Haber Merkezi
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Mustafa Demirdöğmez, son dönemlerde sektörde ciddi sorunlar yaşandığını anlattı. Çok şubeli yerel marketler arasında iflasların arttığına dikkat çeken Demirdöğmez, “Bu sıkıntı domino etkisi ile tedarikçileri ve toptan gıdacıları da olumsuz etkiledi. İflaslar Mersin’in itibarını da zedeliyor” diye konuştu.
Yeni dünya düzeninde sektörlerde kuralların değiştiğini, bu kurallara uyum sağlayabilenlerin ayakta kaldığını vurgulayan Demirdöğmez, şunları söyledi: “Yalnızca değişen dünyada kuralları değil, tüm dünya ve paralelinde Türkiye’nin zor bir ekonomik süreçten geçmesi de yaşanan sıkıntılarda önemli rol oynadı. Bu dönemde yatırımcıların kendi sermayeleri ile yollarına devam etmesi çok önemliyken yapmadılar. Şahsi hatalar da buna eklenince sorun daha da büyüdü. Nedir bu şahsi hatalar? Örneğin kontrol altında tutulamayacak kadar çok şube açıldı. Dövizle borçlanma yoluna gidildi. İflaslar da kaçınılmaz oldu. Bu sıkıntı önce yatırımcıyı ve yanında çalışanları olumsuz etkiledi ama beraberinde 3’üncü, 4’üncü şahısları da bataklığın içine sürüklemeye başladı.”
Yerel zincir marketlerde yaşanan boşlukları ulusal marketlerin vakit kaybetmeden doldurduğuna değinen Demirdöğmez, “Piyasa boşluk kabul etmez. Ulusal zincir marketler boşluğu isabetli ve günün şartlarına göre dolduruyor. Piyasa şartlarını çok iyi takip edip az masrafla çok iş yapıyor ve iyi hizmet veriyorlar” dedi. Ancak ulusaldaki gelişimin yerele katkı sağlamadığını, yaşanan sıkıntıların bu işin duayeni olan yerel toptan gıdacıların itibarını zedelediğini vurgulayan Demirdöğmez, Mersin ve Adana’ya güveni azalttığına da dikkat çekti.
“GIDA GÜVENLİĞİ TEHDİT ALTINDA”
Sektörde bir diğer sıkıntı olarak gıda güvenliğini gösteren Mustafa Demirdöğmez, bu sıkıntının da her geçen gün derinleştiğine değindi. Türkiye’de gıda üretiminin gün geçtikçe kirlendiğini ve denetimlerin yetersiz kaldığını vurgulayan Demirdöğmez, şöyle konuştu: “Gıda çeşitliliği ve beraberinde sağlıksız ürün sayısı her geçen gün artıyor. Sunumlarda ise büyük suiistimaller yaşanıyor. İnsan salığını hiçe sayan, para kazanmak için her yolu mubah gören, kanunlardaki boşluklardan faydalanarak her türlü gıda terörünü estiren büyük bir grup oluştu. Genel anlamda tüketici bilincinin oluşmaması ve cezai müeyyidelerin de tam olarak işlememesi bu kişilerin çalışmasını kolaylaştırdı. Türkiye adeta gıda konusunda istismar cennetine döndü.”
Özellikle etiketleme ve ambalaj oyunlarıyla toplumun kandırıldığına değinen Mustafa Demirdöğmez, “Gıda ile ilgili çıkan kanunlara bakıldığında hem çok yetersiz hem de bu istismarları yapanların adeta elini güçlendirdiğini görmekteyiz” dedi.
En zararlı ikame ürünler arasında aspartan (E951), glukoz (mısır şurubu) ve MSG’yi (E621) gösteren Demirdöğmez şu açıklamaları yaptı: “Aspartan, besinlerin çoğunda bulunuyor. Çay şekerine oranla tatlı değeri yüksek, bunun yanında herhangi besin değeri olmayan bir tatlandırıcı. Çay şekerinden 200 kat daha tatlı olan aspartan, içeceklerde, yiyeceklerde ve sodalarda kullanılmaktadır. Fazla kullanımında kansere yol açmaktadır. 1 kilo aspartan 200 kilo şekere karşılık gelmektedir. MSG de yine şeker yerine kullanılan kimyasal bir tatlandırıcıdır. Bu da aspartan gibi tatlılarda ve içeceklerde kullanılıyor. Çok tehlikelidir. Glukoz (mısır şurubu) hepimizin bildiği gibi mısırdan üretilir ve şeker yerine kullanılır. Bu 3 ikame üründe de normal şeker besini yoktur. Bünyemiz bu 3 ürüne de farklı tepki verir.”
“DENETİMLER ARTIRILMALI”
Gıda sektöründe yapılan olumsuz örneklere de değinen Mustafa Demirdöğmez şu bilgileri paylaştı: “Aslında maalesef halk sağlığı ile oynanan yüzlerce örnek vermek mümkün. Ama ben birkaç tanesini paylaşacağım. Şu anda üretim tarihi geçmiş, küflenmiş peynirler yeniden ufalanıp eritilip, kalıplara dökülerek kaşar veya krem peynire dönüştürülüyor. Ayrıca boyanmış iç yağlardan kıyma yapılıyor. Zeytinyağlarına ayçiçeği ya da kanola gibi farklı yağlar karıştırılıyor. Salam, sosis, sucukların içine deri, sakatat ve evsel atıklarla baharatlandırılmış soya karıştırılıyor. Zeytinler kimyasal boya ile renklendiriliyor. Kumaş sanayinde kullanılan kostikle (asit) tatlandırılıyor. Sütün yağı alınarak margarin karıştırılıyor. Tatlandırıcı ve şeker karıştırılarak sahte bal yapılıyor. Özetle, aldığımız hiçbir şey aslını yansıtmıyor.”
Gıda konusunda bilinçlenmenin okullardan başlaması gerektiğini, ders olarak anlatılmasını talep ettiğini kaydeden Demirdöğmez, tüketicinin bilinçlenip bu tür gıdaları tüketmemesi halinde ürünlerin satılamayacağını sözlerine ekledi.