Belediye Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, projedeki amaçlarının arsa-bina sahibi vatandaş ile müteahhit arasında arabuluculuk yaparak, binaları uygun hale dönüştürmek olduğunu ifade etti.   

Mehmet Nabi BATUK

Mersin’in tohumunun atıldığı Akdeniz İlçesi’nde sürdürülen kentsel yenileme ve dönüşüm çalışmaları devam ediyor. Kent üzerinde üretilen projeler ise üç ana başlıkta sayılabilir. İlk Proje 2008 – 2010 yıllarında Toplu Konut İdaresi koordinesinde dönemin valiliği ve büyükşehir belediyesi arasında yapılan protokol anlaşması ile sürdürülmeye çalışan ancak o dönemki Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşın mağdur edileceği, projelerin beğenilmemesi ve TOKİ’nin yaklaşımının ters olması nedenleriyle protokolden çekilmesi sonucu davalar açılan ve Danıştay tarafından uygulaması durdurulan Çay, Çilek ve Özgür Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesidir. İkincisi Büyükşehir Belediyesi’nin devam ettiği Kurtuluş Meydanı ile Cumhuriyet Meydanı arasındaki ilan edilen yenileme alanı ile belirlenen tarihi yapıları ve kent merkezini Yenileme Projesi, sonuncusu ise Akdeniz Belediyesi’nin Ocak 2016’da Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nden onay alarak kendi imkânlarıyla Bahçe, Barış ve Mahmudiye Mahallelerindeki 46, 5 hektarlık alanda icra etmeye çalıştığı Kentsel Dönüşüm projesidir. 
Akdeniz Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü tarafından sürdürülen çalışmalarda 5 ay içerisinde vatandaş ile sözleşme aşamasına geldikleri ve 1 yıl içinde de yıkımlara başlanabileceği belirtiliyor. 5 yıldır Akdeniz Belediyesi Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nde Şehir Plancısı olarak görev yapan Leyla Özel, kendilerinin 10 aydır devam ettirdikleri çalışmalarda önemli mesafe kaydettiklerini belirtti. Türkiye’de Kentsel dönüşüm denilince akla TOKİ’nin geldiğini ifade eden Leyla Özel, Kentsel Dönüşüm’ün sadece TOKİ’nin yaptığı çalışmalarda olmadığını birçok alternatif proje bulunduğunu ifade ederek kentsel dönüşüm sürecinin kenti tanıyan yerel kuruluşlar ve imkanlar ile çözülebilmesinin çok önemli bir nokta olduğunu vurguladı. 

“O KAZADA BİR VATANDAŞIMIZ SAKAT KALDI”
Mersin’in en eski mahallelerinden olan Bahçe ve Barış Mahallerinde çok fazla çarpık yapılaşmanın var olduğunu kaydeden Leyla Özel “Çok yüksek olmayan, kaçak yapılar, eski, depreme dayanıksız evler var. Yaklaşık iki sene önce bir tane bina, herhangi bir deprem olmamasına rağmen; hiçbir müdahale olmadan kendiliğinden yıkıldı. O kazada bir vatandaşımız sakat kaldı. O haberin üzerine bizde bir şey düşündük. Burada ne yapabiliriz diye düşündük. Bununla beraber neden kentsel dönüşüm olmasın dedik. Bununla hem Mersin hem Türkiye’deki diğer kentsel dönüşüm algısını değiştirebileceğimizi öngördük. Bizim kentsel dönüşüm projemizde TOKİ yok. Belediye – Vatandaş işbirliğinde sürdürülüyor” dedi.  

“VATANDAŞA DİYECEĞİZ Kİ EVİNİZİ, ARSANIZI DEĞERLEDİK”
Şuanda çalışmalara devam ettiklerini ifade eden Leyla Özel, dönüşüm alanındaki arsa ve bina sahipleriyle değerlendirme aşamasına geldiklerini belirterek; “Vatandaşın evine gidiyoruz, evine bakıyoruz. Evinin değerini ölçüyoruz. Aynı zamanda arsasına bakıyoruz. Arsa değerini ölçüyoruz. Bir fiyat biçiyoruz. Sonrasında çalışmalarını yürüttüğümüz bir plan ve proje çalışmamız var. Vatandaşa diyeceğiz ki evinizi değerledik, arsanızı değerledik. Bu mahalleye böyle bir proje yapmak istiyoruz. Sizin buradan kazandığınız iki daire üç daire neyse anlaşmasını yapacağız. Daha sonra inşaatın yapımı için ihaleye çıkacağız. Vatandaşın güvencesi belediyedir. Biz müteahhitlerle ihaleye çıkacağız. Çünkü belediyenin kendi imkânlarıyla inşaatları sürdürme imkânı yok. Bu hem çok uzun bir süreç alır ve vatandaşın mağduriyetini artırır. Onun için de böyle bir yöntem uygulayacağız” diye konuştu.  

“İÇERİDE GÜVENDE DIŞARIDA GÜVENSİZ HİSSEDİYORLAR”
Kentsel dönüşüm çalışmalarına başlamadan önce ilgili bölgede bir anket çalışması yaptıklarını ve bölgenin ekonomik ve sosyal yapısını tespit ettiklerini belirten Leyla Özel, hazırladıkları mahalle plan ve projeleri bu anketlere uygun şekilde hazırladıklarını ve vatandaşları borçlandırmadan proje yapmaya uğraştıklarını vurguladı. Planlarında site tarzı yaşam alanlarının olmadığını ifade eden Leyla Özel “Biz şehir plancıları olarak site tarzı yaşamı öngörmüyoruz. Çünkü daha çok içe kapanık mekânlar üretiyorsunuz. O site içinde yaşayan insanlar, sitenin içerisinde güvenli ama sitelerin arasında dolaşırken güvensiz bir yaşam alanında hareket ediyorlar. Biz de bunu öngörmüyoruz. Kent Merkezleri demek tamamen kamusal alanlar demektir. Herkes orada rahatlıkla gezebilmeli bende orada gezebilmeliyim. Hiç orada işi olmayan kişilerde orada rahatlıkla geçebilmelidir. Bütün haberler kamuya açık bir alan olarak düşünüyoruz. Dolayısıyla yapacağımız alanlarda site tarzı yapı şekillerini düşünmüyoruz” şeklinde konuştu.         

“YÜKSEK KAT DEMEK ASLINDA SORUN ANLAMINA GELMİYOR”
Bahçe, Barış ve Mahmudiye Mahallelerindeki planda 8 - 5 kat, imarlı Emsal3 ve Emsal5,5 alanlar olduğunu altını çizen Leyla Özel “Emsal3 – Emsal5,5 demek 20 kata kadar çıkabilirsiniz anlamına gelir. Bu bizim yaptığımız plan değil. Eski plan vatandaşlara bu hakkı veriyor. Dolayısıyla vatandaşların fazla beklentisi var. Şuanda yapı 8 kata imarlıyken benim bunu beş kata düşürüp vatandaşı da mağdur etmem söz konusu değil. Ama yüksek kat demek aslında sorun anlamına gelmiyor. Birçok yabancı ülkeye, Avrupa’ya baktığımızda kent Merkezlerinde yüksek katlı yapılar mevcut. Önemli olan sizin bu yüksek katlı yapılar için gerekli altyapıyı gerekli ulaşımı gerekli yeşil alanı otopark çözümlemesini yapmış olmanız. O alanda gezerken kendinizi ezilmiş, küçülmüş hissetmiyorsanız, o düzeni kurabilmişseniz eğer, yükseklik oranını hesaplayabilmişseniz yüksek katlı yapılar sorun değildir. Biz o şekilde düşünüyoruz” cümlelerini kullandı.    

“AMA BİZ BİR SENE İÇERİSİNDE YIKIMA BAŞLAMIŞ OLMAYI PLANLIYORUZ”
Kentsel Dönüşüm Projelerinde amaçlarının daha yaşanabilir bir kent yaratmak, kentsel dönüşümün sadece TOKİ’nin model olmadığını ve kentin ve vatandaşın faydasına olabileceğini göstermek olduğunun altını çizen Leyla Özel, “Vatandaş ile yapacağımız sözleşme hazırlıkları devam ediyor. Net bir tarih vermek zor ama şöyle söyleyebiliriz. Biz yaklaşık 4 – 5 ay sonra vatandaşlarla oturup sözleşme yapma aşamasına gelmiş oluruz. Ondan sonraki süreç vatandaşlara bağlı. Biz ne kadar vatandaşla işbirliği kurabilirsek yıkımlar ve yeni bina yapımları o kadar çabuk olur. Biz en az 5 ay içerisinde vatandaşlarla sözleşme imzalama aşamasına gelmiş oluruz. Şöyle bir sorunumuz da var. Bazı plan çalışmaları Büyükşehir Belediyesi onayından geçmek zorunda o da bir yasal süreç ve bazen bürokrasiye takılına biliniyor. O yüzden bu tür projelerde süre belirlemek çok zor. Ama biz bir sene içerisinde yıkıma başlamış olmayı planlıyoruz” diye konuştu. 

BİZ BURADA ARABULUCULUK ROLÜ YAPACAĞIZ
Ana sloganlarının kentlerin kendilerini yönetmesi olduğunu dile getiren Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu, Belediye olarak amaçlarının insanların zarar etmeden mekânlarını sürece ve döneme uygun, daha yaşanabilir mekânlar haline getirmek olduğunu ifade etti. Belediye olarak vatandaştan kar etmek gibi bir dertlerinin olmadığını söyleyen Mutlu, “Şuan ki hedefimiz, sade ve sadece halkın daha iyi koşullarda yaşayabilmesini sağlamak birde sahip oldukları arsaların ve evlerin değerlerine uygun hatta onun üzerine değer katacak bir çalışma yapmak. Bunu da gerçekleştireceğiz. Biz şunu biliyoruz. Hükümetlerin yaptığı daima bir firmaya entegre olan ticari bir ilişkidir. Biz burada arabuluculuk rolü yapacağız. İnşaatı yapacak olan müteahhit ile arsasını ve ya mülkünü verecek olan vatandaş arasında iyi bir arabuluculuk yaparsak. Bence halk buradan kazanacak. Bölgemiz yenilenecek. Daha yaşanabilir sosyal donatı alanlarının olduğu merkezler olacak. Mersin’de ilk defa olmuş olacak. Belki bu bölgede ilk defa olmuş olacak” dedi. 

“KENDİ KÜLTÜRÜNÜ, İNANCINI YAŞAYACAK MERKEZLER OLUŞTURACAĞIZ” 
Kentsel Dönüşüm Projelerinin yanında sit alanında olan tarihi binaları kentsel yenilenme projesiyle kent merkezini canlandırmak istediklerini de anlatan Mutlu, “Mersin demek Akdeniz demektir. Tamda kentin kalbidir burası. Çünkü popüler kültür böyle bir şeydir. Gençlik AVM’leri seviyor. Oradaki uğultuyu. Ben aslında hayret ediyorum. Orada insanın mutlu olabilmesi için hiçbir gerekçe yok. Aslında bizim sahip olduğumuz bazı değerler var. Bu değerlere sahip çıkma bakımından hem kent merkezini canlandırma hem de burada dinamik bir hayat var. Gençliğinde bu geleneklerden haberdar olacağı kendi kültürünü yaşayacağı, kendi inancını yaşayacağı merkezler oluşturmak gibi bir derdimiz var. Umarım başarabiliriz. Yoksa kent merkezi başka alanlara kayıyor. Biz onları hem derli toplu hale getirme hem de insanların daha yaşanılır mekânlarda yaşamasını sağlamaktır” cümlelerini kullandı.