinatörü Faruk Eren de, İMC TV'nin kuruluşunda ana prensipler üzerinde yoğunlaştıklarını ve bazı medya kurumlarının milliyetçi, cinsiyetçi, ırkçı yayınlar yaptığını dile getirdi. 
Bu yayınların tersini yapılırsa başarabileceklerini inandıklarını söyleyen Eren “Basın ilkelerini uygulayacağız dedik. Basın ilkelerini uygulayınca zaten bu saydıklarımı haberde kullanamazsınız. Yayın hayatımıza 1 Mayıs'ta başladık. Her gün Mor Bülten diye bir program yayınlandı. Kadınlarla veya farklı cinsel yönelimdeki insanların sorunlarını gündeme getirdik. Yine her gün Yeşil Bülten'de ekolojik sorunları gündeme getirmeye çalıştık. Kameraları, mikrofonları sesini duyuramayan insanlara çevirmeye çalıştık. Çerkesler ilk defa haftada bir program yapıyordu. Yahudi, Ermeni, Rum, Ezidi gibi topluluklara ait programlarımız vardı. İMC çok önemli başarılara imza attı. İşte bu yüzden İMC'den, Hayat TV'den, TV 10'dan korktular" ifadelerini kullandı.

BARIŞ GAZETECİLİĞİ GELİŞTİRİLMELİ İŞBİRLİĞİ GÜÇLENMELİ
Panelin çözüm önerileri bölümünde ise Cumhuriyet Gazetesi ile daha fazla dayanışma, barış gazeteciliğinin ön plana çıkarılıp geliştirilmesi, medya kurumları arasındaki işbirliği ve dayanışmanın geliştirilmesi kararı alındı.